‘Ne efsûnkâr imiþsin, âhh, ey siyaset…'

Siyasette olanlarýn muhaliflerine eleþtiriler yapmalarý, siyasetin gereði. Ama, muhalefet yapmak adýna, yalan-yanlýþ her þey konuþulur mu?

KK Bey, geçen hafta, HT'de bir programda bir takým iddialarda bulundu, elinde bir kaðýt, 'Burada yazýlý... Ýþte belgesi.' diyordu. Hem Meclis Baþkaný ve hem de Ulaþtýrma Bakaný, ânýnda baðlanýp o iddialarýn doðru olmadýðýný söylediler. Ve KK Bey piþkinliðini bozmamaya çalýþarak dinledi. Ama, sanýrým inandýrma problemli birisi olduðunu daha bir sergiledi nicelerine.

Daha beteri, iki gün sonra ayný kanalda, KK'nýn baðlý olduðu dünyanýn propagandacýsý olduðu, konuþmalarýndan da belli olan ve gazeteci olduðunu söyleyen bir kiþi, KK Bey'in o yalanlanmýþ ve -sözde -iddialarýný 'sorumluluk ona aid.' diyerek defalarca tekrarladý; taa ki, gerçek sanýlsýn.

150-160 sene öncelerde, 1860'larda, Þinasî'ye, 'gazetecilik nedir?' diye sorduklarýnda, 'Asgarî elfâz ile azâmî yalan söylemek san'atýdýr, (en az lâf ile en çok yalan söylemek san'atýdýr.) diye cevap vermiþ imiþ.

Yazýk ki, hâlâ da geçerli bir tarif.

*

Halbuki, hayat kitabýmýz Kur'an-ý Kerîm, Hucûrat sûresi- 6'ncý âyetinde, (meâlen), 'Ey iman edenler. Eðer fâsýqýn (Allah'ýn yolundan sapmýþ) birisi, size bir haber getirirse, onun tahkîk etmeden, gerçeðini araþtýrmadan kabullenmeyiniz. Yoksa, bir millete, bir topluluða fenâlýk edersiniz de sonra piþman olursunuz.) buyrulur.

Ne mükemmel bir ölçü.

'Fâsýqýn birisinin getirdiði haberi hemen reddedin.' deðil, 'tahkîk etmeden kabullenmeyin.' deniliyor.

Bunu günlük hayatta muhatablarýnýza hatýrlatacak olsanýz, 'Dini bu iþlere karýþtýrmayýn.' derler birileri.

Din, bizim hayatýmýza þekil vermek için deðilse ve hayatýmýzý þekillendirmeyecekse, niçindir ki?

*

Hatýrlýyor musunuz, KK ve goygoycularý, aylarca, '128 milyar dolar eridi, buharlaþtý.' deyip duruyorlar, niceleri de oltaya takýlan balýk misali, bu dehþetli iddiayý gerçek sanýp etrafta tekrarlýyorlar ve tarafdarlarýndan kimse de 'Yahu, 128 milyon deðil, 128 milyar dolar! Olacak þey mi?' diye soramýyorlardý.

Böyle iddialar karþýsýnda, yalan da olsa, iddialar ne kadar büyük olursa, safdil kiþilerin zihninde o kadar inandýrýcý etki olduðunu toplumumuzda -bit'tecrübe, gördük, yaþadýk ve yaþýyoruz.'

*

KK Bey, evvelki gün de, 16 ay sonra yapýlacak olan seçimlerde, nasýl bir Cumhurbaþkaný istediðinin ölçülerini vermiþ. Aday olacaklar, '1- Devleti bilmeli. 2- Saðduyulu olmalý. 3- Ýttifak ettiklerinin her birisine güven vermeli. 4- Siyasetçi olmalý. 5- C. Baþkaný seçelim diye, tanýnmýþ bir ismi aday göstermek gibi bir düþünce olmamalý.' demiþ.

