Ne ülkeler batýrdýn be Amerika

ABD dünyanýn birçok ülkesine gýda yardýmý yapar, elektrik santrallarý, köprüler, yollar inþa ederdi bundan yarým yüz yýl önce. Çoðu Amerikalý santral, oto yol, liman yaparak bu yoksul, bu geri kalmýþ ülkelere yardým edildiði kanýsýndaydý. Gerek okullar gerekse de medya, bütün bu yapýlanlarýn bir özveri olduðu inancý ve kanýsýný Amerikalý’nýn beynine çiviliyordu. Yýllar boyunca Amerikalý, “eðer Amerikan bayraðýný yakýp elçiliðimizi taþa tutacaklarsa neden ülkelerinden çýkýponlarý kendi sefaletleriyle baþ baþa býrakmýyoruz” diye sorup durdu. Bunlarý söyleyenler mürekkep yalamýþ, koca koca diplomalarý olan insanlardý. ABD’nin elçilikler kurmasýnýn ardýndaki gerçek nedenin salt Washington’un çýkarlarýna hizmet etmek olduðunu nedense hiç akýllarýna getirmiyorlardý! ABD yirminci yüzyýlýn ikinci yarýsýndan sonra, küresel bir imparatorluða dönüþmek için kollarý sývamýþtý. Kendi halkýnýn bundan haberi yoktu ama. Yapýlan santrallerin, yollarýn, limanlarýn, daðýtýlan süt tozlarýnýn, hazýr mamalarýn hep iyilik ve insan severlikten kaynaklandýðýný sanýyordu. Devleti yönetenler ve medya ve de Hollywood filmleri böyle koþullandýrmýþtý onlarý. Amerikan halký, 18. yüzyýlda topraklarý için savaþan Kýzýlderililerin aslýnda þeytanýn uþaklarý olduðuna inanacak kadar gerçeklerden habersiz ve de cahildi!

Yeni hedef Ýslam ve Endonezya

Vietnam fiyaskosu. Daha tam anlamýyla fiyasko olarak ortaya çýkmadan önce, CIA yeni hedefi belirlemiþti bile. “Vietnam’dan sonra ikinci domino taþý Endonezya’dýr. Halký mutlaka yanýmýza çekmeliyiz. Eðer komünistlerin yanýnda yer alýrlarsa, bizim için hiç de iyi olmaz!” CIA ekonomik tetikçilerini topladý: “Endonezya’ya yeni santraller, enerji nakil hatlarý yapacaðýz. Sizin göreviniz bunlar yapýldýktan sonra ekonominin nasýl patlayacaðý konusunda çok iyimser tahminler yapmaktýr. Bu da USAÝD ve uluslararasý bankalarýn vereceði kredilerin haklý görünmesini saðlayacak. Yani kimse çýkýp da bunca krediyi nasýl verdiniz diye soramayacak...” (Bir Ekonomik Tetikçini Ýtiraflarý—John Perkins)

Endonezya öyle kolay yutulacak bir lokmaya benzemiyordu. Millet ya da milliyet gibi kavramlar yoktu pek; 17 bin 500 adadan oluþuyordu; yýllarca Hollanda’nýn sömürgesi olarak yaþadýktan sonra 27 Aralýk 1949’da baðýmsýzlýðýna kavuþmuþtu. Vietnam savaþýnýn sonucu 1971 yýlýnda iyice belirsizleþmiþti ve ABD’nin Endonezya’yý komünizme kaptýrmama konusunda kararlýlýðý tavan yapmýþtý. Mesele sadece komünizm deðildi tabi; Endonezya’da büyük miktardapetrol vardý. Sumatra ve Kalamantan bölgelerinde çýkartýlan petrolün ABD’ye akmasýný saðlamak þarttý. Petrol boru hatlarý yapýlacak, limanlarda depolama tesisleri kurulacak ama rafineriler yapýlmayacaktý ki ham petrol ucuza alýnsýnve ABD’deki rafinelerde iþlensin...

Asýl savaþ

Bundan 41 yýl önce Cava’da Üniversite öðrencileriyle ABD Büyükelçisi arasýnda geçen bir konuþma, herkesin olmasa da bugün kýrklý yaþlarda olan Endonezyalý Müslüman gençlerin, ABD’nin gerçek yüzünü yirmili yaþlarýnda gördüðünün kanýtýdýr adeta. Elçi Vietnam’da ABD’nin haklýlýðýný anlatýrken genç bir kýz elini kaldýrarak söz ister ve “Sayýn Elçi Vietnam sadece geçici bir olay. Týpký Hollanda’nýn Naziler için geçici bir basamak olmasý gibi. Asýk hedef Ýslam dünyasýdýr; deðil mi?”diye sorar. Elçi hayretle bakýnca da” Siz biraz kendi tarihçilerinizi okuyun. Arnold Toynbee adýndaki Ýngiliz tarihçi daha 1950’li yýlarda ‘Medeniyet Yargýlanýyor’ ve ‘Dünya ve Batý’ adlý kitaplarýnda gelecek yüz yýlda gerçek savaþýn Hristiyanlarla Müslümanlar arasýnda olacaðýný öngörmüþtü de..”diye ekler. (Medeniyet Yargýlanýyor—Arnold Toynbee) Elçi aðzý açýk bakakalýr. Genç kýz, “yoksullarý ve ezilmiþleri daha fazla yoksulluk ve esarete itmek yerine, onlara yüreðinizi açmalýsýnýz. Çok zamanýnýz kalmadý. Eðer deðiþmezseniz yok olursunuz!” der ve yerine oturur...