NATO artýk bizim düþmanýmýzdýr

Bunu, NATO tatbikatýndaki “skandala” bakarak söylemiyorum. NATO, Türkiye’yi güçsüzleþtirmek ve savunmasýný zaafa uðratmakla görevli bir askeri pakta dönüþtü.

Özür dilemek, durumu kurtarmaya yetmiyor.

Skandalý özürle geçiþtirebilirsiniz, ikna edici bir etki de uyandýrýrsýnýz ve özrünüzün samimi olduðuna belli mahfilleri inandýrabilirsiniz.

Nitekim NATO genel sekreteri, skandal duyulur duyulmaz, telaþla özür dileme seferberliðine giriþti. Yazýlý ve sözlü açýklamalarda bulundu. “Üzgün olduklarýný, çok çok üzgün olduklarýný” bildirdi. Hatta Genelkurmay Baþkanýmýz Orgeneral Hulusi Akar’la bir araya geldi, özürlerine özür ekledi.

Bunlar oldu.

Belki “birileri” tarafýndan ikna edici de bulundu.

Peki, birikmiþ “rahatsýzlýklarýmýz” izale edildi mi?

Hayýr.

Þunu rahatlýkla söylemek lazým:

Dâhil olduðumuz bu ittifak, bidayetinden beri aleyhimize çalýþýyor. Kaç kez suçüstü yakalandýlar.

Bütün darbelerin arkasýnda bu örgütü bulabilirsiniz.

En nitelikli subaylarýmýz, NATO tarafýndan özel eðitime tutulur. Darbeleri yapanlar da, nedense, bu “nitelikli subaylar” arasýndan çýkar.

Neden acaba?

NATO, soðuk savaþ döneminde, bir kanat ülkesi olduðumuz ve stratejik bir noktada bulunduðumuz için, bizi “taþýnabilir” buluyordu.

Soðuk savaþ bitti.

NATO iþlevini büyük ölçüde yitirdi.

Bu örgüt, sadece Amerika’nýn taleplerine cevap veren, daha doðrusu Amerika’nýn hegemonyasýný meþrulaþtýrmak için korkutucu bir kalkan olarak geri planda tutulan ve hin-i hacette devreye sokulmasýndan korktuðumuz bir “saklý tehdit”e dönüþtü.

Ýþlevini yitiren, geleneksel düþmanýnýn teslim olmasýyla iþsiz kalan örgütün yeni bir hasma ihtiyacý vardý.

Kýsa sürede bu hasým da bulundu ve “kýrmýzý” olan düþman rengi “yeþil”e dönüþtürüldü. Bütün bir “Ýslam coðrafyasý” bu örgütün yeni hasmýydý artýk.

NATO, bugün bizi ikna edemiyor.

Çünkü ülkemize ve “baðýmsýzlýðýmýza” yönelik bütün taarruzlarýn altýnda bu örgütü ve Batýlý müttefiklerimizin parmaðýný görüyoruz.

Çok da þaþýrmýyoruz.

Karþýlýklý yükümlülüklere ve altýna imza atýlmýþ anlaþmalara raðmen, bugüne kadar hiçbir “savunma ihtiyacýmýz” karþýlanmadý.

Pazarlýklarý yapýlmýþ ve tediyesi saðlama altýna alýnmýþ hiçbir silah adresimize teslim edilmedi.

Bize parayla çok gördükleri silahlarý terör örgütlerine “bedelsiz” daðýttýlar. Ýkna edici bir açýklama da yapmadýlar. Yýllardýr, hem terör örgütlerine, hem de NATO envanterine kayýtlý silahlara karþý savaþýyoruz.

Bugün “hava savunmasý” bulunmayan tek NATO ülkesi Türkiye!

Bu talebimiz karþýlýk bulmuyor. Hava savunmamýzý güçlendirecek giriþimlerimiz de tehditle karþýlanýyor.

Füzemizi, tankýmýzý, ÝHA’mýzý, SÝHA’mýzý, piyade tüfeðimizi kendimiz üretiyoruz. Hava savunma sistemimizi baþka partnerler aracýlýðýyla kendimiz kurmaya çalýþýyoruz. Bir taraftan da tehditlerle baþ etmenin yollarýný arýyoruz..

NATO ve müttefiklerimiz 15 Temmuz’da suçüstü yakalandý.

Darbenin içindeydiler.

Darbenin baþarýlý olmasý durumunda ya da muhtemel bir iç savaþta “müdahale” seçeneðini devreye sokacak, kontrollü bir iþgal hareketine giriþeceklerdi.

Darbeden sonraki suskunluklarýný da, suçüstü olmanýn verdiði telaþ ve hayal kýrýklýðýyla açýklamak lazým!