Yaþlandýkça saðlýk sorunlarýnýn ortaya çýkmasý, aktif hayattan çekilme gibi nedenlerin, mutluluk düzeyinin azalmasýna sebep olduðu düþünülür. Halbuki bilimsel veriler bunun bir yanýlsama olduðunu gösteriyor. Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Dr. Mara Mather’e göre yaþlý bireyler gençlerle kýyaslandýðýnda negatif durumlara karþý daha az reaksiyon gösteriyor ve pozitif durumlarý negatiflere oranla daha iyi hatýrlýyorlar.
Gençlik çaðlarýnda insanlarýn daha mutlu olduðu gibi bir kaný vardýr hepimizde. Yaþlandýkça saðlýk sorunlarýnýn ortaya çýkmasý, aktif hayattan çekilme, ruhumuzun beden yaþýmýzý kabul etmemesi gibi nedenlerin, mutluluk düzeyinin azalmasýna sebep olduðu düþünülür. Halbuki bilimsel veriler bunun bir yanýlsama olduðunu öne sürüyor. Güney Kaliforniya Üniversitesi araþtýrmacýlarýndan Dr. Mara Mather’in bu alandaki çalýþmalarý derlediði makalesinde birçok ilginç bilgiden bahsediliyor. Yaþlý bireyler gençlerle kýyaslandýðýnda negatif durumlara karþý daha az reaksiyon gösterirler. Negatif durumlarý hiç üzerlerine alýnmaz ve görmezden gelirler. Ayrýca yaþlý bireyler pozitif durumlarý negatiflere oranla daha iyi hatýrlarlar. Yaþlýlarýn kendilerini negatif durumlara karþý korumada bu denli baþarýlý olmalarýnýn altýnda yatan sebeplerden birisinin, içsel duyumlarýndan daha az etkilenebilir hale gelmeleri olduðu düþünülüyor. Böylece farklý duygusal savunma mekanizmalarý geliþtirebiliyorlar. Normal beyin yaþlanmasýnda beynin birçok alaný etkilenir. Beynimizde prefrontal alan olarak isimlendirilen bölgenin duygu kontrolünden sorumlu kýsmý, beyin yaþlanmasýndan daha az etkilenirler. Bu da günlük hayatta karþýlaþýlan negatif durumlar karþýsýnda, tecrübelerin de katkýsýyla, duygularýn daha iyi kontrol edilmesine neden oluyor. Ancak damar hastalýklarýnýn etkisiyle diðer zihinsel fonksiyonlarýmýzla ilgili beyin alanlarýnda ufak hasarlarýn olmasý yaþlýlarý depresyona daha açýk hale getirebiliyor.
Dünya üzerinde özellikle ABD’de ve bazý Avrupa ülkelerinde Alzheimer hastalýðýný önceden tanýmanýn yollarý üzerinde birçok çalýþma yapýlmakta ve özellikle birkaç yöntem üzerinde durulmakta. Bunlardan birisi görüntüleme yöntemleri, diðeri beyin omurilik sývýsýnda bakýlan bazý belirteçler, bir diðeri de özel kan tetkikleri. Beyin omurilik sývýsý, beyin boþluklarýnýn duvarýndaki özel hücreler tarafýndan üretilen ve santral sinir sistemi (beyin ve omurilik) içerisinde dolaþan özel bir sývýdýr. Beyin içerisindeki boþluklarý doldurduðu gibi, beynin ve omuriliðin de etrafýný sararak su dolu bir yastýk görevi yapar. Bizim için bu sývýnýn anlamý, beyinde oluþan deðiþimleri en iyi gözlemleyebildiðimiz bir laboratuar niteliði taþýmasý ve nispeten kolay ulaþabildiðimiz bir alanda olmasýdýr. Yani beyinde anormal bir olay olduðunda, geliþen olayýn habercileri bu sývý içerisine de geçerler. Ýþte biz bu habercilere “biyomarker” deriz. Belden ince bir iðne yardýmýyla aldýðýmýz beyin omurilik sývýsý içerisinde bazý hastalýklar için taný koydurucu olan biyomarkerlara rahatlýkla bakabiliriz.
Alzheimer hastalýðý sýrasýnda beyinde bazý deðiþiklikler olur. Hücreler içerisinde tau proteini, hücreler arasýnda da amiloid plaklarý birikir. Bu süreçte beyin omurilik sývýsýna yansýyan ise amiloidin azalmasý, taunun ise artmasýdýr. Alzheimer hastalýðý belirti vermeden 15-20 yýl öncesinde baþladýðýna göre, beyin omurilik sývýsýnda bakýlabilen bu biyomarkerlarla hastalýk henüz ortaya çýkmadan tahmin edilebilir. Ama yine de kesin olarak bilinemez. Diyelim ki siz bunu öðrenmek istiyorsunuz. Lomber ponksiyon (belden iðne ile beyin omurilik sývýsý almak) yaptýrdýnýz ve alýnan sývýda bu biyomarkerlara baktýrdýnýz. Yapýlan çalýþmalar göstermiþtir ki beyin hücre ölümü ile seyreden baþka hastalýklarda hatta nadiren tamamen normal olan bireylerde de bu testler pozitif çýkabilir. Sonuç pozitif çýksa bile þu an için önceden alabileceðimiz bir ilaç yok. Yani Alzheimer hastalýðýndan korunmak için alabileceðimiz bir ilaç henüz yok. Sadece saðlýklý yaþam tedbirleri var ki onlarý zaten her þekilde yapmamýz gerekli. Ayný durum göz tarama testi için de geçerlidir. Beynimizde Alzheimer hastalýðýna ait deðiþiklikler yavaþ yavaþ ve yýllar içerisinde geliþir. Amiloid plaklarý, beyinde birikmesi ile paralel olarak, beyine çok yakýn olan gözün arka tabakasý retinada da birikir. Beta amiloidin ayný zamanda gözün arka tabakasý olan retinada da birikmesi, göz taramasý ile önceden Alzheimer hastalýðý tanýsý konulabileceði fikrini akla getirmiþtir. Beyin Amiloid PET CT de bu birikimleri gösterebilen tetkiklerden birisidir.
Bence burada bilinmesi gereken baþka bir nokta daha var. Bilim insanlarý hem erken taný hem de tedavi çalýþmalarýný paralel olarak yürütüyorlar. Asýl amaç eðer tedavi için uygun bir yöntem bulunursa, erken taný ile henüz bulgular baþlamadan yakalanan hastalarda, doðru tedavi ile hastalýk geliþimini önlemek.
Demanstan korunmak için zihin egzersizlerinin önemini daha önce çokça belirtmiþtim. Yapýlan çalýþmalar entelektüel seviyesi yüksek ve zeki bir eþle evli olmanýn da demanstan koruyucu bir faktör olduðunu öne sürüyor. Sürekli yeni, ilginç ve zorlayýcý konular üzerinde konuþmaya teþvik eden bir eþe sahip olmak, beyin saðlýðý açýsýndan olumlu sonuçlar doðuruyor.