Ne oldu þimdi?

Bismillahirrahmanirrahim.
Çarþamba ve Cumartesi günleri bu köþede beraber olacaðýz inþaallah.
Selamun aleyküm.
***
Ýlk konumuz tabii ki Suriye Devrimi.
Beþþar Esed’in sað kolu Buseyna Þaban bundan 17 ay önce “en tehlikeli eþiði aþtýðýmýzý ve hikâyenin sonuna geldiðimizi ümit ediyorum” demiþti.
Suriye Devrimi’nin içimizdeki düþmanlarý da o zamanlar öyle düþünüyorlardý.
Hatta hikâyenin hiç baþlamadýðýný bile söyleyebiliyorlardý.
Halk ayaklanmasý yahut devrim hareketi diye isimlendirilebilecek derecede önemli bir þey yoktu onlara göre.
Diyorlardý ki: “Mevzu abartýlýyor. Der’a ve birkaç yerde daha çýkan küçük olaylarýn ülke geneline yayýlmasý ve rejimi sallamasý sözkonusu olamaz. Rejim çok güçlü. Bu olaylarý kontrol altýna almasý an meselesi.”
Rejim olaylarý kontrol altýna alamayýp devrim ateþi Hama, Humus, Lazkiye gibi önemli þehirlere sýçrayýnca da “Bu bir þey ifade etmez. Aslolan Þam ve Halep’tir, ülkenin belkemiðini oluþturan orta sýnýftýr. Onlar rejime baðlý kaldýklarýna göre devrim hayal” mavrasýna sarýldýlar, fakat bir süre sonra Þam ve Halep çarþýlarý (orta sýnýf) rejimin vahþetini protesto etmek için greve gitti, bu þehirler de devrim atmosferine girdi.
Attýlar, attýlar, bir türlü tutturamadýlar. Baþka ne diyordu devrim düþmanlarý?
“Hür Suriye Ordusu hikâye! Balon! Propaganda! Rejimin güçlü ordusuna výz gelip týrs gider.”
Baþka? “Devrimci denilen adamlar emperyalistlerin maþasý. Bunlar NATO müdahalesine zemin hazýrlamak için kullanýlýyorlar.”
Baþka? “Ýsyancýlarý ABD silahlandýrýyor.”
Bu dediklerinin de hiçbiri doðru çýkmadý.
1-Ciddi bir varlýk gösteremeyeceðini ileri sürdükleri Hür Ordu bugün Suriye topraklarýnýn
yarýdan fazlasýný kontrol ediyor. Halep neredeyse tamamen Hür Ordu’nun elinde. Baþkent Þam’ýn banliyölerinde de Hür Ordu sancaklarý ve devrim bayraðý yükseliyor. Kuþatma altýna aldýðý Þam’ýn göbeðinde birbirinden sarsýcý operasyonlar yaparak katil rejimin önde gelen adamlarýný (istihbarat þefleri, generaller, bakanlar) cezalandýrýyor yahut esir alýyor Hür Ordu.
Rejim saflarýna öyle müthiþ bir korku salýyor ki, Beþþar Esed’in en güvendiði adamlarý ve hatta öz ablasýný bile ülkeden kaçmaya sevk edebiliyor.
2- “NATO müdahalesine zemin hazýrlýyorlar” dedikleri devrimciler kendi kavgalarýný verdiklerini ispat ettiler, NATO da onlarýn kavgasýný sahiplenmeyeceðini ispat etti. Yeri gelmiþken: Erdoðan Hükümeti’nin Suriye Devrimi’ne ahlakýn ve ilm-i siyasetin gereði olarak verdiði desteði emperyalistlerin tezgâhý gibi göstermeye çalýþtýlar, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahale için kýþkýrtýldýðýný ve dolduruþa getirildiðini söyleyip durdular, fakat Baas rejiminin bir savaþ uçaðýmýzý düþürüp iki pilotumuzu öldürmesi ve Akçakale’ye havan topuyla saldýrýp orada da beþ vatandaþýmýzý öldürmesi üzerine ABD’den Avrupa Birliði’ne, NATO’dan Birleþmiþ Milletler’e, Rusya’dan Esed yönetimine kadar herkes Türkiye’ye ‘Aman sakin ol!’ dedi. Türkiye’yi kimin kýþkýrttýðýný anlayamadýk gitti.
3-”Devrimcileri silahlandýrýyor” dedikleri ABD’nin, aslýnda, Ýslamcýlardan oluþan askeri
birliklerin gittikçe güçlenmesini endiþeyle izlediði ve bu tür birliklerle dolu olan Hür Ordu’ya silah yardýmýný riskli bulduðu artýk iyice anlaþýldý. O balon da söndü.
Ha, bir de Abdulhalim Haddam efsanesi vardý yolun baþýnda.
Kerli ferli Ortadoðu uzmanlarý (!) rejime karþý silahlý mücadelenin eski cumhurbaþkaný yardýmcýsý olan bu zattan kaynaklandýðýný, meselenin bundan ibaret olduðunu iddia edebilecek kadar gülünç duruma düþmeyi kendilerine yakýþtýrabiliyorlardý.
O kadar da kesin konuþuyorlardý ki...
Peki þimdi ne diyorlar?
Ne oldu Haddam?
Ne oldu devrim hareketinin, Hür Ordu’nun marjinalliði?
Ne oldu devrimcilerin ABD-NATO uþaklýðý?
Bu iddialarý yerlerde süründüðü halde utanmadan hâlâ nasýl konuþabiliyorlar?
Ve birileri bu zevata hâlâ nasýl itibar edebiliyor?
Onlarý býraksýnlar, Humus’ta binlercesi bir aðýzdan Nasr suresini okuyan devrimcilere kulak versinler:
“Allah’ýn yardýmý ve zafer geldiði zaman Ve insanlarýn bölük bölük Allah’ýn dinine girdiklerini gördüðün zaman Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan af dile
Çünkü o tevbeleri çokça kabul edendir.”