Nefes nefese alınan bir puan

Ukrayna karşısında ilk yarı itibariyle ortaya koyduğumuz futbol bize yakıştı diyemem. Ömer Toprak’ın penaltıya neden olduğu pozisyonda Yarmolenko ile 1-0 geriye düştük. Hemen ardından gelişen pozisyonda Kravets ikinci Ukrayna golüyle skoru ikiledi. Ukrayna oynaması gerektiği gibi oynarken, bizim Milli Takımımız’ın ne yapmak istediği belirsizdi. İleride Enes ile Cenk istenilen toplarla buluşturulamayınca hiçbir varlık gösteremedik. 

Özellikle ilk yarı itibariyle orta saha yoksunu olurken, kanat akınlarımız hiç ama hiç yoktu. Savunmamızın sağ ve sol kanatlarında Şener ve Caner’le beklentiler içinde olduk. Ama beklediklerimizin hiç birisi gerçekleşmedi. Zaten kanat ortaları yapacak futbolculardan da yoksun kaldık. Maçın ilk yarısı itibariyle Ozan Tufan’ın kafa golü ümitlendiren oldu.  Emre Mor bireysel yeteneklerini kullanma zorunluluğu içine girdiği için yetersiz kaldı. Kalecimiz Volkan Babacan’ın önemli kurtarışları vardı. Cenk’in ikinci yarıda direkten dönen topu kader çizgimiz oldu. Daha doğrusu kadersizliğimiz oldu. Daha sonraki bir pozisyonda ise Cenk’in kazandırdığı penaltıyı Hakan Çalhanoğlu ile gole çevirerek maçı eşitledik. Ama biz illa kalemizde golleri gördükten sonra mı dirence geçeceğiz? Neden maçın başlangıç noktalarında varlığımızı gösteremiyoruz? İlla ki kalemizde gol mü görmemiz lazım?  

İkinci yarıdaki futbolumuz, rakip kalede gol arayışları, baskı kurma adına isteğimiz ve arzumuz olduğu için zaten zar-zor berabere kaldık.

Fatih Hoca’nın ilk yarıdaki kadro yapısı bana göre doğru değildi. Bu maçın skorunu Arda ve Fatih Terim’e bağlamak da olağanüstü yanlış olur.