Neçirvan ve Mesut Barzani Nereye?

Türkiye, müzakere süreci ve Akil Adamlar gündemi üzerinden yoluna devam ederken, bu parantezin belki de en sahici unsuru olan Kuzey Irak’ta önemli gelişmeler yaşanıyor.

Irak’ta henüz yapılan yerel seçimleri bir kenara bırakalım. Çünkü bu seçimler her ne kadar Irak’ın tamamında gerçekleşmemiş olsa da, yakın döneme ait önemli ipuçları verecek. Birkaç gün sonra tabloyu daha net konuşmak mümkün olacaktır.

Oysa Irak’ın kuzeyinde, yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bulunduğu alanda, çok daha farklı bir seçim gündemi var. Ayrıntılarla bir yana işin özü, Mesut Barzani’nin bir kez daha başkan seçilip seçilmemesi. Neredeyse tüm tartışmaların odağında bu soru ve dolayısıyla da parantezinde taşıdığı sorunlar var.

***

Irak’ın yakın tarihine damga vuran iki isim saymak istersek, herhalde iki Kürt lideri listenin başına koyabiliriz: Mesut Barzani ve Celal Talabani. İkisi de yıllar süren mücadelenin ardından gerek Amerikan işgalini, gerekse bölgesel gelişmeleri kendi lehinde değerlendirme yönünde en kazançlı isimler oldu. İşgal sonrası Talabani, hem sınıfsal konumu, hem de uluslararası ilişkilerde öne çıkan tarzıyla Irak cumhurbaşkanı olarak yoluna devam ederken, Barzani sanki bir yerel lidermiş gibi daha arka planda kalmayı/görünmeyi tercih etti.

Oysa güçler dengesine baktığımızda bugün Barzani ve partisi, gerek bölgesel yönetimde, gerekse Irak’taki tüm dengelerde çok daha güçlü bir role sahip. Talabani, cumhurbaşkanı olarak uluslararası zeminlerde hareket ederken, Barzani, Irak Kürtleriyle sınırlı kalmayan, neredeyse tüm bölge Kürtlerini kuşatan bir politika izlemeyi tercih etti.

Şimdi, Suriye Kürtlerinin özellikle muhafazakar kesimi üzerinde, geleneksel bağları aşan bir tanımla Türkiye Kürtleri üzerinde etkin rol oynayan bir Barzani var karşımızda. Bu tablo Türkiye’yi her yönüyle, özellikle de müzakere sonrası dönemi yönetebilmek anlamında fazlasıyla ilgilendiriyor.

Düne kadar ısrarla ve inatla karşımıza aldığımız bir aktörün, bugün bölgesel ölçekte güç sahibi olmasına alışmamız gerekiyor. Barzani gerçeği ile yüzleşmek gibi söylemler geride kaldı. Şimdi çok ciddi ittifakları, üstelik daha geniş bir alanda hayata geçirmenin zamanı.

***

Peki, bugüne kadar izlenen ve faturası yanlış olan politikaları bir kenara bırakırsak, Ankara bu durumu nasıl takip ediyor ve neye oynuyor? Bu arada Kürt bölgesiyle aramızdaki petrol boru hattının, her iki tarafı da bambaşka bir ilişki düzlemine taşıyacağını unutmadan bu soruya cevap aramak yerinde olur.

Şimdilerde bölgesel yönetim içinde tartışılan önemli bir başlık var. Acaba Mesut Barzani yeniden başkan olabilecek mi? Mevcut tabloda bunu sınırlayan hukuki bir durum olsa da, bölgedeki güç dengelerinde bu tür düzenlemelerin ne kadar kolay aşılacağı herkesin malumu.

Bu tartışmaların ortasında adını giderek daha fazla duyduğumuz bir isim var. Neçirvan Barzani. Kendisinin Irak siyasetinde her geçen gün daha etkin bir rolü olacağını bölgeyi takip edenler zaten biliyor. Ancak bu kez tablo, Neçirvan’ın Mesut Barzani ile hızla yükselen bir rekabete doğru evriliyor.

Olsun bize ne diyenleri bir kenara bırakalım. Zira bu rekabetin sonuçları, Ankara’nın hesaplarını da doğrudan etkileyecektir. Taraflardan birini ötekine tercih etmek kağıt üzerinde bir seçenek gibi görünse de; bölgesel, hatta küresel ölçekte iddia sahibi olan bir ülkenin, daha yukarıdan bakmayı ve er geç yaşanacak bir güç çatışmasını hem Kürtlerin, hem de kendisinin lehinde okumayı düşünmesi herhalde daha doğru olacaktır.