NATO’daki skandala her kesimden, her siyasi her partiden, neredeyse temsil özelliði bulunan her kiþiden tepki geldi; CHP’sinden MHP’sine, Vatan Partisi’nden ÝP’ine...
Skandalý yüksek sesle kýnadýlar ve asýl hedefin Cumhurbaþkaný Erdoðan deðil, Türkiye olduðunu söylediler.
Gerçi bazý CHP’liler “skandal”ýn Cumhurbaþkaný Erdoðan tarafýndan kurgulandýðýný ve “kontrollü bir gerilim” olduðunu ima ettiler ama sonradan toparladýlar.
Daha doðrusu, kamuoyu baskýsýndan ürktükleri için tornistan ettiler.
Bir kiþi konuþmadý.
Hükümetin dýþ siyasetini sýklýkla eleþtiri konusu yapan, doðrudan konuþmak yerine “dolambaçlý” yollarý seçen, mevzu AB olunca dayanamayýp bodoslamadan dalan Sayýn eski Cumhurbaþkanýmýz.
Kendisi, sýklýkla, artýk siyasi bir kiþilik olmadýðýný, siyasi mahfillerden uzak durduðunu, bu nedenle partisinin davetlerine icabet etmediðini ve sadece “izlemeyi” tercih ettiðini söylese de, durum hiç de resmettiði gibi deðil.
Konuþuyor.
Ýþtahla konuþuyor hem de.
Neredeyse her konuda konuþuyor.
Bunun bir nakýsa olduðunu söylemeye çalýþmýyorum; “bilgisini ve birikimini ülkesi yararýna sarf etme sözü” verdiði için, konuþmasý ve bazý kritik konularda açýklama yapmasý, ülkesi lehinde bir pozisyon almasý beklenir.
NATO’daki skandalla ilgili de açýklama yapmasý, bu “aleni terbiyesizliði” kýnamasý beklenirdi ama üzerinden kaç gün geçti, hâlâ ses seda yok.
Eski Baþbakanýmýz konuþtu, hakkýný teslim edelim.
Eski Cumhurbaþkanýmýz susuyor.
Neden?
Ýlhan Kesici’den mektup
Dün, CHP milletvekili Ýlhan Kesici’ye kaçamayacaðý/kaçmamasý gereken bazý sorular yöneltmiþtim.
Bir mektupla mukabelede bulundu.
Noktasýna virgülüne dokunmadan “aynen” yayýnlýyorum:
Sevgili Ahmet Bey,
Her gün okuduðum gibi bugün de Star gazetesindeki “Bu sorudan kaçamazsýnýz” baþlýklý köþe yazýnýzý okudum.
Yazýnýn baþlarýndaki samimi soru ve yorumlarý elbette çok daha uzun sohbetli bir beraberlikte, mesela sizin davet sahibi olacaðýnýzý ümit ettiðim ikili veya çoklu arkadaþlý bir yemek sohbetinde de konuþabiliriz, ama þimdi asýl yazýnýn baþlýðý ve sondan ikinci paragraftaki can alýcý sorunuzu cevaplandýrmam lazýmdýr.
Okuyucuya ve size kolaylýk olsun diye bu bölümü ben alýntýlýyorum: “15 Temmuz’un bir FETÖ yapýmý olduðuna ve arkasýnda Fetullah Gülen’in bulunduðuna inanmýyor musunuz Ýlhan Bey? Üstelik ortada mebzul miktar delil ve tanýklýk varken? / Darbeyi FETÖ yapmadýysa, kim yaptý? / Kaçmak yok!”
Eskilerin tabiriyle, kýsa, net ve daðýtmadan el-cevab:
Sorudaki tam tabirle, 15 Temmuz’un bir FETÖ yapýmý olduðuna ve arkasýnda Fetullah Gülen’in bulunduðuna inanýyorum. Þek yok, þüphe yok.
Darbeyi FETÖ yaptý diye inanýyorum.
Bu konuda, günümüz itibariyle, en önemli delâili de “FETÖ ana dava iddianamesi (çatý iddianame)” olarak görüyorum.
Sevgili Ahmet Bey, yemek davetinize þimdiden çok teþekkür ederim.
Sevgi ve saygýlarýmla,
Ýlhan Kesici
CHP Ýstanbul Milletvekili.
HAMÝÞ
Ýlhan Kesici’nin CNN Türk’teki konuþmasýnýn tümünü izledim. Konuyu haberleþtiren yayýn kuruluþlarý, konuþmanýn sonunu ve baþýný ketmettiði için, Kesici’nin sorudan kaçtýðý gibi bir izlenim uyanýyor. Kaçmamýþ. Darbenin arkasýnda FETÖ’nün bulunduðunu açýkça söylemiþ. Düzeltmeyi ödev biliyorum.