Ne âkili?! Önyargılı ve zavallıca

Suruç katliamı ve Ceylanpınar suikastından sonra güvenlik güçleri terör örgütlerine müdahale etti. 

O günden beri  PKK  da adam kaçırmaya, yol kesmeye, patlayıcı yerleştirmeye ve can almaya hız verdi.

Hız verdi diyorum çünkü çözüm sürecinin başladığı tarihten bu yana eylemlerini yavaşlatmış ama durdurmamıştı. Sessiz infazlarla eylemlerini sürdürüyor ve yurt içindeki varlığını güçlendiriyordu.

Verilen sözleri tutmamış, süreci ta başından beri sabote etmişti.

Dönemin başbakanı  bir yıl sonra çekilme oranının sadece yüzde 20 olduğunu açıklamıştı.

Hükümet maalesef bu  iki yüzlülüğü görmesine rağmen teröristlere müdahale etmeyerek  hüsnü niyetinin istismarını görmezden gelmiştir.

Müdahale etmeliydi.

***

Suruç katliamından sonraki müdahale ve operasyonlar geç kalmış müdahale ve operasyonlardır. Bugünkü  “silahla müzakere olmaz” anlayışı ilk günden itibaren uygulamaya konulmalı ve her silahlı unsura anında müdahale edilmeliydi.

Terör örgütü silahla müzakere olmayacağını  ta o zaman anlamalıydı.

İster hüsnü niyet ister ihmal isterseniz adını ne koyarsanız koyun ülkenin batısında ruhsatsız av tüfeğine bile işlem yapan güvenlik güçleri doğudaki silahları da patlayıcıları da takip edip yasal işlem yapmalıydı.

10.7.2014 tarihinde kabul edilen 6551 sayılı TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR KANUN  işletilmeli ama kesinlikle silahlı unsurlara, terör eylemlerine ve destekçilerine taviz verilmemelidir.

***

Başbakan Washington Post’a yazdığı makale ile bu konudaki kararlılığını bütün dünyaya ilan ederek gayet isabetli bir adım atmıştır.

Evet yasa işletilmeli ama şiddet ve terör eylemlerine ve de silahlı unsurlara asla müsamaha gösterilmemelidir.

Bu bağlamda medya da aydınlar da âkil adamlar da kanaat önderleri de devletin güvenlik güçleriyle teröristleri aynı kefede değerlendirmenin ve iki tarafa da aynı muameleyi yapmanın terörü ve teröristi meşrulaştırmak olduğunu da unutmamalıdır.

Güvenlik güçlerinin yasası var, yönetmeliği var ve yanlış yaptığında müeyyidesi var.

Ya teröristin?!

***

Bu sebeple, gerek cumartesi günü toplanan 10 âkil adamın gerekse Pazar günü kendini âkil ilan eden zevatın basına yansıyan açıklamaları, devletin meşru silahlı kuvvetleriyle terör örgütlerini aynı kefeye koyan bir içeriğe sahip olduğu izlenimi bıraktığı için kamuoyunda kabul görmemiş ve tartışmaya yol açmıştır.

Cumartesi toplanarak açıklama yapan zevatın ve  imza koyan 20 âkil adamın açıklaması daha tutarlı görünmesine rağmen teröristi de meşru bir tarafmış gibi göstermesi açısından tartışmalıdır.

Pazar günü açıklama yapan ve dün hükümete muhalif basının manşetinde yer alan açıklamanın ise tamamıyla Cumhurbaşkanı’nı hedef alan önyargılı bir açıklama olduğu daha ilk cümlelerden anlaşılmaktadır.

***

Bu açıklamayı yapan bazılarının isimlerini okuyunca  AK Parti’nin geçmişte ne denli yanlış isimlerle yol yürüdüğünü de eminim kamuoyu gibi parti yönetimi de görmüştür.

Kendini âkil ilan eden bu zevat kusura bakmasınlar akil insan gibi değil intikam duygusuyla hareket eden zavallı cahiller tiplemesi sergilemişlerdir.

Bunların kimileri hak ettikleri için değil davet edildikleri için AK Parti’de milletvekili olmuş hatta bakanlıkla taltif edilmiş, ikinci dönem listeye giremediği için hasım kesilmiş, bu duyguyla da teröristten çok cumhurbaşkanını kınayan bir açıklamaya imza atmışlardır.

Teröristin her gün birkaç cana kastettiği şu günlerde bu zevatın suçlu olarak cumhurbaşkanını göstermesi ve adeta teröristi aklaması kabul edilebilir gibi değil.

***

Hayır aynı düşüncede olmayabilirsiniz, yöntemi beğenmeyebilirsiniz bunlar anlaşılır şeylerdir.

Lakin tamamen duygusala bağlayıp intikam hırsıyla hareket etmek asla ve kat’a âkillik olamaz.

Ben bu insanlara birikimleri ve tecrübeleri sebebiyle farklı görüşlere de sahip olsalar saygı duyardım ama bir kez daha anladım ki birikim bilgi ve tecrübe kişinin şahsiyetini her zaman olumlu yönde etkilemiyor.

Kişinin şahsiyeti ve tabiatı  bilgiyi de birikimi de tecrübeyi de bastırabiliyormuş, bunu bir kez daha gördük.