Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Ne yapsaydýk kazanýrdýk!

Türkiye hükümeti Beþþar Esad’la diyaloðu sonuna kadar sürdürdüðü günlerde Suriye’de katliam baþlamýþtý. 2011 Aðustos ayýndaki 6 saatlik meþhur Esad-Davutoðlu görüþmesi yapýldýðý sýrada 8 bine yakýn Sünni Suriyeli katledilmiþti. Çoðu da çocuktu... O ortamda bile Türkiye, son bir umutla kanýn durmasý ve acil bir demokratik paketle Suriye’nin seçime gitmesini öneriyordu.  

Hatýrlayalým... Esad ayný zamanda Türkiye Cumhurbaþkaný ve Baþbakaný’nýn da çok samimi iliþkiler içinde olduðu gerçek bir dost ülke lideri konumundaydý. Buna raðmen Ankara, Esad’la dostluðu ve o dostluða verilen emeði bir günde yakmayý göze aldý. Neden sonra? Yapabileceði bütün uyarýlarý yaptýktan ve günah kendisinden gittikten sonra...

Esad masum insanlarý katlederken Erdoðan kulaðýnýn üstüne yatmadý, Batýlý liderler gibi kem küm etmedi... Tavrýný koydu ve o günden bugüne kadar da prensiplerinden þaþmadý.

Mýsýr... Ocak 2011’de Mýsýrlýlar Tahrir’de Mübarek’i devirmek için toplandýklarýnda Türkiye’nin Baþbakaný parlamento kürsüsünden ayný tavrý koyuyordu. Erdoðan, o konuþmada “Mübarek artýk gitmeli” dedikten bir hafta sonra da Mýsýr’da rejim deðiþti.

Türkiye ne istiyordu? Tahrir’e toplanan insanlarýn istediði þeyi; yani sandýðý... Seçim yapýlsýn ve yönetimi halk belirlesin.

Nitekim öyle de oldu... Mýsýrlýlar Mursi’yi seçimle iþbaþýna getirdiler.

Bugün...

Suriye diktatörü hala iþbaþýnda ve katlettiði masum insanlarýn sayýsý dün BM tarafýndan yapýlan açýklamaya göre 100 bini aþmýþ bulunuyor. Ülke nüfusunun yarýsý da yer deðiþtirmiþ, milyonlarý aþkýn insan da iltica etmiþ durumda.

Tablo gerçekten çok kötü ve dramatiktir.

Mýsýr’da ise askeri darbe yönetime el koyarak, seçilmiþ Cumhurbaþkaný’ný görevden uzaklaþtýrdý. 5 bin yýllýk tarihinde ilk kez serbest seçim yapabilen Mýsýr’da demokrasi emekleyemeden boðuldu.

Yani, Suriye’nin masum insanlarý kaybetti... Mýsýr halký da kaybetti. Türkiye de kaybetti!  

Aramýzdan bazýlarý Türkiye’nin de kaybettiðini düþünüyor.

Türkiye’nin kaybettiði iddiasýnýn bir analiz deðil temenni olduðu malum ama yine de soralým: Ne yapsaydý Türkiye kazanacaktý?

Eski dost olduðu için Esad’ýn katliamýna göz yumsaydýk kazanýr mýydýk?

Ya, “Mýsýr’a bir yýl demokrasi yeter, þimdi en iyisi askeri darbe” deseydik! Kazanýr mýydýk?

Kendimize gelelim... Suriye’de katliama göz yummak, Mýsýr’da eskiye dönmek gibi ahlaki olmayan pozisyonlar Türkiye’nin kazanacaðý pozisyonlar deðildir. Bölgeyi 80 yýldýr ayný felsefeyle yöneten Ýngiltere, Fransa, ABD hatta Rusya böyle davranmakla geçmiþte de kazandý, bugün de kazanabilir ama Türkiye’ye o pazardan pay düþmez.

Prof. Dr. Yasin Aktay, “Bölgede farklý olaný satan tek ülke Türkiye’dir. Rakibi de yoktur” diyor. Meselenin bam teline dokunuyor. Türkiye’nin Ortadoðu politikasý sadece ahlaki deðil ayný zamanda rasyonel olan tek seçenektir.

Ýlkesizlik, ahlaksýzlýk, “darbeye darbe diyememe pazarý” ezelden beri doludur ve Türkiye’nin orada yeri yoktur. Erdoðan ve Davutoðlu bunu yapsaydý asýl o zaman kaybederdik.

Türkiye, doðru olaný yapýyor ve farklý olaný satýyor; yani ilkeli ve demokratik pozisyonu... Yeni bir pazar yaratýyor; bu elbette meþakkatli olacak ve zaman isteyecek.

Sonuçta totaliterlikten baþka tecrübesi olmayan bir coðrafyadan söz ediyoruz.

Türkiye kaybetmedi; aksine kazanýyor ve kazanmaya da devam edecek.

Kaybetse bile bu en nihayet kârdan zarardýr.

Zira, bütün bunlar 10 yýl önce yaþansaydý Türkiye’nin adý ne kazanan ne de kaybedenler arasýnda geçecekti. Çünkü, Türkiye kendisini bekle-gör denilen, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”la kutsanan renksiz ve iddiasýz bir dýþ politikaya þartlamýþtý. 

Bekle, gör. Ne çýkarsa bahtýna!

80 yýldýr da ne çýkmadýðý görüldü...