Ne inat, ne rövanş: Taksim Cami dua ve şükürdür!

Ağlamamak elde değil...

Taksim'de cami apaçık bir ihtiyaçken bu ihtiyacı dile getirmek yobazlık, inşa için hamle etmek darbeye gerekçe sayıldı. On yıllar boyunca sürdü bu nobranlık, gaddarlık.

Onlara göre, Taksim'e cami yapmak "İslamcıların projesi" idi ama Taksim'e cami yaptırmamak İslamofobiklerin (İslam düşmanlarının) projesi asla değildi!

Haliyle milletin inancını, değerlerini, ibadet ihtiyaçlarını değersiz bulmayan, üstten konuşmayan ve ikincilleştirmeyen sağ siyasetin hep gündeminde oldu. Hayal edildi, planlandı, vaat edildi ama her seferinde, bir şekilde akamete uğradı.

Sert tartışmaların konusuydu Taksim Cami.

"İhtiyaç var, yapılmalı, Türkiye sömürge ülkesi değil, Taksim kurtarılmış bölge değil, Taksim'e cami yapılacak, biz yapacağız" dendiğinde artık herkesçe malum "yaptırmayız korosu" başlardı aynı ezberleri tekrarlamaya.

"Bunlar kadınları zorla kapatacaklar, mini eteklilerin bacaklarına kezzap atacaklar, laiklik elden gidiyor, Türkiye İran olmayacak" demeye.

Ve bu hiç değişmedi.

Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde ve İstanbul yönetilmeye, hizmet görmeye başladığında yani susuzluktan, çöpten, sivrisinekten, egzoz dumanından, trafikten, gecekondudan kurtulmaya başladığında SHP-CHP'nin temsil ettiği çevreler, radikal sol kesim, yerleşik vesayet odakları hizmetlere laf edemeseler de Taksim'e cami konusunu hep bir "kışkırtma", "tehlikeli oyun" olarak kodladılar.

Yakın döneme kadar Türk medyasının "amiral gemisi" diye anılan, esasında ise vesayet düzeninin medya santrali olan Hürriyet'in arşivi Taksim cami tehditleriyle doludur.

90'lar, 2000'ler boyunca bu ülkenin solcu, liberal, demokrat geçinen kesimin entelektüelleri yazdıkları kitaplarda, çıkardıkları dergilerde, çıktıkları TV programlarında etiketleyerek, bazen tiksinerek "İstiklal Caddesinde, Taksim'de başörtülü kızlar dolaşıyor" demekten utanmadılar.

Kapatma davasının, e-muhtıranın, terörün, darbenin, ekonomik saldırıların ve en nihayetinde sandığın yıkamadığı, aksine güçlendirdiği Erdoğan'ı ve AK Parti'yi devirmek için dizayn edilen yeni siyaset sahnesinden de geldi bu tür salvolar.

Meral Akşener-Lütfü Türkkan gibi milliyetçi-merkeziyetçi geçinen isimler bile "Mücahitken Taksim'e cami yapmak istemişlerdi, şimdi müteahhit oldular Taksim'e AVM yapacaklar" türü tweetler yazdılar batılı istihbarat örgütlerince beslenen radikal sol gruplar ve terör örgütleri Taksim'i işgal ettiğinde.

Nitekim 2013'te Soros parasıyla Taksim'i yakıp yıkan radikal solcular ve onları destekleyen Geziciler dün de Taksim Cami açılınca benzer ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı söylemlerine devam ettiler.

Atatürk Kültür Merkezi ile karşıtlık üzerinden kurmuş mesela çoğu haberini. AKM'nin dünyanın sayılı sanat merkezlerinden biri olacak şekilde yeniden yapıldığını gizlediler, sanki gizlenebilirmiş gibi.

"Siyasal İslam'ın 70 yıllık inadı, Erdoğan'ın 'rövanşı' diye sunmuş kimi. Yine karşıtlık, yine hiç rasyonel olmayan sebeplerle takipçilerini önlerine katmışlar.

Oysa AK Parti daldaki portakal bile değilken daha, ta 93 harbi zamanında ilk niyet konmuş ortaya. Sonra 1800'lerin son çeyreğinden başlayan bir niyet ve gayret süreci var, dün Sayın Cumhurbaşkanı'nın da aktardığı gibi.

Onlarca kilise ve sinagogun olduğu Taksim'e bir camiyi çok gören, Taksim'e abdestli bir Müslüman girmesin diye senelerdir ne taklalar atanların dün yaşadığı "kaybettik" duygusu boşuna değil.

Gerçekten kaybettiler çünkü.

Taksim Camine taktıkları kulplar da, kendileri de ayrıca gülünç.

Çünkü hakikaten Türkiye'yi güçsüz, iradesiz, milli iradeye saygısız bir ülkeyken güçlendiren, gönendiren, tam bağımsızlık yolunda önemli mesafeler aldıran Erdoğan, Türkiye'yi ve İslambol'u çok kıymetli eserlerle de donattı.

Taksim Cami'nin Gezi olaylarının yıldönümünde açılmış olmasını ayrıca çok isabetli bulduğumu söylemeliyim. Taksim'i Türk çocuklarına işgal ettirerek ve yine FETÖ yapılanmasıyla devleti ele geçirerek Türkiye'yi ekonomik olarak en güçlü olduğu dönemde bile kaosun, iflasın, terörün ve bölünmenin eşiğine getirdiğini sanan "üst akıl" için güzel mesaj olmuş.

Bu arada camiyi çok zarif, çok iddialı, çok davetkar buldum. Kubbeleri, sütunları, minareleri, duruşu hakikaten güzel olmuş. Mimarından mühendisine ve işçisine, Taksim Camisi için 150 yıldır çaba veren, dua eden ve bu tarihi eseri bina eden Cumhurbaşkanımıza hassaten teşekkür ederim.

Allah hepsinden razı olsun.

Ayasofya Cami gibi Taksim Cami'ne de sabırla, duayla, çabayla, azimle yol alındı, süreç şükürle neticelendi.

Şimdi yeni hedeflerle yola devam.