Necip Fazıl’ı bırak kendi patronuna bak

Efendim, eskiden gazeteciler Başbakan’dan para dileniyorlarmış. Necip Fazıl’lar, Yusuf Ziya Ortaç’lar, Peyami Safa’lar, Orhan Seyfi Orhon’lar, şunlar bunlar...

Kimi “ver parayı, al beni” diyormuş.

Kimi, “iktidarı destekleyeceğiz, para lazım” diyormuş.

Kimi “bir arabacık” diyormuş.

Bugün yöntem ve ilişki biçimleri değişmiş olsa da, “icara çıkarılmış kalemler” olgusu değişmemiş.

Böyle diyor kartel medyasının magazin yazarı. (Ama kartel olgusu değişmedi... Pazar payıyla orantısız astronomik reklam gelirine sahip olmak bunlarda, rekabet kurallarına aykırı yayın grupları oluşturmak bunlarda, vergi borcundan yırtmak için siyasi iktidara aba altında sopa göstermek bunlarda, eski darbe günlerinin özlemiyle yanıp tutuşmak bunlarda, spermin tadıyla kendinden geçmek bunlarda...)

 

İşin ucunda sağcılar (muhafazakâr yazarlar) olunca elbette aslan kesiliyorlar...

Öyle ya, “sağcılık” aşağılık ve utanç duyulması gereken bir iştir; sağcılar da “ilkesiz, tutarsız, asalak” yaratıklardır...

Buna mukabil, “solculuk ve devrimcilik” en yüce mertebedir; solcular ve devrimciler de acayip “ilkeli, tutarlı, onurlu” varlıklardır.

Bu “sağcılık solculuk” meselesini ileride tekrar kurcalayalım ve Necip Fazıl üzerinden güya “etik” dersi veren arkadaşa dönelim.

Bugün yöntem ve ilişki biçimleri değişmiş ama “icara çıkarılmış kalemler” olgusu değişmemiş.

İyi söylüyorsun da aslanım, “Yaptığınız darbeyi destekleyeceğiz, ihale lazım” diyen medya patronlarının icara çıkardığı kalemleri neden yazmıyorsun?

Şu “enerji dağıtım ihalelerine” bak bakalım, ne göreceksin?

Hangi grup, ne karşılığında, “dağıtım imtiyazını” aldı?

Hangi ara dönemde, hangi medya patronu banka sahibi oldu?

Dağıtım karteli neyin diyetiydi?

Hangi meslek büyüğü, karargâhta, “Açtır muslukları, al gazetelerimin ve televizyonlarımın desteğini” pazarlığı yaptı?

Hangi gazeteci maden işletmelerine “murahhas aza” seçildi?

Hangi genel yayın yönetmeni ilgili bakanlığı arayıp, “Karton fabrikamız için kredi istiyoruz! Vermezseniz...” diyerek kolpa yaptı? Kolpayı tutturamayınca ana avrat dümdüz gitti?

Hem gazeteci, hem Trafik Müşaviri, hem müzik yapımcısı, hem canlı hayvan taciri, hem TÜSİAD üyesi olan Türk büyüğü kimdi?

Hangi basın patronunun damadı, “Çamur yapalım” diyerek, el âlemin 1 milyon dolarının üzerine yattı?

Neden bunları yazmıyorsun?

Bitti mi?

Hem büyük bir petrol firmasını uhdesine alan, hem de durduk yerde banka sahibi olan en namlı medya patronu, bu yatırımları için harcamayı hangi kaynaktan yaptı? Hangi kamu bankasından, ilk dört yıl ödemesiz, düşük faizli kredi kullandı? Ve ne karşılığında?

Madem rakip kuruluşun satın aldığı televizyon ve gazeteleri dert ediyorsun ve “etik, ahlak, namus” dersi veriyorsun, kendi patronuna sor bakalım “ilk dört yılı ödemesiz, düşük faizli devlet kredisini” başka hangi medya patronu kullanmış ve elinde 500 milyonluk çekle “Bu televizyonu ve gazeteleri isterim. Vermezseniz...” diyerek TMSF’nin kapısında rezalet çıkarmış?

Bitti mi?

Biter mi hiç?

Eskiden gazeteciler “bir arabacık” diyormuş...

Bugünün gazetecileri de “bir dairecik, bir rezidanscık” diyor.

Bunu neden yazmıyorsun?

Efendim, Necip Fazıl kumar oynarken yakalanmış.

Bırak Necip Fazıl’ı da, sen porno yayın yaparken yakalanan, daha doğrusu mahkûm olan basın patronundan haber ver...