Bugün NATO zirvesiyle baþlayalým. Çünkü bu NATO zirvesi, Türkiye’nin öne çýktýðý, Ortadoðu ve Kafkasya’daki yeni dinamiklerin hesaba katýlacaðý bir zirve olacak. Galler’deki zirvenin önemini, Putin zaten iki hafta önce yapýlan Minsk toplantýsýnda, Ukrayna’ya NATO’ya girmek doðrultusunda adým atarsa baþýna neler geleceðini özetleyerek bir parça anlatmýþtý.
Zirvede Ukrayna Devlet Baþkaný Poroþenko’nun kalýlacaðý bir NATO-Ukrayna taplantýsý da var.
Ancak Almanya’nýn etkinliðinin AB içinde, Junker’in AB Komisyonu Baþkaný olmasýna raðmen, giderek zayýfladýðýný görüyoruz. Dün, Avrupa MerkezBankasý (ECB) Baþkaný Draghi, ECB’nin faiz indirimini açýkladýðý gibi, kapsamlý varlýk alým programýna da baþlayacaklarýný açýkladý. Bu geliþme bize artýk Almanya baskýsýnýn ECB üzerinden de kalkmaya baþladýðýný gösteriyor. Nihayet ECB yapmasý gerektiðini yapýyor, geç olsa da… Ama Avrupa’nýn krizden çýkmasý için yalnýz geniþlemeci para politikalarý yetmez. Siyasi olarak da AB’nin kendi doðusuna doðru, yeni bir anlayýþla, geniþlemesi gerekir.
Ukrayna NATO üyesi olabilir mi ya da hangi þartlarda olur; ; (ama bu soru ayný zamanda AB kendi doðusuna doðru geniþleyebilir mi sorusudur) bu sorunun tek bir cevabý var o da þu: Ukrayna’nýn, Rusya’ya rest çekerek NATO yolculuðuna çýkmasý ancak Rusya’nýn enerji, doðal kaynak ve pazar gibi alanlarda kýsa dönemde, Batý için, alternatifinin oluþturulmasý ile olur. Bunun da üç yolu vardýr:
Batý’nýn 3 çýkýþý…
1) Doðu Çin Denizi’nin bittiði limanlardan baþlayarak, Pasifik Asyasý’ndan geçip Kafkasya ve Ortadoðu coðrafyasý ile Türkiye’ye ulaþacak transit pazar aðlarýný-hýzlý demiryolu aðlarý- örerek bu coðrafyada yeni ekonomik birlikler oluþturmak 2) Kafkasya ve Hazar enerji kaynaklarýndan baþlayarak, Ýran, Irak ve Doðu Akdeniz enerji yataklarýný-doðal gaz ve petrol- Güney Gaz Koridoru ve Anadolu Enerji Koridorlarý yolu ile Adriyatik boru hatlarýna baðlamak; ayný zamanda, Akdeniz’deki Ceyhan gibi Türk limanlarýný enerji iþleme ve fiyatlama merkezlerine dönüþtürmek. Buna baðlý olarak Türkiye’nin yakýn gelecekte kuracaðý ve bölgesel nitelik kazanacak Enerji Borsasý’ný küresel enerji fiyatlamasý için referans kabul etmek. 3) Türkiye’nin AB üyeliðini, Türkiye’nin ve tüm Doðu Avrupa ülkelerinin çýkarlarý doðrultusunda, hukuki üst yapýyý güvenli þekilde oluþturarak hemen tesis etmek.
Yani biz burada yeni bir AB öneriyoruz ki, bu Rusya’nýn Avrasya Birliði’ne alternatif bir AB’dir. Bu AB, hýzlý bir þekilde Türkiye’yi içine alacak sonra Gürcistan ve Ukrayna’ya doðru geniþleyecektir.
Burada para birliði ancak ortak siyasi ve mali birliðin eþit þartlarda gerçekleþmesinden sonra söz konusu olabilir. Dolayýsýyla Türkiye Eurozone’a dahil olmadan da üye olabilir.
Enerji ve Savunma Politikasý fasýllarý
NATO zirvesi AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecinde en önemli baþlýklarý olan 15. Baþlýk enerji ve 31. baþlýk Dýþ Güvenlik ve Savunma Politikasý baþlýk müzakerelerini öne alabilir. Zaten Erdoðan bir müddet önce AB’ye bu iki önemli baþlýðý açmadýklarý için söylemediði býrakmamýþtý. Ýþte þimdi haklý olduðu ortaya çýkýyor. Enerji faslý, Birliðin rekabet edebilirliðine katký saðlamak, enerji arz güvenliðini temin etmek, sürdürülebilir kalkýnma temelinde çevrenin korunmasýna katkýda bulunmak ana baþlýklarýný içeriyor.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, Galler’e geçmeden önce Azerbaycan’ý ziyaret etti ve TANAP’ýn, Bakü-Tilfis-Kars demiryolu hattý ve Güney Kafkaslar Boru hattýnýn artýk devreye gireceði tarihler belirlendi bu ziyarette. Dolayýsýyla AB’nin Türkiye ile ilgili olarak, Türkiye’nin çizip önüne koyduðu yolu takip etmekten baþka çaresi yok. Tabii bir diðer yol, Rusya’nýn, Almanya ile birlikte, çizdiði yoldur.
