Nemrut’tan bakmak...

Geçtiğimiz haftanın 48 saatini Adıyaman’da geçirdim. Anadolu illerine ne zaman gitsem aynı duyguyla dönüyorum: “Niye bu kadar kayboluyoruz bu İstanbul labirentinde, daha çok anadoluya gitsek ya”.

Nemrut Dağına tırmandık, zirvesine… 2400 metre yüksekliğin büyük kısmını araçlarla çıktıktan sonra son birkaç yüz metresini adımladık. Vardığımızda adeta gözlerimizden bir perde kalkmıştı. Bu hayatta yapılacak işler arasında en üstlere yazmanızı öneririm.

Basın gezilerine daha önce de katılmıştım, ama yurtdışı gezileri de dahil hayatımda hiç bu kadar yüksek katılımlı bir basın gezisine şahit olmadım.

Demek ki Adıyaman’ın gizemi çekti bunca insanı, demek ki Nemrut çekti, çiğköftenin hikayesi çekti, anadolunun bağrı yanık Adıyaman insanı çekti.

İyi ki de çekmiş, hoş gittik ve çok hoş bulduk. Adıyaman’ın güzelliği, Nemrut Dağı’nın zirvesindeki o eşsiz manzarası adeta “yine gelin” der gibiydi.

Cendere Köprüsü, Hısn-ı Mansur (Adıyaman Kalesi), Karakuş Tümülüsü, Perre Antik Kenti, Oturakçı Pazarı, Çelikhan İçmesi, Arsemia Antik Kenti, Gerger Kalesi; her biri birer iğne oyası figürü gibiydi.

Hüsrev Kutlu

Daha öncedeki gelişimde tanıştığım samimi, doğal, içten, hesapsız ve biraz da ayarsız bir belediye başkanı var Adıyaman’ın. Ayarsız dememe bakmayın, kastım sürekli kendisini ayarlayan, her girdiği ortama göre yeniden akord edenlerden değil, tam tersi nereye giderse gitsin bildiğini okuyan, kendi türküsünü tutturan ilginç bir şahsiyet.

Çok seviliyor, ben gece yarısı korumasız, güvenliksiz şehrin merkezini bir uçtan bir uca yürüyerek gezmesine şahitlik ve yol arkadaşlığı ettim. Gören gençler sevgi, selam ediyor, hürmet gösteriyor  ve eline yapışıyor öpmek için.

Medya Birbirini Özlemiş

Gezinin en güzel kısımlarından biri de medyanın birbiriyle buluşması, kucaklaşmasıydı. Akşam Gazetesi Haber Müdürü duayen gazeteci Özkan Tamirak ve bizim Star Gazete’mizin Yayın Koordinatörü usta isim Ahmet Gemici ile birlikte Türk Medya grubunu temsil etmeye çalıştık. Ama bizim grubun dışında da medyanın her tonundan medya mensubu bulmak mümkündü. Ve Adıyaman’da, İstanbul’da hayatta yolları kesişmeyecek insanlar tanıştı, İstanbul’da vakit bulup da buluşamayan dostlar buluştu. Demek ki medyacılara böyle davetler gerek…

Adıyaman Nasıl Yükselir?

Öncelikle Adıyamanlıların daha çok inanması, daha çok güvenmesi gerekiyor. Ki Ahmet Aydın gibi hem genç, hem deneyimli bir siyasetçileri var mecliste.

Adıyaman bölgedeki illerin gerisinde kalmış ister istemez. Ama küçük bir çabayla hemen harekete geçen, hemen gelişim sürecini başlatabilen bir insan yapısına sahip. Yani şöyle iyi bir 10 yılda Şanlıurfa’yı geçeceğine inanıyorum.

Komşuları hep zorlu iller, Diyarbakır, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa. Hepsi tabiri caizse sıkı rakipler. Ama Adıyaman küçük ve atik bir şehir olabilirse hızlıca yükselir.

Mesela Adıyaman’ın ismiyle müsemma işletmeler açılmalı. Markalaşmalı. Bir tek ünü dışarıya taşmış olan Kebapçı Beko var. Onun dışında pek yok.

Mesela Abuzer Kebabı’nı mutlaka gelen turistlere tattırmalılar. Efsane lezzetler iç olarak hazırlanıp fırıncıya verilirken aynı zamanda lokantalarda da tattırılsın.

Bir de tekrar hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum;

Adıyaman’ın güçlü bir özgüvene ihtiyacı var, en başta ve en çok…

Siz kendinize güvenin sevgili Adıyamanlılar. Ufak tefek detaylara boğulup da şehrinize küçük bir yeri layık görmeyin.

Size bu ülkenin ihtiyacı var.

Not: Organizasyona destek veren ve bizleri bir araya getiren öncelikle Adıyaman Belediyesi başkanımız Hüsrev Kutlu’ya, Konya’daki işlerine rağmen Adıyamanlılığının gereği olarak bu işlere vakit ayırıp bizleri bir araya getiren Abdurrahman Fidancı’ya, Adıyaman’ın önde gelen simalarından İbrahim İnan beye, Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Mustafa Ekinci’ye ve katılan tüm basın mensubu arkadaşlarıma teşekkür ederim. Sizleri tanışmak çok güzeldi.

Son söz, Adıyaman’ı mutlaka gezin, birkaç gün ayırın. Ve bu güzellikler bütününe vize almadan, pasaport almadan doğrudan gidebilecek bir ülkede yaşadığınız için de şükredin.