Ne olur, ne olamaz...

Küçüklü büyüklü kazalar olur; insanlarýn caný yanar, mallarýna zarar gelir, hayatlarý kaybolabilir... Haince iþler yapan da çýkabilir; sabotajlar, planlý can almalar... Hepsi takdir-i ilâhidir, hiç kuþku yok; ancak hiçbiri yapan veya sebep olaný sorumluluktan kurtarmaz, kurtaramaz...

Ýster kaza, ister sabotaj olsun, Afyonkarahisar ilimizde 25 askerin canýný alan bombalý patlama, “Her þey apaçýk ortada” denilerek, ya da “Takdir-i ilâhi” tesellisi ardýna saklanarak geçiþtirilebilecek bir olay deðildir.

Doðu ve Güneydoðu’daki askeri birliklerde görev yapmakta olan askerlerimizin aileleri her gün tedirginlik yaþýyor; terörün azmasý annelerin-babalarýn yüreklerini muhtemel can yakýcý habere her an yaklaþtýrýyor. Ülkenin diðer yerlerinde görevli askerlerin anne-babalarý daha az tedirgindi; Afyon olayý yüzbinlerce Mehmetçiðin milyonlarca aile ferdi ve yakýnýný tedirgin eden feci bir geliþmedir.

Ýster kaza, ister sabotaj olsun, birilerinin sorumluluk üstlenmesini gerektiren bir geliþme...

Son zamanlarda sorumlularýn üzerine gitmeme âdeti yaygýnlaþmaya baþladý. Kendilerine itimat etmemiz, iþlerin emin ellerde olduðunu düþünmemiz isteniyor. Küçüklü-büyüklü sýkýntýlar meydana geldiðinde tepki verilmemesi de beklentiler arasýnda.

Çok þey istiyorlar bizden; gereksiz yere kendilerini de sorumlusu olmadýklarý konularda sorumlu mevkiine sokarak hem de...

Geçen yýlýn son günlerinde, Uludere’de, kaçaða gidenler üzerine askeri uçaklardan açýlan ateþle 34 köylü hayatýný yitirmiþti. Aradan bir yýla yakýn bir süre geçtiði halde uçaklarýn neden ateþ açtýklarý, saldýrý emrini kimin, ne için verdiði ortaya çýkmadý.

Ayný durum Suriye sýnýrýnda keþif uçuþu yaptýðý sýrada düþen uçak için de söz konusu. Neden düþtüðü, kim tarafýndan düþürüldüðü, sýnýrý tecavüz edip etmediði bile belli deðil uçaðýn; bir uçak mýydý, iki mi tereddüdü de var.

Tereddüt edilir, çünkü neyin nasýl olduðuna dair doyurucu hiçbir açýklama yapýlmadý.

Þimdi de Afyon’daki olay... Kýþlanýn içinde meydana gelen patlama üzerine olay mahalline giden Genelkurmay Baþkaný Org. Necdet Özel’in hediye kabul ettiði Vilayet ziyareti sonrasýnda kameralar karþýsýnda söyledikleri dudak uçurtacak cinstendi. “Her þey meydanda” dedi Org. Özel, baþkaca da bir þey söylemedi.

Olay meydanda ise neden sorumlusu belli deðil? Dün yapýlan resmi açýklamada da sorumlu belli edilmedi. Neden Uludere’nin, düþen uçaðýn olay raporlarý açýklanmýyor? Neden can yakýcý olaylar, iþ sorumlu bulmaya gelince, büyük bir sis perdesi arkasýnda saklanýyor?

Kusura bakýlmasýn, ama Hotanto’da bile böyle yürümüyor iþler... ‘Saydamlýk’ ve ‘hesap verilebilirlik’ üzerine oturan demokrasilerde ise, yöneticilerin iyi niyetine güvenilerek olaylarýn üzerinin örtülmesi düþünülemez bile...

Elbette kazalar olur. Deneyimsiz bir genç askerin elinden eski zaman ürünü bir el bombasý düþer ve etraftaki yüzbinlerce patlayýcý için ‘fünye’ iþlevi görebilir... Ya da, terör örgütünün kendisini gizleyen bir üyesi aldýðý talimatla fedaiye dönüþerek 25 can alan eylemi sahneye koyabilir...

Hepsi olur, ama sonrasýnda olanlar olamaz... Türkiye’de asla olmamalý...