Her ekonomik krizin ardýndan siyasi kriz gelir... Siyaset týkanýrsa da baþka acayiplikler gelir... Almanya’nýn Sesi radyosunun muhabiri Atina’da subay emeklilerinin kahvesine gidip, duruma bakmýþ... Ekonomik krizin ardýndan askeri cenah ve emekli subaylar ne durumda? Önce muhabbet -Askeri harcamalarýn azaltýlmasýndan- açýlmýþ... Yunanlý subay emeklileri askeri harcamalarýn azaltýlmasýndan rahatsýzlar... Ama biz onu -Bizim maaþlar yetmiyor- diye okuduk. Ayrýca haber -emekli subay kulübü- diyor ama muhabbet, kahve muhabbeti.
Sonra bir emekli subay anlatmýþ -Geçen Ege’de sularýmýza iki Türk savaþ gemisi girdi, bizimkiler kayýk gibi minik bir tekneyle Türkler’i kovaladý. Eskiden öyle miydi?- ... Eskiden demek birkaç büyük gemi yollarlarmýþ, þimdi ise bütçe kýsýlýnca tek gemi... Tabii ki emekli kahvesinde Ege harekatý yapmak kolay.
Ama baþka hikaye de var: Bir grup emekli subay, aralarýnda generaller, Yunan Savunma Bakaný’ný ziyarete gitmiþler. Bir emekli general bakana: Savunma bütçesinin kýsýlmasýndan rahatsýzýz. Ýlk seçimde hepimiz gidip Altýn Þafak’a oy vereceðiz- demiþ...
Altýn Þafak, kriz sonrasý büyüyen faþist parti. Bazen anketlerde birinci, bazen ikinci. Ama oylarý hep yüzde 20 civarýnda. Öte yanda savunma bakanýna -Biz muhalefete oy vereceðiz- diye posta koyan kiþi emekli general de olsa, seçmen kimliðiyle konuþuyor, demokratik hakkýný kullanýyor. Gayet olumlu ve demokrasi adýna iyimser bir hareket. Öte yanda bir baþka emekli subay, muhalefete oy vermenin etki yapmayacaðýný düþünmüþ olacak ki -Tanklar sokaklara çýkarsa ve asker ayaklanýrsa þaþýrmayýn. Bu noktada herþey mümkün- demiþ.
Þimdi demek ki Yunan subay emeklilerinin hemen hepsi cüzdandan yana þikayetçi... Yani memleketin kötüye gidiþini falan konuþsalar da, önce cüzdan geliyor. Sonra emekliler ikiye ayrýlmýþ: 1- Sorunu, muhalefete oy vererek çözmek isteyenler. 2- Sokaklara tank çýkararak çözmek isteyenler.
Gerçi oy vereceklerin teveccühünü alan Altýn Þafak iktidara gelse, sokaða tank çýkmýþ gibi olacak. Ama en azýndan demokratik süreç var ve baþlangýç olarak seçimle iþbaþýna gelmiþ bir hükümet var.
Yunanistan’da kriz baþlayýnca, Euro’dan çýkýþýn büyük kaos yaratacaðý ve düzen saðlamak için askeri müdahalenin gerekeceði konuþulurdu. Bazýsý bu senaryoyu AB’den yardým gelmesi için kullandý. Ayný þekilde Altýn Þafak riski, Yunan seçmenin merkez partilerine yönelmesi için kullanýldý. Ancak zaman geçiyor ve merkez partilerinin krize karþý etkisi azalýyor.
Yunanistan ve diðer sorunlu AB ülkelerinde kilit çeliþki hep ayný: Derin ekonomik kriz yaþýyorlar. Krizden çýkýþ için devalüasyon yapamýyorlar, iç devalüasyonla ekonomiyi ve herþeyi küçültmeye çalýþýyorlar. Bu da yýllarca daralmak ve sürünmek demek. Sürünmek, ekonomik politika olunca, bu politikaya yapýþmýþ partilerin seçmenden tekrar gidip oy istemesi, en büyük garabet. Seçmen kriz ortasýnda en radikal ve uçuk partilere gidiyor. Altýn Þafak, deðilse Ýtalya’daki eski komedyen Grillo. Böyle bir ortamda demokratik sürecin anlam ve önemini korumasý zor. Yunanistan’da emekli subaylarýn en azýndan bir kýsmýnýn oy kullanarak tepki vermeyi düþünmesi, gayet demokratik. Ancak oy verip iþbaþýna getirmek istedikleri partinin çizgisi, demokrasiye en büyük tehdit. Ekonomik kriz yalnýzca cüzdanlarý deðil, demokrasiyi de aþýndýrýp eritiyor... Bakalým Güney Kýbrýs krizinden nasýl bir siyaset doðacak.
twitter.com/selimatalayny