Cumhurbaþkaný Abdullah Gül, Baþbakan Tayyip Erdoðan ve Fethullah Gülen Hocaefendi her biriyle deðiþik düzeyde yakýnlýðým bulunan isimler: Cumhurbaþkaný Gül’ü neredeyse ilkokul çaðýndan, Tayyip Erdoðan’ý Refah Partisi il baþkanlýðý döneminden, Fethullah Gülen’i de ‘vâiz’ kimliðiyle Ýzmir’e ayak bastýðý ilk günden bu yana tanýyorum...
Adlarýnýn önem taþýdýðý þu günlerde taraf olduklarý konuyla ilgili ilk elden görüþlerini almak için yollara düþmemden daha doðal ne olabilir?
Her gün yazýsý ve televizyon yorumlarýyla konuya iliþkin görüþler serdeden biri olarak soruyorum bu soruyu...
Ayrý ayrý görüþtüðüm Cumhurbaþkaný Gül ile Baþbakan Erdoðan’dan, görüþmemiz sona yaklaþýrken, üçüncü duraðýmýn Pensilvanya olacaðýný söylediðimde, yüreklendirici tepkiler aldým. Ýkisi de “Ýyi olur” dediler... Fethullah Gülen’e ulaþtýrmam için herhangi bir mesaj vermediler. Ne ben istedim bunu, ne de onlar “Þunlarý iletirseniz iyi olur” diye baþlayan cümleler kurdular...
Ýki düzeltme: “Görüþebilir miyiz?” sorumun iletildiði Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, bana, “Bir de baþbakanla görüþseniz” dediði bilgisi doðru deðil; randevu talep ettiðimde Baþbakan Erdoðan’la görüþmüþ bulunuyordum zaten... Kimseye ulaþtýrmam için kitap da verilmedi bana...
Pensilvanya’ya gittiðimde, Hocaefendi, öncesinde Gül ve Erdoðan ile görüþtüðümü biliyordu; onlarýn konuya iliþkin görüþlerini aktardýðýmda, merakla dinledi. Günlerden beri yazýlarýmda ve yorumlarýmda ifade ettiðim ‘savaþ-karþýtý’ tavrým ýþýðýnda, geliþmelerin yalnýzca siyaset ve hizmet alanlarýný kirletmekle kalmadýðýný, ülkenin geleceðini de karartmaya baþladýðýný söyledim.
‘Arabuluculuk’ görevi üstlenmiþ kiþiler, her görüþtüklerine, hoþlarýna gidecek yönleri ön planda tutarak konuþur, sinirlendirecek konularý teðet geçerler; ben ise muhataplarýma hoþlanmayacaklarý yönleri daha bir vurgulayarak yaklaþtým, en ileri senaryolarý kendileriyle paylaþtým.
Temaslarýmýn bir ‘arabuluculuk misyonu’ olduðunu hiç düþünmediðim için...
‘Mektup’ yazýmý, “Bu konuþtuklarýmýzý bir metin haline getirsek” teklifim üzerine kendiliðinden oluþan bir geliþmeydi. “O zaman Sayýn Cumhurbaþkaný’na hitaben bir mektup yazayým” denildiðinde, bunun reddetmem gereken bir teklif olduðunu aklýmýn ucundan bile geçirmedim.
Bu yoldaki eleþtirileri bugün de aklým almýyor...
ABD’de geçen 72 saat da dahil olmak üzere gazete yazýlarýmý hiç aksatmadým; her üç görüþmede edindiðim izlenimlerden okurlarým yararlandý. Kimilerinin beni ‘Polyannacýlýk’ ile suçlamasýný da göze alarak, herkesin ‘savaþkan’ nârâlar attýðý bir ortamda, gerilimi azaltmayý amaçlayan yorumlarýmýn çok kiþiyi þaþýrttýðýnýn farkýndaydým.
Kapalý zarf içerisinde emanet edilmiþ mektubun içeriðini merak etmedim bile; gurbetteki Hocaefendi’nin benimle paylaþtýðý hissiyatýnýn yazýya dökülmüþ hali olacaðýný biliyordum çünkü... Hissiyatýný kendine özel dil kullanýmýyla aktarmak istemesinden daha doðal ne olabilirdi ki...
Döndüðümde okurlarýn yazýlarýmý okuyarak öðrenmekte olduðu genel havayý, Cumhurbaþkaný Gül ve Baþbakan Erdoðan’a, gerilimi düþürmeyi amaçlayan görüþlerimin haklýlýðýna iþaret ettiði vurgusuyla aktardým. Onlarýn sevindiðini görmek haklýlýðýmýn tescili gibiydi.
Sürecin bütününü ‘gazetecilik’ faaliyeti içerisinde gördüðüm ve “Cumhurbaþkaný ile görüþtüm, bana dedi ki...” tarzý bir gazetecilik anlayýþým da olmadýðý için, ayrýntýlarý ileride kaleme alacaðým anýlarýma saklamayý düþünüyordum.
Kaç gündür yazýp söylediklerime kulak veren yok; ne güzel memleket bu, herkes bildiðini okuyor.
Bir son not: ABD gezimin uçak biletini kimin ödediðini soranlar çýkýyor. Biletin alýndýðý acenta ‘’Faturayý kim ödeyecek?’’ diye sorduðunda aklýmdan geçen muzipliði sizlerden saklayacak deðilim: Acaba ‘’O göndermiþtir’’ keskinliðinde yazanlarý yalancý çýkartmamak için Çankaya’ya mý, görüþmeleri günlerdir televizyon ekranlarýndan aktaran eski patronum ve yol arkadaþým Alaeddin Kaya’ya mý, yoksa mektup ‘ifþaatý’ ile yolculuðumu esrarengiz bir misyona dönüþtürdükleri için Baþbakanlýða mý ödettirsem diye düþündüm. Beni ‘economy sýnýfý’nda göndermiþ olmalarý üçünün þânýna da pek yakýþmayacaktý; sonunda kendim ödedim.