Ne varsa ortaya koymazsanız namertsiniz

Paralel yapıyla mücadele yürek ister.

Hala bugün bile çoklarının konuşmaya cesaret edemediği bir ihanet şebekesi hakkında konuşmaya başladığımızda o çokları sus-pus olmayı tercih etmişti.

Dinsel kılıflı paralel ihanet şebekesine karşı yüreğimizi ortaya koyduk. Bunu yaparken her türlü taarruza ve her türlü kumpasa uğrayabileceğimizi de elbette hesaba katmadık değil. Ama herkes bilsin ki hesapçı olmadık. Hasbîlik şiarımız oldu bizim. Bizi uyaranlar oldu sıkça. Yazdığımız yazılar ve çıktığımız televizyon kanallarında yaptığımız konuşmalar dolayısıyla.

Ama biz yüreğimizin sesini dinledik.

Kasetler, tapeler, izlemeler, yalanlar ve iftiralar üzerinden haysiyet cellatlığına ve itibar katliamına yönelen, bu tür iş ve eylemlerde ne kadar mahir olduklarını bildiğimiz bir yapıyla mücadele ederken hedef tahtasına oturtulacağımızı bilmiyor değildik.

Bilerek bu yola çıktık. Yolumuzdan dönersek namert olalım.

Tehditler aldık. Alıyoruz. Şantajlara maruz kaldık. Kalıyoruz. Hep vız gelir tırıs gider dedik. Demeye devam ediyoruz.

Çağdaş Haşhaşilerin ahlaksız yöntemlerinin elbette farkındayız. Varsın bildikleri gibi hareket etsinler. Doğrusu kendilerine yakışanı yapıyorlar. Biz ise yüreklice yolumuza devam edeceğiz.

Seçim vakti gelip çattığında el altından tehditler savurmaya başladılar.

Ölümden korkarsak sizin gibi namert olalım...

Makam ve mevkilerimizi kaybedeceğimiz korkusuyla karşısında susarsak namert olalım...

Yeni bir seçime gittiğimiz günlerde el altından yayacağınız iftira ve karalamalarla vekilliğimizden olacağını varsayıyorsanız o sizin sorununuz. Bizim ne öyle bir sorunumuz var, ne de öyle bir kaygımız. Böyle bir tehdit karşısında sus-pus olacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yeniden milletvekili olabilmek için karşınızda diz çökeceğimizi veya dilimizi bükeceğimizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bizim vekil olmak gibi bir kutsalımız yok.

Ulusal ve yerel düzeyde tertiplediğiniz oyunların farkındayız.

Sosyal medya mecralarında savurduğunuz o tehditlerden korkan sizin gibi namert olsun. Ne biliyorsanız ortaya koymazsanız alçaksınız. Elinizde ne varsa ortaya koymazsanız şerefsizsiniz.

Bu can bu bedende var olduğu sürece sizinle mücadeleye devam edecektir, bilesiniz...

Sizi ne çok rahatsız ettiğimin farkındayım elbette. O yüzden o zavallı tehditlerinizi anlayabiliyorum...

Ben tehditlerle yaşamaya çoktan alıştım. Ölümle burun buruna yaşadığımız yılları unutmadım. Varın bir de siz tehdit edin.

Allah’a kasem ediyorum ki bu dil asla susmayacaktır.

El altından ve bel altından vurmayı varoluş nedenleri sayanlar, kendilerinden korktukları herkesi iftira ve karalamalarla gözden düşürebileceklerine inananlar bilsinler ki biz itibarımızı milletvekilliği makamından almıyoruz.

Dedikoduların arkasına kalleşçe sığınmayınız. Yalan ve karalama kampanyalarının arkasına sığınmayınız. Bir kez olsun mert olun. Varsa elinizde bilgi ve belge ortaya koymazsanız namertsiniz, alçaksınız, şerefsizsiniz.

Orda-burda ima yollu tehditler savuracağınıza elinizde ne varsa ortaya koyunuz da görelim...

Hodri meydan diyorum...

Karşınızda yumuşak bir karnımız olsaydı veya verilemeyecek bir hesabımız olsaydı aslanlar gibi karşınıza dikilip ihanetinizi yüzünüze vurma cesaretini gösteremezdik.

Biz de o çokları gibi susup kenara çekilirdik.

Sizi gidi haysiyet cellatları sizi!

Yalanla yatıyor iftirayla kalkıyorsunuz... Cesaretiniz varsa yurtdışına kapak atmayın da görelim... Biz de sizi adam sanmıştık. Kendimizden bilmiştik. Asıl ona yanıyorum...

Ama unutmayınız asla:

Günahlarımızla ve zaaflarımızla gerekirse yüzleşiriz. Allah’tan af ve halkımızdan özür dileriz. Ama zinhar karşınızda boyun eğmeyiz.

Tehditlerinizden ve şantajlarınızdan korkup mücadele alanını terk etmeyiz. Biz o tehditlerle korkutup ayarttığınız iblislerden değiliz hamdolsun.

P-Alamut Kalesi

Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanlarından sevgili dostum Cevdet Erdöl’ün kulakları çınlasın. Ondan ödünç aldığım bir başlığı Mart ayında çıkacak kitabıma veriyorum.

Alamut’tan Pensilvanya’ya uzanan bir ihanetin öyküsünü anlattığım yeni kitabım PALAMUT KALESİ adıyla yayınlanacak.

O kitabın içinde çözüm sürecinin tarihsel ve güncel boyutlarının yer aldığı bir bölüm de olacak.

O kitabım çıktığında eni-konu konuşur/tartışırız elbette...