Dönüp dolaþýp ayný yere geliyoruz, Türkiye'nin en temel ayrýþma hattýna; din düþmanlýðýnýn, laik mahalleden olmayanlara duyulan nefretin iyi niyeti, hoþgörüyü, merhameti hatta görgüyü, nezaketi ortadan kaldýrdýðý ve zekayý dumura uðrattýðý gerçeðine...
"Atatürk'e taptýðýný" söyletebilecek kadar beyin sulandýrýcý, darbe ile tehdit edebilecek kadar beyin yaðlandýrýcý bir nefret hastalýðý karþýmýzdaki.
Semptomlar muhtelif ama en belirgin olaný kendini kaybetmek. O 'hal' geldi mi soldan soldan; aðzýna geleni söylemek, televizyon ekranýnda olduðuna aldýrmadan sýrf 'karþý mahalle'den diye bir kadýnýn namusuna dil uzatma hakký görmek kendinde ya da darbe ile asýlan devrilen baþbakanlarýn akýbetini sayýp "bakalým darýsý kimin baþýna" diyerek dilek ve temennilerini sunmak...
Bu kadar kötülüðün içinde ne mizah barýnýr, ne zekice bir fikir ürer, ne de ortak bir deðer üleþilir.
***
Vehimler aleminde kapalý bir cemaat gibi yaþýyorlar. Bölüþmeyi sevmiyorlar, kendilerine benzemeyenlere karþý son derece kabalar. Her kim olursanýz olun, kendilerini sizden üstün görüyorlar.
Kolay kolay tükeneceðe de benzemiyorlar, çünkü güncelleniyorlar. Eski modelleri Halk TV'nin ekranýnda en galiz küfürleri -sarhoþ ya da ayýk kafayla- hiç çekinmeden ederken yeni sürümleri ayakta alkýþlýyor bunlarý. Bir katarsis hali yaþýyorlar o an. Kürsüde oturanlar küfrettikçe, nefret kustukça, "darbe olsa da bu baþýmýzdakiler tanklarýn paletleri altýnda kalsa ne güzel olur" diye iç çekip belki gözlerinin önünden geçirerek o manzarayý, deþarj oluyorlar. Coþkuyla ayaða kalkýp "ne güzel küfür ettin bir daha et, aðzýn bal yapýyor bir daha söyle" dercesine mutlu güzel yarýnlar için uzaya olumlu mesaj gönderiyorlar.
***
Söylediklerinin kesilip atýlmýþ týrnak kadar deðeri yok lakin içine düþtükleri zararlý ruh halini konuþmamýz gerekiyor. Ýmza gününde vecd ile Yýlmaz Özdil'e sarýlýp bir türlü kendine gelemeyen 'ergenus'larý mý dersin; saçýna kurdele, boynuna beyaz yaka takýp Anýtkabir'e ibadete giden yaþýný baþýna alamamýþlarý mý...
***
Kusura bakmasýnlar ama ne eleþtirel düþünce, ne demokratik bilinç, ne asgari müþtereklerde ortaklaþma kültürü ne de insanoðlunun medenileþme seviyesini gösteren adap ve nezakete dair en ufak bir iþaret var þu gördüklerimizde, duyduklarýmýzda.
Yabancýyla yaþayabilme tecrübesi, insaný insanileþtiren bir merhaleyi ifade eder. Güzel ülkemizde yabancý düþmanlýðýnýn, Ýslam karþýtlýðýnýn, kendine benzemeyene hoyratlýðýn en yüksek seviyesini temsil ediyor bunlar.
Sesleri çok çýksa da, baðýra çaðýra küfretmekten, hakaret ve tehditten zevk alsalar da neyse ki sayýlarý çok deðil.
***
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ý nefret nesnesi haline getirmiþ bu kitlenin, eline imkan geçse neler yapabileceðini hepimiz çok iyi biliyoruz. Sinsi deðiller ama. Nefretlerini, gizleyemeyecek kadar coþkulu yaþýyorlar. Kendilerini tutamýyorlar yani. Baksan aklý kendine yetmez biri, evine temizliðe gelen baþý örtülü kadýný "Ýstikrar senin neyine Vesayet" diyerek aþaðýlýyor. Dolayýsýyla ortaya çýkan bu 'çirkinlik' karþýsýnda bütün Vesayetler bir kez daha tehlikenin farkýna varýyor…
***
Milletin iradesi ile dalga geçmek, hele de 250 þehit verdiðimiz 15 Temmuz darbe giriþiminden sonra ülkenin seçilmiþ Cumhurbaþkaný'ný darbe ile tehdit etmek hiç komik deðil. Ama bu sözleri; "Mizah yapýyordum, demokrasiyi anlatýyordum" diye savunmak oldukça gülünç.