Ne yapmalı?

PKK Şemdinli benzeri saldırılarını sürdürüyor, çünkü bu saldırılar ile küçük de olsa kurtarılmış bir bölge oluşturabileceğine, ardından büyük bir halk ayaklanması başlatabileceğine inanıyor. Örgütün arkasında büyük bir dış destek var: Silahlı eğitim, silah, istihbarat ve Türkiye’nin üç komşusunun topraklarını neredeyse sınırsız kullanım hakkına sahipler. Ayrıca kayıplar konusunda hiçbir endişeleri yok. Ölenlere acımıyorlar. Örneğin Şemdinli ve sonrasında çok sayıda kayıp var. Ancak bunların ezici bir çoğunluğu 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor. PKK bunlara üzülmüyor, çünkü arkada feda edebileceği başka yüzlerce çocuk sırada bekliyor.

Görünen o ki hava koşulları elverdiği sürece Şemdinli benzeri saldırılar da dâhil her türlü saldırıyı yapacaklar. Dolayısıyla şehit sayısı daha da artabilir. Peki, bu durum karşısında ne yapmalı?

1. Öncelikle güvenlik güçlerinin operasyonları artarak devam etmelidir. Çünkü PKK’nın arkasındaki destek ne yazık ki kısa vadede artarak devam edecek. Birileri Türkiye’nin burnunu PKK üzerinden sürtmeye çalışıyor, birileri Türkiye’yi Arap Baharı’nda etkisiz eleman haline getirmeye çalışıyor, ayrı bir çevre ise Türkiye’yi cezalandırmaya çalışıyor. PKK burada sadece bir figüran, ülkeleri kullandığını sanıyor, ama asıl o kullanılıyor. Eğer Türkiye operasyonlarda gevşeklik gösterirse devamında gelecek saldırılar çok daha kanlı olabilir ve Türkiye’ye daha zor anlar yaşatabilir. Çünkü, dediğimiz gibi, mesele sadece bir terör örgütünün saldırıları boyutunu aşıyor.

2. İkinci olarak klasik eksiklerimizi artık kapatmamız gerekiyor. Elde edilen istihbaratın sahaya yansımasında ciddi sorunlar var. Bilgi akışında ve komutada daha akışkan, daha seri hale gelinmesi gerekiyor. İstihbari bilgi kurumları dolaşırken saatler, hatta günler geçebiliyor. Mümkün olan yerde istihbaratı alan birim müdahalede bulunmalıdır. Değilse istihbarat çok sayıda birimde anında görünür olmalıdır. Kurumlararası ve kurum için bilgi akışı ve işbirliğinde daha esnek ve daha hızlı olmak gerekiyor. Bu ise bir noktaya kadar inanın çok basit bir iki önlemle aşılabilir bir sorun.

3. Türkiye’nin kurmay aklının bölgeye yansıması şart. Komuta sistemi çok parçalı. Oysa çok nitelikli subaylarımız ve güvenlik mensuplarımız var. Bazı organizasyon ve yöntem değişiklikleri bunu temin edebilir.

4. Sınırlar daha iyi korunmak zorunda. Bu konuda karakolların iyileştirilmesi, teçhizat eksiklerinin tamamlanması ve yeni birimlerin oluşturulması gerekiyor. Ayrıca istihbarat açıklarının giderilmesi ve karşı-casusluk önlemlerinin alınması şart.

5. Polis ve Jandarma özel harekât birimleri son dönemde büyük başarılara imza atıyor. Bunların takviye edilmesi lazım. Silah ve teçhizat yönünden kuvvetlendirilebilirler. Ayrıca özel bir ilgi motivasyonlarını arttırabilir.

6. 2. Ordu terörle mücadeleye göre takviye edilebilir, çalışma şekli değiştirilebilir. Eğer Ordu’nun bir kısmı terörle mücadele edecekse buna göre yetkileri olmalıdır, bazı serbestilere sahip olmalıdır. Gerekirse 2. Ordu’nun karargâhı da değiştirilebilir, ancak ordunun kurmay aklının sahaya doğrudan yansıması gerekiyor. Aracıların devre dışına çıkarılması, bazı emirlerin anında sahaya yansıması gerekiyor.

Alınabilecek başka önlemler de var, ancak şimdilik yerimiz bu kadar. Tabii bu söylediklerimiz tamamen teröristle mücadeleye dönük asker ve kolluk önlemlerini içeriyor. Bu önlemlere bakıp da “bu şekilde Kürt sorunu çözülmez” türünden ilgisiz yorumların yapılmayacağını umuyorum. Çünkü yukarıda yazılanların hiçbirisi Kürt Sorunu’nun çözümüne ilişkin önlemler değildir zaten.