1991’de Ýzmir’de verdiði bir vaazda Ýsrail’e ilk selamýný çaktý. Amerikalýlar Baðdat’ý bombalayarak Iraklý çocuklarý paramparça ederken o kalktý Saddam Hüseyn’in Telaviv’e fýrlattýðý füzelerin vurmadýðý Ýsrailli çocuklar için nasýl da üzülüp aðladýðýný anlattý. Ölen Iraklý çocuklar için dökecek bir tek damla gözyaþý yoktu, ama ölmeyen Ýsrailli çocuklar için hüngür hüngür aðlayabiliyordu...
1995’te verdiði bir mülakatta Ýslamcý Refah Partisi’ni zinhar desteklemediðini mümkün olan en çarpýcý þekilde ifade etmek için ‘Cebrail aleyhisselam gelip parti kursa desteklemem’ dedi. ‘Beyaz Türkler’in gözüne girmek uðruna mukaddesatýn sýnýrlarýný zorlamakta ve hatta aþmakta beis görmedi...
28 Þubat sürecinde din düþmaný darbecilere destek ve darbe maðduru dindarlara köstek mahiyetinde konuþmalar yapmak için hiçbir fýrsatý kaçýrmadý; ‘o adam’ diye andýðý Baþbakan Necmeddin Erbakan’a ‘Beceremedin. Býrak git!’ diye seslendi, cuntacýlarýn kontrolündeki Milli Güvenlik Kurulu’na ‘Ýçtihad Makamý’ diye iltifat etti, üniversitelere baþörtüleriyle girebilmek için soylu bir mücadele veren kýz öðrencilerini ‘Baþörtüsü furuattýr’ açýklamasýyla bu mücadeleden vazgeçirmeye çalýþtý...
Merve Kavakçý meclise baþörtüsüyle girdiðinde kürsüye çýkýp “Bu hanýma haddini bildirin” diyen tesettür düþmaný Ecevit’in ardýndan ‘Allah bana ahirette þefaat yetkisi verse evvela Ecevit için kullanýrým’ diye konuþtu...
Mazlum Gazze halkýyla dayanýþma için yola çýkan Mavi Marmara’nýn uluslararasý sularda Ýsrail saldýrýsýna uðramasý ve dokuz kardeþimizin þehit olmasý üzerine ‘Otoriteden izin alýnmalýydý’ diyerek bütün dünya kamuoyunun kýnadýðý Ýsrail’e arka çýktý; Ýsrail’i Gazze’de ve hatta uluslararasý sularda muteber bir otorite olarak gördüðünü ifade ederek bu kanlý iþgal rejimine yalakalýðýn dibini buldu...
Dershane tartýþmalarý sýrasýnda, cemaatini, ‘Firavun aleyhinizdeyse, Karun aleyhinizdeyse isabetli bir yoldasýnýz’ diyerek Baþbakan Erdoðan’a karþý kýþkýrttý. Erdoðan’a Firavun ve Karun yaftalarýný yapýþtýrmaya kalkarak üslupsuzluk, ölçüsüzlük, hadsizlik destaný yazdý ve tartýþmayý zývanadan çýkardý...
17 Aralýk Süreci’nde kamera karþýsýna geçip hükümet erkanýna akýl almaz beddualar etti, ‘Uzun Adam’a demediðini býrakmadý, Ýngiliz yayýn kuruluþu BBC’ye çýkýp ülkesini þikayet etti...
Hal bu iken, Zaman gazetesinin, Fethullah Gülen’le yapýlan bir mülakatý ‘Herkes konuþtu, o sustu. Þimdi o konuþacak!’ anonsuyla duyurmasý neyin nesiydi Allah aþkýna?
Fethullah Gülen ne zaman sustu ki?
Susmayý biliyor mu ki?
Ýfsat edici konuþmalarla her devre damgasýný vurmayý misyon edinen bir adamdan bahsediyoruz burada!
***
Yine de, Gülen’in Zaman gazetesindeki son ‘gövde gösterisine’ özel bir önem atfedebiliriz.
Twitter fenomenlerinden Ganzilis’in yaptýðý gibi, þöyle:
1. Hocalar maçýn kazanýldýðýndan emin olunca yýldýz oyuncularý oyundan alýr.
2. Baktýlar ki maç gidiyor, bütün hücum oyuncularýný sahaya sürer.
3. Hoca bizzat sahaya dalmýþsa; oyundan da, oyuncularýndan da, kulüp baþkanýndan da ümidi kalmamýþ, cinnet moduna geçmiþ demektir. Biz buna Yýlmaz Vural sendromu diyoruz.