Ne olacak bu memleketin hâli?

Önce bir þükran borcu: Hayvan haklarý ile ilgili yeni yasa tasarýsýna, bu mâsum canlýlara karþý iþlenecek, meselâ eziyet gibi suçlar için hapis cezâlarý konuldu. Bu maddeleri metne koyanlarý ayakda alkýþlýyor ve önlerinde saygýyla eðiliyorum!

Ayný þekilde, daha önce metinde bulunup da müteâkýben, uyarýlar üzerine çýkarýlan; sokak hayvanlarýný, aslýnda Nazi toplama kamplarýndan farksýz“barýnak” adlý ölüm kamplarýna hapsetme maddesini metinden çýkaranlara da saygý ve gýyâbî sevgilerimi gönderiyorum.

Saðolsunlar, vârolsunlar!

Yüce Tanrý, eðer varsa, ki muhtemelen öyle görünüyor, kendilerini iki cihanda

Azîz, tutduklarýný altýn etsin!

***

Gelelim þimdi öbür þeyimize:

Irak’la ilgili olarak bulabildiðim her yorumu ve gözlemi okuyorum. Baþlangýçda pek bu kadar bâriz deðildi ama artýk bu ülkenin yakýnda bölüneceði fikri aþaðý yukarý herkesçe kabûl ediliyor. Ben baþýndan beri bu kanaatdeydim. Hattâ 2003 Yýlý’nda buhran ilk patlak vermeðe baþladýðý sýralarda, o sýralar sütun yazdýðým“Yeni Yüzyýl”da (aslýnda iyi gazeteydi; yazýk oldu) da bu tahminde bulunuyordum. Bunu, ne kadar ileri görüþlü bir kardeþiniz olduðumu kanýtlamak için belirtmiyorum. Onu zâten her aklý baþýnda ve insaf sâhibi insan bilir. Hayýr, bu tahmin benim kiþisel parlak zekâmýn bir ürünü bile deðildi. Bu kanaate varmak için biraz târih okumuþ olmak yeterliydi. Nitekim bunu söyleyen birkaç kiþi daha vardý. Meselâ Almanya’nýn bu alandaki en önemli uzman gazetecisi Peter Scholl-Latour ilk aklýma gelenlerden biri.

Demek istediðim, geliþmelerin evveliyâtýný bilirseniz tahminleriniz de bir mikdar daha isâbetli olabilir.

Bu vesîleyle, iþin sâdece Irak’la sýnýrlý kalmayýp nisbeten yakýn bir gelecekde Sûriye’ye ve aðleb-i ihtimâl Lübnan ile Ürdün’e de sýçrayacaðýný öngörebilmek için kâhin olmaya da gerek olmadýðýný zannediyorum. Bu kadar gayrý-tabii bir “düzen”in (!) yýkýlmasý kimseyi þaþýrtmamalý. Asýl þaþýlacak olan, yüz yýl ayakda kalmayý becerebilmesidir ki bu da ancak, önce kurucularý olan Ýngiltere ve Fransa’nýn, sonrasýnda ise ABD ile sâbýk SSCB’nin aktif desteðiyle mümkin olabilmiþdir.

Þimdi bütün bu çarpýk ve akýllara ziyan düzen(leme) deðiþiyor. Düzmek artýk gitgide zor bir zanaat hâline geliyor.

Ýyi de yerine acabâ nasýl bir düzen gelecek ve bunun Türkiye’ye etkileri neler olacak?

Eðer güneyimizde baðýmsýz bir Kürdistan devleti kurulursa, ki gidiþ o gidiþ, o zaman bu entité herhalde ergeç doðusundaki Ýran Kürdleri ve kuzeyindeki Türkiye Kürdleri ile birleþmek isteyecekdir.

Bu onlarýn meþrû hakkýdýr.

Ancak bütün bu bölgelerde hatýrý sayýlýr ve yer yer çoðunluðu teþkîl eden bir Türk ahâlîsi de var; onlar ne olacak?

Türkiye’nin de bu soydaþlarýný kendi þemsiyesi altýnda bir araya getirme hakký yok mu?

Elbet buna da kimse hayýr diyemez.

Bu durumda gâlibâ en iyi çözüm, Türkiye ile o teþekkül edecek Kürdistan’ýn, bir federatif çatý altýnda birleþmeleri olacak.

Zâten bizim yurddaþlarýmýz olan Kürdlerin de öyle koþar adým Türkiye gibi her bakýmdan sür’atle geliþen ve birkaç seneye kadar büyük olasýlýkla, AB’den gelecek tam üyelik dâvetine bile mýrýnkýrýn edecek bir ülkenin yurddaþlýðýný terk etmeleri bana pek kolay gibi görünmüyor.