Pensilvanya’ya gitmiþ, oradaki dua ortamýný yaþamýþ, onu da yazýlarýma yansýtmýþtým.
Yakýnlarýmdan biliyorum, “Cemaat”in “Cemaat” olduðu dönemde, hayatlarýnda seher vakti uyanýþlarý ve dualar, dualar vardý.
Fethullah Gülen’in bir yazýsýnda “Nam-ý celili Muhammedinin kýtalar ötesine taþýnmasý”ný, bir yazýmda heyecanla deðerlendirmiþtim.
Ben o zaman, aþurelerle, iftarlarla dünyanýn farklý iklimlerinde “teblið coþkusu” aramýþtým.
O dönemler, “Cemaatin” gerçekten de o olduðunu düþünüyorum.
Sonra bir metamorfoz (baþkalaþým) yaþandý. Bana denebilir ki, ama o baþkalaþýmý baþkalarý da yaþadý, onlarý neden yazmýyorsun? Onlarý da yazýyorum, onlar da yazýlmalý, tahlil edilmeli, ama onlardan kastedilen siyasi kadrolar ise bir siyasi kadronun baþkalaþýmý ayrý anlam ifade ediyor, bir “Cemaat”in baþkalaþýmý ayrý. Siyaset bir þekilde ikame edilebilir, ama yýllarýn emeði verilen bir “Cemaat yapýlanmasý”nýn baþkalaþýmý, son derece dramatiktir.
Bir de, sormak gerekir: Sizi, sizin baþkalaþýmýnýz mý daha çok ilgilendiriyor, baþkalarýnýn baþkalaþýmý mý?
Diyorum ki, kendinize bakmýyor musunuz?
Bakýyorum, Pensilvanya’daki konuþmalarýn hemen hepsinin içine, “dini unsurlar”ýn hemen yaný baþýnda “o mesele” girmiþ. Herkes bekliyor ki “Hocaefendi” “Hocaefendi” olmaktan çýksýn ve nefret objelerini peþi peþine sýralasýn. Karýnlarýn þiþi öyle inecek. Bilmiyorum belki “Hocaefendi” de konuþmasýnýn bir yerinde“Hocaefendilikten çýkma”ya doðru sürükleniyordur.
Seher dualarý ve teheccüdler kaldý mý baðlýlarda ya da seher dualarýna hangi duygular karýþtý?
Bilmiyorum, Camia medyasýnýn gündemi nasýl bir ruh dünyasý inþa eder?
Ben hep derim:
“Bir insan bir ay süreyle þu gazeteyi okusa, þu tv kanalýný seyretse onun gibi düþünmeye, onun gördüðünü görmeye, görmediðini görmemeye, büyük gördüðünü büyük, küçük gördüðünü küçük görmeye ya da oralarda nasýl görünmüþse öyle görmeye baþlar.”
Camianýn dünyasýna giren medya organlarýna bakýyorum, onun içinde bir manevi unsur kalmamýþ.
Tamamen negatif siyaset malzemesi ile dolu bir yayýn muhtevasý.
Tayyip Erdoðan’a ya da Ak Parti’ye vursun da, kim olursa olsun, herkesle buluþan bir yolculuk.
Kendinize sorun bir: Amerika’da ne yapýyorsunuz? Ýslami bir hizmet mi, yoksa Erdoðan aleyhtarý lobi mi? Bir Neo-Con senatör Türkiye’ye vursun, tamam islami hizmet bu oldu deðil mi?
Kendinize sorun bir:
Avrupa’da ne yapýyorsunuz? Ýslami hizmet mi, yoksa Erdoðan aleyhtarý lobi mi? Ýslam karþýtý bir Avrupalý parlamenter kalksýn, Tayyip Erdoðan’a, islamofobik gerekçelerle vursun, siz de onu alkýþlayýn. Bunun adý hizmet mi oldu þimdi?
Biliyorum, dün de “Dialog” çalýþmalarýna “Ýslami hizmet-teblið” demediniz. Benceðiz de “Uluslararasý ortamda iþe dialogla baþlanýr, sonra Ýslam’a gelinir” gibi safdil yorumlar yaptým. Ama þimdi, “islami kimliði” ile tanýnan Tayyip Erdoðan’a Batýlýlarýn yokedici amaçla ürettiði “siyasal islamcý” yaftasýný yapýþtýrýp, kolayca vuruyorsunuz.
Uzunca süre mut’a kampanyasýný yürüten bir yazarýnýz var, Mahmut Akpýnar, Zaman’daki yazýsýna “Seçimle gelen iktidar seçimle gider mi?” baþlýðýný koymuþ. Sorunun geniþletilmiþ hali de þu:
“Ýslamcýlar demokrasiden yararlanarak seçimle iktidara gelebilirler; ama seçimle giderler mi? Siyasal Ýslam yönetimi terk edebilecek olgunluðu gösterir mi?”
Bu soruyu genelde, Batý’nýn ve bizdeki uzantýlarýnýn en fanatik Ýslam karþýtlarý sormuþtur, cevabý da “Asla iktidara gelmemeliler, çünkü gitmezler” þeklinde olmuþtur. Onun için de halk oyunun canýna okumak için ne mümkünse yapýlmasýný meþru görmüþlerdir. “Demokrasiyi demokrasi yoluyla yýkacak olanlara fýrsat verilmemeli” yaklaþýmý, bir dönem, Türkiye’deki jakoben hukukçularýn söylemi idi.
Þimdi buralardasýnýz, ne oldu size?
Yahu bir aynaya bakýn.
Hala “dini bir cemaat” misiniz?
Dini bir cemaat deðilseniz, hayattaki misyonunuz ne?
Bu soruyu, profesyonel adamlara sormamam lazým, ama hala samimiyetleri bulunduðuna inandýðým insanlarýn yüreðine sorabilirim.
Bu da hala oradaki tek samimi insaný bile önemsediðim içindir.