2008’de ‘Erdoðan Ekonomisi’ baþladý
Türkiye bütün bu dönemde, AB ve bölge ekonomisini toparlayacak öncü bir güçtür. Türkiye, IMF reçetelerinden ayrý olarak, kendisi yolunu bulmaya çalýþtýðý 2008’den itibaren rekabetçi bir sanayiyi öne çýkarmayý baþarmýþtýr. Tabii ki çok önemli eksiklikler vardýr; ancak artýk yol bellidir. Örneðin Türkiye, BM’nin Kalkýnma Programý çerçevesinde yayýnlanan Ýnsani Geliþmiþlik Raporu’nda 2014 yýlýnda 21 basamak atlayarak 187 ülke arasýnda 69. Sýraya yükselmiþtir. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken ayrýntý, 2008-2013 döneminde Türkiye’nin burada 16 basamak birden yükselmesidir. Þuna dikkat çekmek isterim; Türkiye ne zaman daraltýcý para ve büyümeyi aþaðýya çeken maliye politikalarýný devreye sokarsa refah seviyesinde çok hýzlý düþüþler görüyoruz. Çünkü kurumsallaþmamýþ, küçük ve orta boy iþletmelere dayanan bir üretim yapýsý var ve bu yapý, olumsuz beklentilere karþý çok duyarlý. Bu açýdan 2008-13 arasý ve 2014 yýlý Ýnsani Geliþmiþlik Endeksi sýçramasý anlamlýdýr.
Kalkýnma Bakaný Yýlmaz’ýn söyledikleri
Geçen gün Kalkýnma Bakaný Sayýn Cevdet Yýlmaz’la çok verimli bir görüþme yaptýk. Kalkýnma Bakaný Yýlmaz, hem, 62. Hükümet Programý ile hem de Bakanlýðýnýn hedefleri ile çok önemli þeyler söyledi. Yýlmaz’ýn söyledikleri, bizim yukarýda söylediðmiz, Türkiye, AB ve Bölge Ekonomileri toparlayacak ve enerjiden baþlayarak bölge dengelerini hatta sýnýrlarýný deðiþtirecek dinamiklere sahiptir tezini doðrulayan vurguladý. 62. Program’ýn, 10. Beþ Yýllýk Planý’nýn temel baþlýklarýna baðlý kaldýðýný söyleyen Yýlmaz, 25 öncelikli dönüþüm programý belirlediklerini ve bu 25 baþlýðýn, üretimde verimliðinin artýrýlmasýna baðlý olarak, rant ve faize dayalý bir ekonomiden çýkýþýn tüm baþlýklarýný içerdiðini söyledi.
Bu 25 öncelik, bize göre, Türkiye’nin 1947’den beri uyguladýðý dýþarýdan belirlenen neoliberal ekonomi-politikalarýndan tamamen kopmasý anlamýna geliyor. Cevdet Yýlmaz, bu 25 Eylem Planý’nýn 2014 yýlý içinde Yüksek Planlama Kurulu kararý olarak yayýmlanacaðýný ve yapýlanlarýn/yapýlmayanlarýn düzenli olarak Bakanlar Kurulu’na raporlanarak takip edileceðini de söyledi.
Kalkýnma Bakanlýðý’nýn çabasý
Bunun dýþýnda Cevdet Yýlmaz’ýn üzerinde durduðu en önemli konu da bürokratik oligarþi… Devlet bürokrasisindeki katýlýðýn ve mevzuat kalabalýðýnýn yatýrým ortamýnýn en büyük düþmanlarýndan biri olduðunu söylüyor Yýlmaz… Yýlmaz’ýn dikkatimi çeken bir diðer önemli vurgusu da, 62.Hükümet Programý’nýn 2015-19 arasýndaki ‘altýn yýllara’ yalnýz hazýrlýk olmadýðýný bir çok baþlýðý itibariyle bu programýn, bu yýllarý da kapsayan ve Türkiye’yi 21. Yüzyýlda sýrtlayacak ekonomiyi inþa edecek bir temel olduðunu söylemesi idi.
Doðrusunu söylemek gerekirse Kalkýnma Bakanlýðý’ndan endiþelerimi biraz olsun gidermiþ olarak ayrýldým geçen akþam. Ancak þunu da açýkca söylemem gerekiyor ki, Türkiye’nin, 1947’den beri süren neoliberal-IMF’ci politikalarýn zihniyetini ve tahribatýný üzerinden atmasý çok kolay deðil.
Bunca yýlýn tahribatýný; yoksulluk, düzensiz ve çarpýk kentleþme, çevre kirliliði, bölgesel eþitsizlik, ranta ve riba kaynaklý korkunç bir gelir daðýlýmý adaletsizliði olarak bugün hala görüyoruz. Ama beni umutlandýran en önemli þey de; bütün bu olumsuzluklarý halkýn, iktidar olan siyasetin farkýna varmasý; Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn bu konuda baþýndan beri-tüm kuþatýlmýþlýða raðmen- adeta direnmesi. Bunun sonucunda da Kalkýnma Bakanlýðý’nýn 10. Beþ Yýllýk Planý üretmesi ve bu planýn 62. Hükümet Programý’nýn temel eksenlerinden birisi olmasý…Ýþte bu Türkiye’de bir ilk… “Bazý dengeler” yok mu hala diyeceksiniz, var tabii; ancak önemsizleþiyorlar, Erdoðan’ýn deyimiyle marjinalleþiyorlar, Umutvar olunuz!