Macron zaman zaman þýmarýk bir veliaht gibi davranýyor. Bazen de Parizyen kibri ile boyundan büyük laflar ediyor. Giderek aþýrý saða teslim olan ülke politikalarý döneminde Avrupa Birliði’ni yaþatmak misyonu var bir de Macron’un. Le Pen’e karþý onu bulup buluþturan küreselciler giderek irtifa kaybederken, kýtadaki tek aklý baþýnda siyasetçi diye bakýlan Merkel de jübile yapmaya hazýrlanýyorken, NATO’nun beyin ölümü gerçekleþti diye racon kesmek Macron’a düþtü.
Dün Londra’da gerçekleþen zirvede pek beyin ölümü emaresi yoktu fakat. Macron da zaten “Aslýnda NATO’yu daha nasýl güçlendirebiliriz, onun için þey etmiþtim” diye tevil etti sözünü. Türkiye’nin ne kadar büyük ve önemli bir ülke olduðunu eklemeyi de ihmal etmedi. Bu arada Trump da bizim yerimize kendisine bir “beyin ölümü” þakasý yaptý ki, o elinde bir tespih eksik oturuþu bile Macron’un çizilen façasýný düzeltmeye yetmedi.
Kim bilir onun da NATO’dan muradý sömürgelerindeki askeri güçlerinin Fransa’ya maliyetini NATO’ya yüklemek. Nasýl mý yapacak? Afrika’da terör eylemi yapmaktan kolay ne var? Türkiye’nin mücadele ettiði PKK-YPG’yi terör örgütü olarak görmeyip, terörün kapsamýný kendi çýkarýna göre çekiþtirirken yaþanacak birkaç saldýrý NATO’yu teyakkuza geçirebilir. Esed için kýlý kýpýrdamayanlarýn Kaddafi’yi nasýl vahþice öldürdüðünü biliyoruz.
***
Londra’daki zirvenin öncesinde Türkiye’nin Baltýk ülkeleriyle ilgili planý veto etmesi, örgütün amacýnýn ne olduðu konusunda Fransa baþta olmak üzere NATO üyesi diðer ülkelere de adam akýllý bir hatýrlatma oldu. Macron’un beyin ölümü lafýný ederken Türkiye’nin Barýþ Pýnarý Operasyonu’na atýf yapmasý ise asýl karýn aðrýsýnýn tabii ki Türkiye ile ilgili olduðunu gösteriyordu.
Avrupa baþkentlerinin Kandil’den bir farký kalmamýþken Fransa’nýn ya da Almanya’nýn YPG’ye koruma kalkaný olmasý þaþýrtýcý deðil. Daha Sarý Yeleklileri kontrol edememiþ olan Macron’un, Barýþ Pýnarý’na itirazý, Fransa’nýn PKK’yý yýllardýr himaye ediyor oluþu ile deðil sadece, düpedüz hasetle de alakalý. Gözlerinin önünde Türkiye 2013’ten bu yana baþýna örülmeye çalýþýna tüm çoraplarý itinayla çýkartmayý ve örenin baþýna geçirmeyi baþardý.
***
NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahipken, savunma harcamalarýna bütçeden ayrýlan pay konusunda NATO kriterlerine uyan tek ülkeyken, 2013’ten bu yana da sýnýrlarýmýzdan saldýrýlara maruz kalýyorken “NATO’nun beyin ölümü gerçekleþti” demeye birinin hakký varsa o da Türkiye’dir. Zira Türkiye’nin gerçek anlamda ihtiyacý olduðu bir zaman diliminde Almanya güney sýnýrýmýzdan Partiotlarýný çekmiþtir. Yine bu zaman zarfýnda Türkiye’nin tüm ýsrar ve haklý gerekçelerine raðmen ABD Türkiye’ye Partiot satmaya yanaþmamýþtýr. Dolayýsýyla NATO, Türkiye’yi bölgesindeki meydan okumalara karþý güvensiz býrakmýþtýr. Üstelik NATO ülkelerinden hiçbiri Türkiye gibi sýcak çatýþma bölgelerinin ortasýnda deðildir.
Halihazýrdaki terör tehditlerinin hiçbiri olmasa dahi Türkiye bölgesindeki olaðanüstü koþullar gerekçesiyle de güvenlik ihtiyacý en yüksek olan ülkedir. Kapý komþusu olan ülkelerin büyük bir kýsmý çatýþma alanýdýr. Devlet vasfýný yitirmiþ ülkelerle çevrili bir haldeyiz.
***
15 Temmuz darbe giriþiminin ardýnda NATO’da görevli FETÖ’cü askerleri Avrupa’nýn iade etmediðini, hatta onlara vatandaþlýk verdiðini de hatýrlatalým bu vesileyle.
Türkiye týpký Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi’nde olduðu gibi NATO konusunda da gerçekleri söyleyen tek ülkedir.