‘Neo-Osmanlý’yý emperyalizme þikayet etmek!

ABD’nin Türkiye’den iki önemli beklentisi var ve Baþkan Yardýmcýsý Biden bunlarý en üst düzeyde yüz yüze konuþmaya geldi.

1- Suriye’de PYD/YPG varlýðýna ses çýkarmayýn.

2- Irak’tan (Baþika) Türk askerini çekin.

Aslýnda ikinci beklenti birinciyle baðlantýlý.

Yani;

Türkiye Suriye konusunda ‘laf dinlese’ Baþika da mesele olmayacak!

Neticede Biden Ýstanbul’da PYD/YPG konusunda ‘net’ bir þekilde cevabýný aldý.

Baþbakanlýk kaynaklarý, “Türkiye’nin PYD’yi hele hele YPG’yi býrakýn kabul etmek, varlýðýna müsamaha göstermesi bile sözkonusu deðil” ifadesini kullandý.

Bu yüzden Biden, konuþmalarýnda PKK’ya net bir biçimde ‘terörist’ çýkýþýnda bulundu; ancak PYD/YPG konusuna girmemeyi tercih etti.

Bir anlamda “Bizi de anlayýn” imasý da okunuyor. Gerekçeleri “Suriye’de hem Ýslam’ý referans almayan, hem de organize silahlý güç olarak YPG’den baþka þansýmýz yok!”

YPG’liler ‘piyade’ görevini üstlendiði sürece bu böyle olmaya devam edecek.

Baþika sorunu da Türkiye’nin Þii mezhepçi eski baþbakan Nuri el Maliki döneminde Baðdat’tan çok Barzani yönetimiyle yakýnlaþmasýnýn bir sonucu.

O dönemde ABD kaynaklý giriþimlerden biliyorum; Türkiye’ye sürekli “Neden sadece Kuzey Irak’la yetinesiniz ki, Baðdat üzerinden bütün Irak’ý bir ticari pazar ve siyasi ortak olarak düþünmek daha doðru olmaz mý” telkini yapýlýyordu.

Bu aslýnda “Baðdat’tan ayrý Kuzey Irak’la ilgilenmeyin” demekti.

Bu uðurda Enerji Bakaný’nýn uçaðý Erbil’e doðru havalandýktan sonra geri çevrilebilmiþti örneðin.

Amerikalýlar “Bizimkiler yaptý” diye duyulmasýný özellikle istemiþti bunun.

Ancak ne ABD ne de Baðdat, Türkiye-Kuzey Irak petrol anlaþmasýný engelleyememiþti.

Þimdi de Baþika konusunda ABD ile bir ‘formül’ üzerinde uzlaþýlmýþ görünüyor.

Yani sorun kalmadý.

Özetle;

ABD ve AB için Türkiye, ‘ihtiyaç duyulduðu kadar’ önemli bir ülkedir.

Türkiye ise ‘bölgedeki gücü ve etkisi nedeniyle’ önemli bir ülke olmaya çalýþýyor.

Bugün ise ‘ihtiyaç duyulma’ avantajýný kullanýyor; Suriye ve sýðýnmacý sorununun çözümünde en önemli ortak olmasý nedeniyle.

Bu avantaj yabancý ziyaretlerden kazançlý çýkarýyor Türkiye’yi.

Biden ziyareti bu anlamda olumsuz sonuçlanmadý.

Bu yönüyle de tartýþýlmadý.

Ancak...

Bazý gazeteciler ve ‘sivil toplumcular’la görüþmesi tartýþýldý.

Bu isimlerin çoðu “Suriye’deki iç savaþa neden müdahil oluyoruz; Irak’la aramýz neden bozuk; Mýsýr’la neden iliþkimizi kestik; dýþ politikadan 180 derece dönülmeli” cenahýndan...

Elinde daha ‘taze’ malzemeler de vardý.

Tutuklu gazeteciler, soruþturma açýlan bildirici akademisyenler...

Görüþmeden sonra grup “Biden’la selfi çektiren gazeteciler” ve “Biden’in ‘naber’ dediði gazeteciler” olarak ikiye ayrýldý.

Ýki grubun ortak noktasý ise Biden’dan “Siz böyle devam edin” mesajý almalarý oldu.

Röportaj veren iki gazeteci, “ne konuþtuðumuzu açýklamama sözü verdik ama...” diyerek bir iki noktanýn altýný çizmiþ, oradan anlýyoruz.

Türkiye’nin Suriye ile ilgili inisiyatif almasýný ‘emperyalist emeller’ ve ‘neo-Osmanlý hayali’ olarak deðerlendirenlerin Türkiye’yi doðrudan ‘emperyalizm’in kendisine þikayet etmeleri enteresan oldu.

Hem de bizzat Suriye’de operasyon yapan, PKK’nýn Suriye kolunu ‘lejyoner’ olarak kullanana!

“Bunlar sizin alanýnýza göz dikmiþ” þikayeti bu!..

ABD ve AB için bunlarýn önemi, “siyasi pazarlýklardan önce Türkiye’yi yormalarý”ndan geliyor. Zira Biden’ýn onlardan duyacaðý yeni bir þey yoktu, zaten tweetlerini bile Ýngilizce atýyorlardý, o duysun diye!

Ancak bugünlerde ABD ve AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacýný dengeleyecek kadar yoramadýlar.

O yüzden þimdilik ‘selfi’ ve ‘naber’le yetinmek zorundalar.

Bence kendisi için bu kadar cansiperane çaba gösterenleri yarý yolda býrakmak büyük ülkelere yakýþmaz!

Yunan adalarýna Nobel!

Bütün bunlar olurken bir de, sýðýnmacýlarý kabul ettikleri için Yunan adalarýna Nobel Barýþ Ödülü verilmesi tartýþmasý baþlatýldý.

Gerekçe ne?

‘Sýðýnmacýlarýn hayatlarýný kurtardýlar.’

Hayýr!..

Böyle bir gerekçe için Yunan adalarýnda yaþayanlarýn teknelerine binip Yunan Sahil Güvenlik güçlerinin sýðýnmacý botlarýný batýrmasýna engel olmalarý ve denizde boðulmakta olanlarý kurtarmýþ olmalarý gerekirdi.

Sýrf ‘boðulmadan varabildiler’ diye adalara Nobel verilir mi?

Aslýnda verilir.

Zira “Irak’tan asker çekecek” diye ABD Baþkaný Barack Obama’ya ‘peþin’ Nobel verilmedi mi? Hem de “O askerin orada ne iþi vardý ki zaten” diye sorulmadan!

“Türkiye’ye mi verilsin” diyecekler olabilir.

Ne münasebet...

Türkiye sadece 2,5 milyon sýðýnmacýya ev sahipliði yaptý; arkalarýndan kovalayan Esad ordusu, DAEÞ ve YPG’lilerden kaçarken korumaya aldý; 250-300 binine doðrudan yeme, içme, barýnma, eðitim ve saðlýk imkaný saðladý; kalanlarýna da çalýþma ve iþ kurma imkaný verdi.

O kadar!