Ne yediniz de, böyle güzelleştiniz?

Arkadaşlar sandığı tanımıyor... Yüzde 50’yle de gelseler, seçimi kazanmış olmayacaklarmış... Yüzde 49’la gelseler, zaten kazanmış olmayacaklarmış... Çünkü o zaman diyeceklermiş ki, “Sizin karşınızda yüzde 51 var... Yolsuzlukların hesabını vermeden bu seçimi kazanmış olmayacaksınız...”

Bunu kim söylüyor?

Bunu, bir vakitler, karşısına bu ülkenin yüzde 70’ini alan ama asla bir “meşruiyet tartışması” içinde sınanmaya rıza göstermeyen oligarşik yapıların “basın sözcüsü” söylüyor.

İyi de birader, sizin desteklediğiniz yönetimlerin çaldığı paralar ne olacak?

Senin cürümlerin ne olacak?

Patronunun cürümleri ne olacak?

Sen “cürümlerinizin” hesabını verdin mi ki, yüzde 49 hakkında meşruiyet tartışması başlatıyorsun?

Enerji dağıtım ihaleleri hangi konsorsiyuma peşkeş çekildi ve ne karşılığında?

Bunun hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Hangi basın patronu, birden fazla gazetenin, birden fazla televizyonun sahibiydi? “Basın karteli” oluşturmak suç değil midir? Dağıtım karteli kurup, muhalif yayın organlarını dağıtım ağından çıkarmak suç değil midir?

Bunun hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Hem yayın ve dağıtım karteli kuracaksın, hem de aynı anda bir bankanın, bir petrol şirketinin, bir rafinerinin, bir müzik yapım şirketinin, bir “canlı hayvan ticareti organizasyonu”nun, bir trafik danışmanlık kurumunun sahibi olacaksın... Üstelik, işini doğru dürüst yapamadığın için bir de yargılanıp mahkum olacaksın... Bu iştiraklerin hangisi basın faaliyetiyle bağdaşıyor?

Bunun hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Gözünü TMSF’nin el koyduğu yayın organlarına diken, bu yayın organlarına sahip olmak için elinde 500 milyon dolarlık çekle devlet katlarına “baskın ziyaretleri” düzenleyen, amacına ulaşamayınca kendisini engellediğini düşündüğü kişiler hakkında “karalama kampanyaları” açan basın patronu kimdi?

Bunun hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Muhataralı bir alışverişten sonra, “Çamur yapalım, filancanın 1 milyon dolarının üzerine yatalım” diyen ünlü Türk büyüğü hangi basın patronuyla yakın akrabalık ilişkisi içindeydi?

Bunun hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Kurumunuzun “yazar” etiketi altında istihdam ettiği bazı memurları, muhalif kredi kullanıcıları hakkında ahlaksızca, terbiyesizce iftira kampanyaları düzenlediler... “Kredi kullanmak suçtur” demeye getirdiler... Bu suçu defaatle işlediniz. İlk dört yılı ödemesiz, düşük devlet kredileriyle banka sahibi oldunuz. Yığınla usulsüzlük yaptınız... Bu usulsüzlüklerin hesabı sorulmasın diye, yayın organlarınızı yönetimler üzerinde “baskı aracı” olarak kullandınız...

Bütün darbeleri desteklediniz...

Bütün muhtıralara kol kanat gerdiniz...

Bütün demokratikleşme girişimlerine, amiyane tabiriyle, balta oldunuz...

Halkın seçtiği yönetimler “gün yüzü göremesin” diye (ifade size aittir), ahlaksızca, hayasızca yayınlar yaptınız; elinizden gelen her melaneti sergilediniz...

Darbe siparişlerinde bulundunuz... “Paşam, ne zaman geliyorsunuz, sabrımız kalmadı?” diye huysuzluklar yaptınız... Ballandıra ballandıra “Paşa’nın Başkan’ı nasıl hizaya soktuğunu” anlattınız... İnsanların hayatını kararttınız... Meslektaşlarınızı suç örgütlerine hedef gösterdiniz... “Vay Şerefsiz” diye manşetler atıp masum insanların kanına girdiniz...

Bunların hesabını yüzde 70’e verdiniz mi?

Bunların hesabı sorulmadığı, sorulmayacağı, sorulmayacağına dair bir yerlerden garanti aldığınız için mi böylesine küstah, böylesine utanmaz, böylesine pervasızsınız?