Ne yapalım, Allah onu da böyle yaratmış!

Gazeteci bir babanın oğlu olsam, “veraset” yoluyla bir gazetenin köşesine konuşlansam, anlamadığım konularda ahkâm kesmeyi alışkanlık haline getirsem; sağcı mı, solcu mu, eyyamcı mı, futbolcu mu olduğum konusunda mütemadiyen kafa karışıklığı yaratsam, esasında hangi değer tercihlerini temellük ettiğim bilinmese ve kendime “Sadece ama sadece gazeteci” süsü versem, tutup günün birinde “Çocuk kitaplarındaki penguenlerin başı neden kapalı değil? Kesintisiz diye adlandırılan sisteme uyumlu yayıncılık mı yapılıyor?” diye bir yazı yazsam...

İki şey olur.

Bir, beni döversiniz.

İki, ilelebet gazetecilikten tardedersiniz.

Bu yazının tam tersini, Milliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan yazdı.

Biraz tadalım mı bu şaheser yazıdan?

Buyrun:

İlkokul birinci sınıflara yönelik çeşitli kaynak kitaplar yayınlanır..

Bunlardan biri de “Paytak Penguenler” adlı kitap.

Çizgi roman..

Yayıncı ne yapmış biliyor musunuz?

Dişi penguenlerin başını başörtüsüyle örtmüş.. Bunu yapan yayınevinin amacı ne olabilir?

BİR: Yağcılık..

İKİ: Kitabın satılmasını sağlamak..

ÜÇ: 4+4+4 diye adlandırılan eğitim sistemine uyumlu yayıncılık..

DÖRT: Bakın penguenler bile artık başörtüsü takıyor diyerek beş yaşındaki çocukların bilinçaltını işlemek..

Bu satırlar, ister inanın ister inanmayın, Hasan Cemal’e yazdırmayan, Hasan Cemal’in yaklaşımlarını memleket için “tehlikeli” gören Milliyet gazetesinde yayınlanıyor. Müellifi de, biraz yukarıda zikrettiğim gibi, Mehmet Tezkan.

Mehmet Tezkan, aynı zamanda “uyanık” bir yazar... “Niyet sorgulamasından” yırtmak için, “yayınevinin gerçek niyetini bilmiyorum” diye not düşüyor.

Uyanık ama daha çok “kurnaz...”

Hem “yayınevinin gerçek niyetini” bilmiyor, hem de yayınevinin gerçek olmasını arzuladığı niyeti konusunda artık “karikatür” bile sayılmayacak “gülünçlükte” değerlendirmeler yapıyor.

Kendisi anlatsın: “Yayınevinin gerçek niyetini bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var.. Bu yapılan İslam’a hakarettir.. Dini ayaklar atına almaktır.. Daha açık söyleyeyim Allah’a şirk koşmaktır.. Niye mi? Allah pengueni böyle yaratmış.. İsteseydi erkeğini farklı dişisini farklı yaratırdı.. Yayınevi kabul etmiyor.. Penguenin dişisi böyle dolaşamaz diyor, başını örtüyor..”

 

Timaş Yayınları (“Paytak Penguenler”in yayıncısı) önceki gün bir açıklama yaptı ve tartışma yaratan kitabın Amerikan Kapps Book tarafından İngilizce yayımlanan kitabın eksiksiz çevirisi olduğunu, çizimlerin orijinal baskıdan aynen alındığını, kitabın orijinalinde de anne penguenin başörtülü resmedildiğini bildirdi.

Bunun üzerine, konuyu haberleştiren Hürriyet gazetesi özür diledi.

Bir özür de Mehmet Tezkan’dan beklerdik.

Öyle böyle değil.

Kallavi bir özür...

Hatta yalvaran, “ben ettim, siz etmeyin” diyen bir özür.

Mehmet Tezkan’ımız sustu.

Hayır, susmadı... Değerli ironik yaklaşımıyla bize “barış sürecinin” ne kadar da boş olduğunu anlattı.

İyi de birader, “yemek yiyen peçeli kadın” gördüğünde hüzünleniyorsun (zavallı kadın her lokmada peçesini aralamak zorunda kalıyormuş ve bu işlemi sürekli tekrarlıyormuş), Allah din iman konusunda ahkâm kesiyorsun, “penguenden sonra türbanlı dişi balina, tesettüre bürünmüş dişi fille karşılaşmasak bari” diye aklın sıra dalganı geçiyorsun da, özür dilemeyi neden akledemiyorsun?

HAMİŞ:

Mehmet Tezkan alıntılarında karşılaştığınız cümle sonundaki “iki nokta”lar bir Hıncal Uluç marifetidir. Böyle bir “noktalama sistemi” yok. Haddini bilmeyen Tezkan, noktalama işaretlerini de bilmiyor.

Bir de Mehmet Yakup Yılmaz var ki, ne gelişmelerden haberdar, ne de gazetesinin dilediği “özür”den...

Ne yapalım, Allah onu da böyle yaratmış.