Ne Şiileştirme ne Selefileştirme

"İslam Dünyasında mezhep farklılıklarını istismar ederek, cepheleşme oluşturma çabaları kaygı vericidir. Bilhassa Şiileştirme ve Selefileştirme üzerinden tırmandırılmak istenen gerginlikler, İslam coğrafyasının kendi gerçekliğini alt üst edecek müdahale ve arayışlar, ümmetin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedir. Doğru bilgi ve sahih arayış içinde sürekli kendini yenileme gayretinde olan bir muhteviyat geleceğimizi aydınlatacaktır.”

***

Yukarıdaki alıntı Diyanet işleri Başkanlığı’nın organize ettiği Asya Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinden alınmıştır.

13-16 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen zirvenin ana teması ise “Kesret İçinde Vahdet: ‘Hikmet ve Barış’ı Birlikte Yeniden Düşünmek” idi.

İslam dünyasındaki dağınıklığın Müslüman dini liderler arasında en azından fikri düzeyde bir araya getirilme çabası.

Diyanet İşlerinin hantal yapısı aslında böylesi bir çabaya ev sahipliği yapmaya müsait değil. Lakin başkan Mehmet Görmez’in samimi gayretleri bu hantal yapıya bile dünyayı kucaklayacak aktivite kazandırmışa benziyor!

***

“Son yıllarda küresel ölçekte hizmet sunmaya başlayan Diyanet İşleri Başkanlığı ihtiyaç beklenti ve talepler doğrusunda dünyanın çok farklı coğrafyalarında yerel dini yapılarla işbirliği imkanlarını geliştirme çabasındadır. Bu çerçevede Avrasya İslam Şurası, Afrika Dini Liderler Zirvesi, Balkan Müftüleri Toplantısı, Avrupa Müslümanları Buluşması, Dünya İslam Bilginleri Barış Sağduyu ve İnisiyatif Girişimi, Latin Amerika ve Karayip Adaları Müslüman Dini Liderler Zirvesi gibi uluslararası toplantılar gerçekleştirmiştir.”

***

Kapanış toplantısına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı (Nobel’in siyasiliğinden de bahsettiği konuşmasının içeriği dünkü gazetelerde geniş şekilde yer aldı.) Asya Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi 16 Ekim’de tamamlandı ve 20 maddelik bir sonuç bildirgesi yayınlandı.

Bildirgede Ankara katliamından Hac’daki faciaya, Filistin sorunundan İslam birliğine, İslamafobiadan radikal örgütlere, mezhepçilikten ihtiyaç duyulan reformlara, tekfircilerden dini eğitimlere ve zirveye konu edilen bölgenin ihtiyaçlarına varıncaya kadar çok sayıda konuya dikkat çekilmiş. Böylesi bir makalede bunların tamamına yer vermem mümkün değil.

Sadece makalenin başına koyduğum madde ile aşırılıklara karşı takınılan tavra işaret ettim.

***

Bildiğim ve gördüğüm bir şey var o da bu zirve ile varlığından bile İslam dünyasının haberdar olmadığı nice Müslüman topluluk kendini tanıtma, ihtiyaçlarını karşılama ve ümmet ile kaynaşma fırsatı bulmasıdır.

Başkan Görmez bu topluluklardan her birinin bir hikayesinin bulunduğunu söylerken aslında çok önemli bir noktaya işaret etti.

Sonuç bildirgesi ve belki ilerde yayınlanacak olan zirve notlarından ziyade ben bu hikayeleri merak ediyorum.

Mesela bölgesindeki Müslümanları öldürmeye karar verdikten sonra Müslüman olup o topluluğu temsil göreviyle gelen Muhammed Abdullah İsa’nın hikayesini bilmek isterim.

Başkandan ricam bu hikayelerin kitaplaştırılarak yayınlanmasıdır.

***

Bu zirve ile nice Müslüman toplulukların ihtiyaçlarının karşılandığını ve yaralarının sarıldığını biliyorum.

Ben ümmete hiçbir faydası dokunmayan dinlerarası diyalog toplantılarıyla vakit kaybetmek yerine böylesine ümmeti kaynaştıracak ve yaralarını saracak faydalı toplantıları tercih ederim.

İslam birliği diyoruz ya işte böyle böyle gerçekleşecek. Önce zihinlerde, sonra kurumlarda.

Diyaneti ve diyanetin bu faaliyetlerini himaye edenleri kutluyorum.