Daha düne kadar CHP ve Kýlýçdaroðlu güzellemesi yapanlar CHP'deki deðiþim ihtiyacýný gerekçelendirmek için öyle bir manzara çiziyorlar ki insan sormadan edemiyor; CHP'nin bu kadar kötü yönetildiðini daha yeni mi anladýnýz?
Ýþin sonu nereye varýr? Kýlýçdaroðlu gider mi kalýr mý? Elbette bunlar da konuþulmaya deðer konular. Kaldý ki mevcut aktörlerin kurultayda aday olabilme ihtimalleri dahi düþük. Lakin manzara-i umumiye bunun çok fevkinde.
Kýlýçdaroðlu karþýtý bir kitle oluþtu. Cansiperane destekçileri bile "koltuk sevdalýsý" diyor kendisi için. Bu þartlarda hangi "gemiyi" hangi "limana" taþýr bilemeyiz.
Ama "Türkiye'yi Afganistan olmaktan kurtaracaðýz" diyerek hazýrlandýðý yerel seçimlere CHP tek parça haline girebilecek mi o bile tartýþma konusu.
Sözün þehvetine kapýlýp yazýlabilecek çok þey var. Kimse de kýnayamaz. Fazlasýný hak ettiler çünkü. Ama biz yine de seçmene saygý kriterini muhafaza ederek girelim konuya.
Ýttifak sistemi iflas etti. Bundan sonra Kýlýçdaroðlu yanýna kimseyi toplayamaz. "Cumhurbaþkaný adayý olabilmek için herkesi kandýrdý" diye bakýyorlar. "Genel baþkanlarýný bile vekil çýkartamayacak partilere CHP'nin Meclis koltuklarýný adeta sattý" diyorlar. Üstelik ittifak ortaklarý da bu öfkeyi besleyecek açýklamalar yapýyor. Demiyorlar ki, alacaðýmýzý altýk susup beleþ koltuklarýmýza oturalým.
ÝYÝ Parti tümden keriz yerine konulduðunu düþünüyor. Her gün yeni bir açýklama ile ayrýlýðý þeddeliyorlar.
Kýlýçdaroðlu "Gerekirse 116'lý masa toplarým" havalarýndaydý. Þimdi bu sert saldýrýlar karþýsýnda kuyruðu dik tutmak adýna, "Seçim bitince ittifak da zaten bitti" diyor.
Türkiye'yi ileri taþýyacak güçlü bir muhalefete ihtiyaç olduðunu söyleyip duran bizler bu konularý defaatle gündeme getirdik. Siyasettin ve demokrasinin ilk þartýnýn þeffaflýk olduðunu, siyasete terör gölgesi düþürmemek gerektiðini, çok baþlýlýða dönüþen ittifak formüllerinin toplumda güven oluþturamayacaðýný, milli meselelerde sabitenin önemini, ABD'den destek almak için Türkiye merkezli düþünmekten vazgeçilmemesi gerektiðini, toplumun kýrmýzý çizgileri üzerinde tepinen siyasetçilerle yol yürünemeyeceðini... hangi birini sayalým.
Özeti þu, nefret ile kurulan masanýn hazin sonunu izliyoruz. Erdoðan nefreti bir siyaset olamaz. Fakat milleti buna inandýrmaya çalýþtýlar. Ve millete bu nefreti aþýladýlar. Sonra da Erdoðan'ý kutuplaþtýrýcý olmakla suçladýlar. Oysa siyaset diye benimsedikleri yol bizatihi kutuplaþtýrmaydý.
Nefretle kurduklarý o masanýn sonunun böyle olacaðýný biliyorduk. Kazara seçimi kazansaydýlar da inanýn bugünküne yakýn bir manzara izleyecektik. Ama faturasý tabii ki çok aðýr olacaktý. Allah muhafaza, o zaman faturayý tüm Türkiye ödeyecekti.
Masanýn altýnda birbirine tekme atanlar þimdi ekranlarýn önünde birbirine çatal býçak sallýyor. Ýktidara geldiklerini düþünün!
Yönetilemeyen bir Türkiye'yi herhalde ABD'sinden, Rusya'sýna, Ýsveç'inden Fransa'sýna herkes Erdoðan'a tercih ederdi.
Neyse ki hesaplaþma CHP'nin içinde yaþanýyor. "Tavþan aday" tabir edilen Özgür Özel ve en ilkel jakobenizmin yaþayan son savunucularýndan biri olan Örsan Öymen adaylýklarýný açýkladý. Öymen'i es geçelim. Nasýl bir kafa yapýsýna sahip olduðunu bilmeyenler YouTube'da dersleri var, açýp dinleyebilir.
Özgür Özel'e gelince; tavþan aday mý deðil mi bilemem ama tutum belgesi diye kamuoyuyla paylaþtýðý metni okuyunca dedim ki bize allanýp pullanýp gösterilen CHP meðer içten içe çürümüþ.
CHP seçmeni açýp okusun. Özgür Özel'in paylaþtýðý metinde CHP'deki diktatörlük sistemini anlatýyor.
CHP meðer ne kötü durumdaymýþ. Parti içi demokrasi diye pazarladýklarý þey kim kime dum duma bir CHP imiþ. Dahasý CHP'de tek adam rejimi varmýþ. Liyakat falan yokmuþ. Parti Yönetimi çalýþmýyor, çalýþtýrýlmýyormuþ.
Kurullar arasýnda katý hiyerarþi varmýþ, katýlýmcý bir yapý yokmuþ. Denetleme mekanizmalarý çalýþmýyormuþ. Aday belirleme ve karar alma süreçleri tamamen merkezileþmiþmiþ. Kararlar tamamen atanmýþ danýþmanlar tarafýndan alýnýyormuþ (O danýþmanlarýn nasýl atandýðýný da geçenlerde gördük). Örgüt kongreden kongreye görev alan ve bir daha hiçbir sürece etki etmeyen edilgen bir yapýya dönüþmüþ...
Bunlar Özgür Özel'in Kýlýçdaroðlu üzerinden yaptýðý durum tespiti.
Madem parti bu kadar kötü durumdaydý, bugüne kadar niye ses çýkarmadýnýz demiyoruz tabii. Bizlik bir durum yok.
Canan Kaftancýoðlu "Deðiþim isteyenler önce kendini deðiþtirsin" gibi bir þey dedi.
Bu duruma siyasette "yozlaþma", "çürüme" falan diyorlar.
Literatür muhtelif.
Özel'in gösterdiði çýkýþ yolu ise topyekun deðiþim.
Diyor ki; "Güçlü ve umut veren bir deðiþim için partinin lideri, kadrolarý, yönetim biçimi, örgüt yapýsý, siyaset yapma tarzý ve söylemi, program ve tüzüðü yenilenmelidir."
Böyle bir deðiþim CHP'yi kapatmak demek zaten.
Ki bence de CHP'nin deðiþebilmesi ancak kendi kendisi feshetmesi ile mümkündür.
Adý ve saný ile birlikte...
Bir baþarýsýzlýk numunesi olarak arkeoloji müzesine kaldýrýlabilir.