NATO için referandum... Orduyu da size yedirmeyiz, bilin...

 “A Plan”larýný biliyorduk, bilerek o büyük riske girdik. Erdoðan, hükümet, Bahçeli ve TSK, Suriye üzerinden gelen “kýþkýrtma”nýn muhtemel baþarýsýzlýk halinde omuzlara yükleyeceði aðýr faturayý bilerek cumhuriyet tarihinin en anlamlý harekatýnýn altýna imza attýlar.

Amaçlarý, 15 Temmuz’da “silkelediklerini” sandýklarý ordunun, Fýrat Kalkaný’nda bataða saplanmasý,  doðacak kaos ortamýnda ise “yarým kalan darbelerinin” tamamlanmasýydý. “Ne iþimiz var El Bab’da” lafýnýn yüksek beklentili perde arkasý budur. El Bab’a giren o Mehmetçik var ya, 15 Temmuz iþgal giriþimine atýlmýþ ikinci tokattýr!..

Ýki de bir Orgeneral Akar ile uðraþmalarýnýn, daha dün içinden çýkmýþ bir cuntayý emir-komuta zinciri içinde alt etmiþ orduyu siyasetin içine çekmeye çalýþmalarýnýn nedeni budur.Meþru siyasi otorite ile asker arasýnda fay hattý oluþturacak, doðacak kaos ortamýnda ise yeni bir hamlenin yolunu açacaklar, olmayacak, çünkü hedeflerini ve planlarýný biliyoruz.

Bize “Fýrat Kalkaný’nda 20 km. güneye kadar inebilirsin” diyenler, bugün El Bab’ýn alýnmasý karþýsýnda “memnuniyet” bile belirtmedi, diðer yandan, en kýdemli senatörleri, komutanlarý Kobani’de PKK ile güven tazelemenin peþinde... PKK’ya, DEAÞ’a karþý aðýr silahlar vereceklermiþ, verin, nasýl olsa etkisiz hale getiririz, ama yarýn, o silahlar sizin oradaki askerlerinize yöneldiðinde sakýn aðlayarak gelip yeni Ýncirlik toplantýlarý yapmaya da kalkmayýn...

Amerikalýlar zeki deðil...

Aþýrý kurumsallaþma, bireysel inisyatifi öldüren bir durumdur, zaman içinde kurumsal üst zekanýn da ölümüne yol açar, ABD-Avrupa hattýnda yaþadýklarýmýz, Batý’nýn sýrtýný dayadýðý mali ve teknolojik güce raðmen bu tür bir sürece girdiðini gösteriyor.

Amerikalýlarýn bir terör örgütüne karþý diðer terör örgütünü kullanma stratejisinin kendilerine getirdiði aðýr riski görememeleri bundan...

Ýki terör örgütünü çatýþma alanýnda baþbaþa býrakýrsanýz, bu iki örgüt var oluþlarýnýn ana eksenini perde arkasý mutabakata baðlarlar. Mutabakat, taraflarýn birbirlerini hýrpalýyormuþ gibi gösterip asla varlýklarýný sonlandýrmamalarý üzerinedir. Taraflardan biri, diðerini ortadan kaldýrdýðýnda, kendi meþruiyetinin de ortadan kalkacaðýný bilir,  çizdikleri sýnýrlar içinde “mýþ gibi” davranarak oyunu sürdürürler.

Yani, PKK’ya Amerikan ordusunun tüm silahlarýný verseniz, “hadi temizle þu DEAÞ’ý” deseniz de DEAÞ, öyle ya da böyle varlýðýný sürdürecektir, çünkü PKK DEAÞ’ý temizlemenin kendisi için iyi bir sonuç olmayacaðýný zaten bilmektedir. Þii Hizbullah DEAÞ’a tek mermi sýkýyor mu, iþi-gücü DEAÞ’la savaþan ÖSO’yu arkadan hançerlemek, neden?

DEAÞ, Hizbullah veya PKK gibi “yeni nesil terör örgütlerini” temizleyecek tek unsur, devletlerin meþru silahlý güçleridir, bakýn, girdik Suriye’ye, temizleyerek devam ediyoruz, Ankara’da bir kiþi, “Tamamýný yok etmeyelim, varlýklarý bizim iþimize yarýyor” diye düþünüyor mu, hayýr.

Kendi teröristlerinden vaz geçemiyorlar...

Amerikalýlar, baðlantýsýnda Avrupalýlar, kendi oluþturduklarý ve Türkiye’ye karþý kullandýklarý iki terör örgütünden belli ki vaz geçemiyorlar: FETÖ ve PKK...

Bu iki örgütün, Türkiye’nin güneyden kuþatýlmasý, zaman içinde de iþgal edilmesine dönük bir planýn piyonlarý olduðu ortaya çýktý.

Kim, FETÖ ile mücadeleyi sulandýrmaya çalýþýyorsa, kim, sözde özgürlükçü söylemlerle PKK’yý meþrulaþtýrmaya uðraþýyorsa bilin ki, emperyalist uþaðýdýr!..

Karþýlarýnda tabii ki, milleti ve “milli güçleri” bulacaklardýr. Ordumuz, kendi karargahlarýnda tezgahlanmýþ bir emperyalist saldýrýyý milletiyle omuz omuza püskürtmüþ, ayný emperyaliste Fýrat Kalkaný zaferleriyle de gereken cevabý vermiþtir, sakýn, ama sakýn orasýný-burasýný kurcalamaya kalkmayýn, karþýnýzda generallerden önce milleti görürsünüz, yedirmeyiz.

Türk-Rus iliþkisi hayatidir...

Tablo bellidir. ABD’nin Suriye’deki PKK ittifaký, FETÖ elebaþý hakkýnda ipe un sermesi, Avrupa’nýn FETÖ kaçaklarýný korumaya alýp, PKK’ya topraklarýnda çalýþma alaný açmasý... Bütün bunlar ortadayken, emperyalist uþaklarýnýn iki de bir Moskova’dan yapýlan sýradan bir açýklamayý köpürterek, “bakýn Ruslar neler yapýyor” kampanyalarý baþlatmalarý da asla tesadüf deðildir, geçiniz...

NATO müttefiklerimizin (!) bu yaptýklarý karþýsýnda Türk-Rus iliþkisinin yakýnlaþmasý hayatidir, bu, Türkiye’nin bir ittifaktan çýkýp diðerine yönelmesi deðil, baðlantýsýz-dengeli politikalarý üretmesi için önemlidir.

Ama, müttefiklerin (!) bu tutumu devam ederse kanaatim þudur:

Türkiye’nin NATO üyeliðinin devamý için bir referandum gerekir, býrakýn, 15 Temmuz’u püskürten millet, buna da karar versin...