Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Nedir bu Kemalist kadýnlardaki öfke?

Onlarý ekranlarda izliyorum, gazete köþelerinde okuyorum. Bazen sokakta rastlýyorum. Bir öfke bir gerginlik, bir nefret; anlaþýlýr gibi deðil.

Kadýnlar... Terörün bitiþine, gençlerin artýk ölmeyecek olmasýna en çok sevinmesi gereken kadýnlar, nasýl öfkeli, nasýl kavgacý...

Nedir bu Kemalist-Laikçi kadýnlarý böylesine vicdandan, insani duygulardan uzaklaþtýran?

Siyasi hesaplarýný bu ülkenin gençlerinin hayatý üzerinden yaptýklarýný fark etmiyorlar mý? Kendileri bilmese de bunun fark edildiðini fark etmiyorlar mý?

Emine Ülker Tarhan... Kemalist-Laikçi kadýn profilinin rol modeli. CHP Genel Baþkanlýðý’na yakýþtýrýlan hýrslý, sert ve gergin bir kadýn. Kamuoyu, Emine hanýmý demokratikleþmeye ve reformlara kahramanca direndiði Yar-Sav günlerinden tanýyor. Bugün ana muhalefet partisinin Meclis Grup Baþkanvekili.

PKK’nýn çekilme kararýný açýkladýðý gün Meclis’teki tartýþmalarda onu izliyorum, ürperiyorum...

Terör örgütü çekilip gidiyor. Bu, coðrafyamýza bir daha ateþ düþmemesi için büyük fýrsat demek. Terörün bitiþine yönelik benzersiz bir adým... En kötüsü... CHP-MHP-Ýþçi Partisi’nin arzusu gerçekleþti süreç akamete uðradý; o zaman da hiç olmazsa birkaç ay terör olmayacak demek. Buna sevinmemek, buna kayýtsýz kalmak nasýl mümkün olabilir, akýl almýyor.

Emine Ülker Tarhan’ýn yüzündeki o soðuk, gergin ifadeyi de bu yüzden anlayamýyorum.

Kediye kedi derlermiþ... Bir þehit annesiyle görüþmüþ, çok kaygýlýymýþ. O anneye, “Müjdeler olsun artýk baþkalarýnýn çocuðu ölmeyecek” dememiþ de, onu tahrik etmiþ, yarasýný daha da kanatmýþ Meclis’e koþmuþ. Bir de bununla övünüyor. Bir baþka kadýn, BDP’li Pervin Buldan, “Çocuðum doðduðu gün eþim öldürüldü” diyor, “Sen onu benim külahýma anlat” mealinde vicdandan çok uzak bir cevap yetiþtiriyor.
Bir diðeri, çözüme meyleden arkadaþýna “CIA ajaný” yaftasýný yapýþtýrýyor ki kimse barýþ için cesaret edemesin...
Ne oldu bu kadýnlara böyle? Yüreklerindeki kin ne bitmez tükenmezmiþ.

Erdoðan sevgisizliði akan kandan, yitip giden canlardan, aðlayan analardan daha iþtahlý bir öfkeymiþ meðer...
Bildiðimiz kadarýyla hepsi Mustafa Kemal’in askerleri... Onlarý böylesine acýmasýzlaþtýran, gerginleþtiren; hepsinden önemlisi baþkalarýnýn hayatýna kayýtsýz kýlan Kemalizmin hangi ilkesidir, bilmiyorum. Kemalizmi onlar daha iyi bilirler...

Bildiðim ise þudur. Hiçbir ideoloji, hiçbir fikir, hiçbir siyasi hesap insan hayatýndan önemli olamaz.
Hele Türkiye, 30 yýl sonra kandan, ölümden kurtulmak için bir kapý aralamýþken onu kapatmaya çalýþmak insani hiçbir deðerle baðdaþmaz.

CHP, çözüm konusunda bocaladý, destek veremedi. Genel Baþkan ve ekibi parti içinde o bitip tükenmeyen hizip kavgasýna teslim oldu. Kürt sorunundan tarihsel olarak sorumlu olan CHP, tarihin sunduðu arýnma fýrsatýný heba etti, gitti.
Hanýmlar... Sizi temin ederim, bu kadar hata zaten yeter. Daha fazlasý için uðraþmayýn.

Toz bulutu indiðinde ve inþallah Türkiye, o kanlý ve ölümlü günleri geride býraktýðýnda; karnenizde sadece barýþa destek vermemiþ olmak özrü kalsýn. Üzerine bir de çözümü engellemek için militanca bir mücadele ayýbýný eklemeyin.
Toz bulutu da tahmininizden önce iniyor, bilesiniz.

Yandaþlýðýn hikayesi

Mesleðe baþladýðým zamanlar (1987), bize “dinci-yobaz” derlerdi. Yýllar geçti, gazetelerimiz, televizyonlarýmýz büyüdü, medyada rol sahibi olmaya baþladý bu kez “Ýslamcý” demeye baþladýlar. Zaman geçti, geliþme devam etti; illa bir sýfat takma alýþkanlýðý bitmedi ama ara hafif bir yumuþama gördük, “muhafazakar” dediler.
Ama...

Ne zaman; muhafazakar sermayeli medya büyüdü ve pazardan pay almaya, tirajýný, reytingini artýrmaya baþladý kýlýçlarý çektiler.

“Yandaþ” sýfatý iþte tam da bu dönemde ortaya çýktý.
Demokrat-yenilikçi medya ülkenin deðiþiminde kilit rol oynamaya baþladýðýnda; askeri vesayetle, tek parti anlayýþýyla, Ergenekon’la, faili meçhullerle, yargýyla, 367’yle, 28 Þubat’la, 27 Nisan’la, Ýstanbul dükalýðýyla, Kürt sorunuyla hesaplaþmaya baþladýðýnda, “yandaþlýk” karþý kampanyanýn sinsi sloganý oldu.

Yýllardýr, askerle, bürokrasiyle, sermayeyle ittifak halinde devletin ortaðý olan medya kendi yandaþlýðýný ve iþbirliðini örtbas etmek için bu ve bunun gibi yaftalara baþvurdu. Sadece medyaya deðil; siyasete, STK’lara, dindara, baþörtülüye, hasýlý sokaktaki insana da malum türlü sýfatlar taktýlar.

Gerçek þudur...
Türkiye’de, fikri ve dünya görüþü ne olursa olsun herkesin ortak çýkarý ve özgürlüðü için fikir üreten, gazetecilik yapan yeni bir medya geliþiyor. Onyýllardýr CHP ve TSK’nýn basýn bürosu gibi faaliyet gösteren gazeteler; askerin ve tek partinin basýn danýþmaný gibi çalýþan gazetecilerin dönemi kapanýyor. Yandaþlýk dönemi bitiyor.

Genç gazeteci arkadaþlarým... Yaftalarý umursamayýn, yolunuzdan yürüyün. Yandaþ derler, çünkü herkesi kendileri gibi zannederler. Yandaþ derler, çünkü meslekte yandaþlýktan baþka bir þey bilmezler... Gülün geçin.