Nereye baþýmý döndürsem sorular soran delici bakýþlarla karþýlaþýyorum. Siyasete yakýn duranlar kendilerine özel sebeplerden “Neden, neden, neden?” diye sormaktalar; bugünlere kadar siyasetle aralarýna hep mesafe koymuþ bir çevrenin insanlarý da ayný meraktalar: “Neden, neden, neden?”
Oysa bu sorulara cevap bulmak o kadar zor deðil...
Siyaset bizim ülkemizde ‘demokrasi’ zemininde yapýlýyor. Demokrasi, elbette sayýsal üstünlüðe, sandýða, milli iradeye dayanýyor; ama hem bunlarýn belirlenmesinde, hem de elde edilen iktidarýn kullanýlmasýnda kurallara uyulmasýný da bekliyor.
Uzlaþma ve oydaþma sistemidir demokrasi. Bir tarafýn mahza hakký, hayrý, doðruyu, iyiyi, hakikatý, diðer taraf(lar)ýn mutlaka bâtýlý, þerri, yanlýþý, kötüyü, sapkýnlýðý temsil ettiði kabulü üzerine oturmaz; ayný zeminde yarýþan siyasi partilerin birbirinden temelde farksýz olduklarý, icraatta farklýlaþtýklarý varsayýlýr...
Ayrýca siyasi faaliyet de kadrolarla yapýlýr demokrasilerde ve bu sebeple de ‘ortak akýl’ýn devrede olmasý beklenir...
Ýnsanlarýn göz göre göre yanlýþlýklara izin vermeyeceði, sistemin içinde varolan ‘denetim’ mekanizmalarýnýn yanlýþ yapanlarýn yakasýna yapýþacaðý da bir demokratik gerçekliktir...
Galiba siyasi platformda kendilerine haksýz yere hücum edildiðine inanýp bu beklenmedik karþý çýkýþý “Neden?” sorusu eþliðinde sorgulayanlar, yukarýda sýraladýðým demokratik kabullerin bazýlarýnda bir flûlaþma belirdiðini pek görmüyorlar. Görselerdi, kendilerini hedef alan çoðu aþýrý eleþtirilere bakýp “Neden, neden, neden?” diye soracaklarýna, deðerli vakitlerini görüntü bozukluðunu gidermeye harcarlardý.
Artýk ‘çevre’ diye adlandýrmayý uygun bulduðum, Ak Parti’ye yönelik en þiddetli eleþtirileri siyasetin dýþýndan yönetenler de, vaktiyle birlikte olduklarý, yaðan yaðmurda beraberce ýslandýklarý siyasilerden kendilerine yönelen eleþtirilerin aþýrýlýðý karþýsýnda “Neden, neden, neden?” sorularýný soruyor, ama o sorulara cevap aramakta tembellik ediyorlar...
Daha kötüsü ise, çevrenin, esas eleþtiri konularýný ýskalayýp önemsizler üzerinde durmalarý...
Oysa, siyasi hayatta bulunanlardan yanlýþ yapanlara karþý çýkýþlar yine siyasi hayatýn içinden gelir ve siyasetin diliyle yapýlýrsa makbuldür. Ülkeleri ayakta tutan yalnýzca siyasi sistemleri deðil, yasalarla saðlanan hukuki sistemdir de...
Hem siyasetin dýþýnda kalacak ve siyasileri kullanýlacak birer ‘maþa’ olarak göreceksin, hem de yasalara kafa tutacak, belden aþaðý vuruþlar yapmaktan çekinmeyeceksin... Etrafa korku salacak ve her an tetikte olmayý gerektiren iþlem ve eylemlerle seçim atmosferini zehirleyeceksin...
Sonra da eleþtirdiklerin, ellerindeki tek koz olan seçim meydanlarýný kullanarak, aðýr sözler sarf etmeye baþlayýnca “Neden?” diye merak edeceksin...
Esas merakta olanlar, kendilerini iki gruba da yakýn gören, biriyle irtibatlý olsa bile ötekine de düþmanca bakmayan, birini siyasetteki baþarýlarý ve gerçekleþtirdiði projeleri sebebiyle takdir ederken, ötekini de manevi alandaki özellikleri ve hizmetleriyle beðenen insanlar...
Kritik olduðu her halinden belli bir seçim öncesinde tanýk olduklarý hasmane tavýrlara, kýrýcý sözlere, öldürücü vuruþlara bakýp, iþte o insanlar “Neden, neden, neden?” diye soruyorlar...
Ve galiba onlarýn sorularýnýn, akla, mantýða uygun, ikna edici cevaplarý yok...