Ne büyük þeref

Biliç’in, maçtan bir gün önceki basýn toplantýsýnda “Kontrollu, sabýrlý, tutarlý” oynamalarýnýn gerektiðini açýklamasý; Liverpool karþýsýnda baskýlý ve yüksek tempolu bir mücadele vermeyeceklerinin ön habercisiydi. Öyle oldu... Beþiktaþ, sanki ilk maçý 1-0 kendi kazanmýþ gibi; aðýr aksak, temposuz ve tehditkar olmaktan tamamen uzaktý. Yaptýðý paslaþmalar, kendi yarý sahasýndayken bile geriye yönelikti. Rakip ceza sahasýna sadece girebilmek için bile, aradan yarým saate yakýn bir zaman geçti.

Görünen tablo; hocalarýnýn istediði türden “Tutarlý ve sabýrlý” bile deðil, açýkçasý acizdi... Biliç’in kastetmek istediði futbolu, Liverpool oynuyordu.

Önemli tehlikeler atlattýk.

Bu þartlar altýnda; Olcay Þahan’ýn devre sonuna doðru denk gelen sert þutu, Beþiktaþ’ýn (Demba Ba’nýn kale dibinde vuramadýðý top dýþýnda) tek ciddi tehlikesi olmasý bile mucizeydi. Tek þansýmýz; maça huzursuz, öfkeli ve faullü baþlayan Balotelli’nin, erken gelen sarý kartýna ikincisini bir an evvel ekleme hatasýydý. Olmadý!

***

Beþiktaþ, ilk yarýda yaptýklarýyla maçý ve turu çýkaramayacaðýný farkeden bir akýl uyanmasýyla; ikinci yarýya daha cesur, daha atak, çok daha etkili baþladý. Ýlk 45 dakikada sergilediði (Hoca tavsiyeli) sabýrla, ancak sabýr taþýný çatlatabilirdi.

Bu diriliþ; arka arkaya gelen Serdar, Sosa ve Gökhan Töre’nin sert þutlarýyla, ilk defa umudu davet etti. Nitekim, Tolgay’ýn þahane futbolu ve golüyle öne geçtik. Zaten takýmýn kendi sahasýndan top çýkartýþý da, belli bir strateji, beceri ve akýþkanlýk kazanmýþtý. Bu yüzden etkili sokuluyorduk. Bu diriliþte, Liverpool’un aðýr prangasýndan nihayet kurtulan Gökhan Töre’nin; o bildiðimiz klas dalýþlarýný sergileme fýrsatý bulmasý da çok etkili oldu. Liverpool’u resmen daðýttýk.

Normal sürenin son dakikasýnda Demba Ba direðe toslamasa, iþimizi uzatmalara ve penaltýlara gitmeden halledecektik. Liverpool gibi bir takýmý elemek, ne büyük þeref!