NEFES ALIP VERME RİTMİ HAFIZAYI ETKİLİYOR! 

Nefes aldığımız sırada (özellikle burundan) öğrendiklerimizi, nefes verdiğimiz döneme kıyasla daha fazla hatırlayabiliyoruz. Journal of Neuroscience dergisinde yayımlanan bir çalışma nefes alıp verme ritminin hafızayı etkilediğini ortaya koydu. 

Nefes alıp vermek hayati fonksiyonlarımızın en başında gelenlerden. Hatta bazı hastalıklarda nefes alıp verme şeklimiz değişir. Komanın alt türlerini bile bu şekilde ayırt edebiliriz. Northwestern Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre nefes alıp-verme ritmimiz beyin hücrelerimizin aktivitesini de etkiliyor. Journal of Neuroscience dergisinde yayımlanan bir çalışma, nefes aldığımız sırada (özellikle burundan) öğrendiklerimizi, nefes verdiğimiz döneme kıyasla daha fazla hatırladığımızı göstermiş. Aynı zamanda nefes aldığımız sırada karşımızdaki kişinin yüz ifadesini, verdiğimiz döneme kıyasla daha iyi analiz ederek korku ifadesini daha iyi kavradığımız saptanmış. Bu çalışmaya yedi hasta dahil edilmiş. Çalışma, ameliyata hazırlanan epilepsi hastası yedi kişinin, beyin içerisine yerleştirilen elektrotlarla beyin aktiviteleri kayıt edilirken yapılmış. Normal koşullarda böyle bir çalışma için beyin içerisine elektrot yerleştirmek etik kurallara uymayacağından operasyon öncesi zaten elektrot yerleştirilmesi zorunlu olan hastalar üzerinde uygulanmış. Yapılan beyin aktivitesi ölçümlerinde, nefes alma sırasında, nefes vermeye kıyasla beynin hafıza ve duygularla ilgili kısımları olan hipokampus, amigdala ve tüm limbik sistemdeki beyin hücrelerinin aktivasyonunun daha yüksek olduğu dikkati çekmiş. Beyin aktiviteleri kayıt edilirken hastalara 60 adet yüz fotoğrafı gösterilmiş. Yüzlerde korku ya da şaşkınlık ifadesi mevcutmuş. Nefes alma sırasında baktıkları fotoğraflarda korku ifadesini daha iyi tanıdıkları tespit edilmiş. Bu da heyecanlandığımız sırada hızlı nefes alıp vererek aslında dış uyaranları daha iyi tanımaya karşı kendimizi hazırladığımızın bir göstergesi. Fakat aynı sonuçlar ağızdan nefes alıp verirken elde edilememiş. Benzer bir test hafıza için de yapılmış. Katılımcılardan fotoğrafları daha sonra hatırlamaları istenmiş. Nefes alma sırasında bakılan fotoğrafları hatırlama oranı daha yüksek çıkmış. Bu ilginç çalışma bize nefes egzersizleri ve beyin ile ilgili daha detaylı çalışmalar planlanması gerektiğini gösteriyor.

 

DEMANS/ALZHEIMER HASTASI OLAN EVE BAYRAM ZİYARETİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER 

Bayrama az zaman kaldı. Her bayram öncesi bu konuda yazmaya özellikle dikkat ediyorum. Alzheimer hastası ile yaşamayan bireyler bu dönemlerin ne denli zor olduğunu tahmin edemezler. Hasta yakınları durumu en yakından tecrübe edenler olduğu için en büyük sıkıntıyı da onlar yaşarlar. Alzheimer hastaları ile kaliteli bir yaşam sürdürebilmenin kilit noktası alıştıkları düzeni değiştirmemektir. Bayramlar ise düzenin en kolay bozulabildiği zaman dilimleridir. Bu zamanı doğru davranış biçimlerini benimseyerek ve bazı önemli noktalara dikkat ederek değerlendirirsek hem hastalarımız hem de yakınları zorluk yaşamazlar. Bu nedenle her bayram öncesi bu konuya değinmek sosyal bir zorunluluk benim için. Bayramlar Alzheimer hastalarının geçmişteki güzel anılarını tazelemeleri için de bir fırsattır. Aşağıda sıralayacaklarıma dikkat edildiğinde hem hastalar hem de hasta yakınları keyifli bir bayram yaşayabilirler. Hepinize şimdiden mutlu bayramlar diliyorum. 

• Bayramın her gününe belli sayıda ziyaretçi kabul edilmeli. Bir gün içerisinde çok yoğun ziyaretçi planlanmamalı. 

• Ziyaretin süresi kısa tutulmalı. Bir saati aşmamalı. 

• Kalabalık bir ziyaretçi grubu oluştuğunda yanında en sevdiği kişilerden birisi kalacak şekilde hasta sakin, sessiz ve alışkın olduğu bir odaya alınmalı 

• Hastanın gün içi düzeni bozulmayacak şekilde ziyaretler düzenlenmeli. Yemek saatleri ve eğer varsa gün içi uyku saati değişmemeli.

• Gelen ziyaretçilerle birlikte beslenme alışkanlıkları ve düzeninin değişmesine müsaade edilmemeli. Çok fazla tatlı, hamurlu yiyecekler ve et yenmemeli. 

• Ziyaretçiler ‘’Beni tanıdın mı?’’, ‘’Bu kim?’’, ‘’Unuttun mu?’’, ‘’Şu olayı hatırladın mı?’’ şeklindeki sorulardan kaçınmalı. Hastanın bir şeyleri unuttuğunu fark ettiklerinde onun utanmasına izin vermeden cümleyi tamamlamalı ya da konuyu değiştirmeli. 

• Hastanın hoşlanmadığı, daha öncesinde hastayla kötü bir anısı olan ziyaretçiler mümkünse kabul edilmemeli, ya da hastanın olmadığı bir ortamda ağırlanmalı, hastayla muhatap edilmemeli. 

• Hastanın uyku düzeni değişmemeli. 

• Mümkünse gece yatmaya misafir kabul edilmemeli. Gece yatıya kabul edilecekse de ancak hastanın birinci dereceden yakınları olmalı.

• Gün içerisinde mümkünse hastanın dışarı çıkıp hava alması sağlanmalı.

 

HAFTANIN BİLGİSİ

JAMA dergisinde yayımlanan, Norveç’te 3 milyonun üzerinde insanın bilgileri kullanılarak yapılan bir çalışmada, gelir düzeyi en alttaki yüzde 1’lik kesim ile en yüksek yüzde 1’lik kesim arasında ortalama yaşam süresi farkı çok belirgin olarak saptandı. Gelir düzeyi en altta olan yüzde 1’lik kesim, en üstte olan yüzde 1’lik kesime kıyasla ortalama erkeklerde 13,8 yıl, kadınlarda 8,4 yıl daha az yaşıyor. Bu çalışma gelir dağılımdaki eşitsizliğin, tüm dünyayı ilgilendiren bir sağlık sorunu olduğunu kabul etmemiz gerektiğini bir kez daha somut biçimde gösteriyor.