Nereden nereye geldiðimizi hatýrlamak için...

Evde seyahate hazýrlanýrken aklýma geldi: Eskiden ABD’ye doðru yola çýkarken yanýmýza büyükçe valizler alýrdýk; Türkiye’de olmayan yeniliklerle doldurup getirmek için... ABD ucuzdu da; eh, fiyatlarýn câzibesi bile yetiyordu...

Þimdi? Þimdi yine büyükçe valiz alýyoruz yanýmýza, ama oradan doldurmak üzere deðil; buradan dostlara Türkiye’yi hatýrlatacak bir þeyler götürmek için... ABD’de bulunan her þey bizde de var ve bir çoðunun fiyatý oradan ucuz...

Çoðu kez, dönüþümde, Ýstanbul’da havaalanýndan çabucak bir þeyler alýp hediye ihtiyacýný karþýlýyorum...

Benim için bir baþka yönü daha var bu konunun: Eskiden her gidiþimde bir Barnes and Noble’u, bir Borders’u dolaþýr ve son çýkan kitaplardan karþýma çýkanlarý alýrdým... Ýkinci el kitaplarýn yarý fiyatýna satýldýðý Strand da bir baþka uðrak yerim olurdu...

Omuzlarým kitap aðýrlýðýndan çökmüþ halde geçmiþtir seyahatlerimin çoðu...

Artýk büyük kitapçý zinciri Borders yok, iflâs etti ve kapandý. Barnes and Noble hâlâ ayakta, ama zar zor idare ediyor...

Kitapçýlarýn içine düþtüðü krizin sebebi, beni rahatlatan geliþmeler: Amazon adlý sanal kitapçý ve e-kitaplar... Satýn aldýðý Washington Post gazetesini batmaktan kurtarma çabasýyla en son adýný duyuran Jeff Bezos adlý genç giriþimci, hem dünyanýn neresinde yaþýyor olursa olsunlar insanlarýn ayaðýna kadar postayla ulaþtýrýyor kitabý, hem de büyük indirimler uygulayarak...

Çýktýðýndan haberdar olduðum ilgi çeken bir kitabý öðrenmemle okumaya baþlamam arasýnda sadece birkaç dakikalýk bir zaman farký yaþýyorum. Bütün yaptýðým, internetten Amazon’un sitesine girip beðendiðim eseri e-kitap olarak tabletime indirmekten ibaret...

Amerika’da okuma ihtiyacýný kitapçýlara uðrayýp satýn almak yerine e-kitaplarý bilgisayarýna veya tabletine indirerek okuyanlar her geçen gün biraz daha artýyor. E-kitap satýþlarý çoktan normal kitap satýþlarýný geçti ABD’de... ‘e-kitap’ dediðiniz, kâðýt, matbaa, mürekkep, karton kapak, ciltçi, daðýtým elemaný, hatta kitapçý istemiyor, bütün bunlarý aradan çýkarýyor...

Ne yapalým modern hayat böyle bir þey; bazýlarý geliþmelerin altýnda kalýp yok oluyor çaresiz...

Her New York ziyaretimde saatlerimi geçirdiðim, raflarýnda en fazla kitabý bulundurmasýyla övünen Strand’a uðrama ihtiyacý duymadým bu defa, önünden de geçtiðim halde...

Daha önceki deneyimlerimden biliyorum, rekabet Strand’in satýþ fiyatlarýný yarý yarýya olmaktan çýkarmýþ ve hayli pahalýlaþtýrmýþ zaten...

Yine de B&N’a uðrayýp yenilerden birkaç kitabý edinmekten kendimi alamadým; eski alýþkanlýklar bütünüyle ortadan kalkmýyor çünkü...

On gün arayla iki kez gidince ABD’ye yerleþmiþ Türkler’le de karþýlaþtým doðal olarak... Bir þey dikkatimi çekti: Eskiden herkesin gözü ‘fýrsatlar ülkesi’ bilinen Amerika’ya kapaðý atmaktaydý; kimi okumaya gider, sonrasýnda iþ bulup orada kalýrdý. Gemiden atlayanlar da çoktur... Yine kalanlar, çalýþanlar var, sayýlarý hiç de az deðil; ancak hepsinin zihni Türkiye’de...

“Gelsem iþ bulabilir miyim?” diye soran sorana...

Türkiye baþka yabancýlar gibi Amerikalýlar için de bir çýkýþ kapýsý olarak görülüyor; özellikle Ýstanbul’da hayatýný sürdürmek için temelli yerleþmiþ hayli kalabalýk bir Amerikan kolonisi var...

“Sadece Amerika eski cazibesini yitirmedi,“Amerikalýlar da heyecanlarýný kaybetti” dedi bir dost; New York’un meþhur 5. Caddesi üzerinde yürürken fark ettiðim bir durumla ilgili tespitimi paylaþtýðýmda...

Normal bir iþ gününde New York’un caddelerinde hayat çok hýzlý akar; insanlar bir yerden diðerine âdeta uçarak giderler... Bir köþede durup onlarýn koþar adým gidiþlerini izlediðim olmuþtur...

Gözleme dayanan tesbitim þu: Hayatýn akýþý New York’ta artýk yavaþlamýþ, insanlar eskisi gibi koþuþturmuyor... Buna karþýlýk, Ýstanbul’da, Ankara’da, Ýzmir’de hayat hýzla akmaya baþladý. Bizler koþuþturuyoruz...

Ülkemizin kýymetini bilelim...

Bayramýnýz kutlu olsun...