Bazýlarýna göre, kendisini tarif etmiþ; bazýlarýna göre ise, aday olmasý veya gösterilmesi muhtemel bazýlarýna, mesela bu sýralarda köpürtülmeye ve yaldýzlanmaya çalýþýlan bir imamzâde'ye 'kýrmýzý' iþaret göstermiþ...

Önceleri, 'Bir partinin genel baþkaný nasýl cumhurbaþkaný olabilir? Olamaz!' derken, kendi ideali olarak belirttiði ve partisinin ilk iki genel baþkanýnýn, hem de gerçek bir seçim bile olmaksýzýn, o makamda 27 yýl bulunduklarýný görmezlikten geliyordu.

Þimdi ise, daha birkaç ay öncesine kadar bu yöndeki görüþlerini ýsrarla belirtirken, o sözlerini yutmuþ; 'Eðer bütün ittifak ettiklerimiz kabul ederse, cumhurbaþkanlýðýna aday olabilirim.' diyor. Olsun da, alýr boyunun ölçüsünü. Ama, uzun zamandýr söylediði, 'Partili bir C. Baþkaný'nýn tarafsýz olamayacaðý' görüþünü nereye koyacak?

*

Ama, o 'imâmzâde' de kendine göre büyük oynamak istiyor ki, hedefinin büyük olduðunu göstermek istercesine, Ýstanbul'un þiddetli bir kar fýrtýnasýna yakalanmasý sanki kendisinin aslî iþi deðilmiþ gibi, her iþi býrakmýþ, bir balýkçý restoranýnda ve emperyalizmin en eski gediklisi olan bir ülkenin 60 küsur yýldýr tahtta oturan yaþlý kraliçesinin temsilcisi ile deriiin bir sohbete dalmýþ. O kadar deriin olmalý ki, 1 saatlik zannettiði o sohbetin sonra 3 saate yaklaþtýðý anlaþýlmýþ. Demek ki, birbirlerine anlattýklarý- anlatacaklarý çok fýkralar varmýþ!!

KK Bey ise, sus-pus. Ne, 'Benim haberim vardý.' diyebiliyor; ne de, 'Ne konuþtun orada o emperyalist gücün temsilcisi ile?' diye sorabiliyor. 'Görüþme yapacak idiysen, makamýnda görüþürdün.' demeyi de akledemiyor.

*

Halbuki, daha birkaç ay önce, Baþkan Erdoðan (yanýnda sadece, Ýslâmî tesettüre riayet eden bir haným kýzýn tercümanlýðýnda), Amerikan Baþkaný Biden'la bir 'ikili' görüþme yaptýðýnda, Tayyib Bey'e, 'Amerikan Baþkaný ile ne görüþtün, açýkla!' diye kükrüyordu KK Bey.

KK Bey, 'devleti o kadar iyi biliyor' ki (!), 'Bu gibi görüþmelerin muhtevasýnýn kaydedilip, taraf devletlerin gizli arþivlerinde korunduðu'ndan bile habersizdi.

Devlet Baþkanlarý'nýn görüþmelerinin, -kendisinin- SSK Genel Müdürüolduðu günlerde, müdürleriyle yaptýðý toplantýlar gibi olduðunu düþünüyordu, zâhir.

*

Haa, bu arada unutmamak gerekir ki, 'stratejik derinlik' müellifi ve irili-ufaklý bütün muhalefet liderlerini, yýllarca en yakýnýnda bulunduðu bir lider'e karþý, bir araya getirmeye çabasýyla dikkati çeken Davudzâde namlý bir zat da, 'imamzâde'nin, Kraliçe'nin temsilcisiyle yaptýðý görüþmeyi o kadar tabiî bir durum olarak deðerlendirmiþ ki, stratejik saflýk ve sýðlýk ayarýnda. Gerçekten de, 'Pess...' dedirten bir yaklaþým...

'Ne efsûnkâr imiþsin, âhh, ey siyaset. Esîr-i aþkýn oldu, niceleri.'

Yazýk!...

*