Nedir bu panik, nedir bu öfke?

Bir yýldýr adeta her gün, “Paralel bir yapý varsa biz onun hamisiyiz” diye meydan okumuþsanýz, varlýðý sabitleþen o yapý ile mücadelede adres sizi gösterince de sükunetle karþýlamalýsýnýz. Malum panik ve öfke suçluluk psikolojisidir.

“Dün önemli bir operasyona þahit olduk” diyecektim ama üç gündür bu filmin fragmanlarýný izlemiyor muyduk zaten. Bu operasyon yapýlmýþ varsayan öfkeli yorumlar o kadar önden gitti ki dünkü tepkiler bayat kaldý.

Dünkü final (veya baþlangýç) sahnesini iyi anlamak için filmi biraz geriye sarmakta fayda var.

Devletteki paralel yapýdan artýk (Anayasa Mahkemesi Baþkaný sayýn Kýlýç dahil) hiç kimsenin þüphesi kalmadý. Paralel medyanýn, bu mücadeleyi engellemeye kilitlenerek yaþadýðý savrulmayý “yolsuzlukla mücadele” vs. gibi ambalajlarla izah etmek mümkün deðil.

Bu yapý ile yürütülen mücadelede süreç ilerledikçe çerçeveye sizin de girmenizden doðal ne olabilir ki?..

Daha önce ayný süreci çok daha yýpratýcý biçimde yaþayanlara siz -haklý olarak- “itidal” tavsiye etmiþ, sükunetle yargýnýn kararýný beklemelerini öðütlemiþtiniz. Onlar da tavsiyenize uymuþ; “Taktir yüce Türk milletinindir” demekle yetinmiþlerdi.

Oysa aile boyu çilelerden sonra yine bu iktidarýn saðladýðý imkanlar sonucunda bu kiþilerin çoðunun paralel kumpas maðduru olduðu ortaya çýkmýþ ve maðduriyetleri son bulmuþtu.

Bugün en azýndan önce odanýza üretilmiþ delil koyup sonra göz altýna almadýlar.

O halde nedir bu nutuklar, þovlar?

Zannedersiniz ülkede darbe teþebbüsü olmuþ da o önlenmeye çalýþýlýyor.

Zamanýn dili tam aksini söylüyor... “Vesayetle savaþ” kisvesi altýnda devletin bütün imkanlarýný kullanarak “Devleti ele geçirmeye çalýþan” ve bunun için her türlü yöntemi kullanarak dev bir vesayet haline gelen yapý ile mücadele ediliyor.

Bu mücadelede gelinen noktada oklar sizi gösteriyorsa bunun (eksik evrakla geldikleri için kapýnýzdan geri dönerek, görülmemiþ bir skandala imza atacak kadar) hukukî bir çerçevede irdelenmesinden daha doðal ne olabilir ki...

Siz, günlerdir canlý yayýnlarda iddia ettiðiniz gibi “suçsuz” olduðunuza inanýyorsanýz bunun tescil edilebileceði tek yer yine yargýdýr.

Malum, temiz olanlarýn yaþayacaðý bir endiþe yoktur.

O halde nedir bu panik, nedir bu öfke? Býrakýn belgeler, bilgiler konuþsun...

KAFAMA TAKILANLAR...

Gerçekten Ekþi mi geldi!

Birkaç yýl önce Basýn Konseyi ve Oktay Ekþi’nin “antidemokratik, ideolojik ve art niyetli” karar ve tutumlarýný eleþtiriyorduk. Meslektaþýmýz Ekrem Dumanlý ise bu mücadelede oldukça ön saflarda yer alýyordu. Hatta sayýn Ekþi Hürriyet’teki köþesinden kendisine zaman zaman sert cevaplar vermiþti. Dün bu iki ismi kucaklaþýrken gördüm.

Gerçekten görüntüdeki gibi sayýn Ekþi, Ekrem Dumanlý’nýn bulunduðu yere mi geldi acaba?

Çünkü onlar durduklarý yerden pek ayrýlmazlar da...

Samimiyetinizi seveyim...

Paralel olmayan medyaya karþý sürdürülen kampanyalarýn en samimiyetsizi “samimiyetsiz” nitelemesidir. Zira bu itham bazen bir savunma mekanizmasý olarak devreye girer ve kullananý ele verir. Nitekim, geriye doðru baktýðýnýzda tutarsýzlýklarý yani samimiyetsizlikleri çok net görebilirsiniz. Mesela siz ortada hiçbir gerekçe yokken (kurumsal olarak hâlâ hayatta olan; sadece faaliyeti durdurulan) Ýhlas Finans hakkýnda tam sayfa tezvirat yapar, birkaç gün sonra Asya Finans gündeme gelince de sürmanþetten, “Finans kuruluþlarýný yýpratmak suçtur” derseniz size de “samimiyetinizi seveyim” derler...