Ýki þey: 27 Nisan Askerî Muhtýrasý’nýn kuvvetli bir siyasi iradeyle ‘ofsayta’ düþürülmesi ve Ergenekon Davasý.
Bunlar Türkiye’yi müthiþ bir þekilde deðiþtirdi, Yeni Türkiye’ye yol açtý.
***
Bundan beþ-altý sene evvelki Türkiye’yi hatýrlayalým:
“Toplumun dönüþümünde öncü rol askerindir” diyen bir genelkurmay baþkaný...
Askerlik mesleðinin içine tükürüp iktidar partisine ve Gülen Cemaati’ne tuzaklar kurmayý meslek edinen kadrolarýn cirit attýðý bir ordu...
Milli irade düþmaný cuntalara çanak tutan bir yüksek yargý...
Kendilerine “Kuva-yý Milliye’ci” diyen ve “Atatürk Ýlkeleri” uðruna kan dökeceklerine dair toplu yeminler eden -ve bunu kamera önünde yapacak kadar pervasýzlaþabilen- faþist çeteler...
“Cumhuriyet Mitingleri”nde orduyu milli iradeye karþý açýkça “göreve” çaðýran halk düþmanlarý...
Gazete köþelerinde, televizyon programlarýnda lafý hiç eðip bükmeden askerî darbe çýðýrtkanlýðý yapan aydýn bozuntularý, ‘iliþtirilmiþ’ gazeteciler...
Bunlarýn dayanýlmaz jakobenlikleri, kibirleri, tekebbürleri... ‘Raconu kestik bir kere. Dönüþü yok bu iþin. Kimse durduramaz bizi. Milletin tercihinin caný cehenneme; biz ne diyorsak o olacak’ diye kasým kasým kasýlýþlarý... Cumhuru, meclisi, hükümeti zurnanýn son deliði olarak bile görmeyiþleri... Kendi kendilerini ululayýþlarý...
Ve bunlarýn estirdiði ihtilal fýrtýnasýnda kasýp kavrulacakmýþ gibi duran zavallý bir millet...
***
Bir de bugünkü Türkiye’ye bakalým:
Toplumsal olaylarýn ayyuka çýktýðý yerlerde bile ordunun sesi çýkmýyor; üstüne vazife olmayan iþlerden fellik fellik kaçýyor Silahlý Kuvvetler.
Ýliklerine kadar militarist olduðunu bildiðimiz güruhlar, ortalýðýn yangýn yerine döndüðü nümayiþlerde bile ‘zamanýn ruhu’na boyun eðip “Ordu göreve” sloganýný gýrtlaklarýndan geri çeviriyorlar.
Televizyonlarda millete iþaret parmaðýný silah gibi doðrultarak askeri darbe tehditleri savuran aydýn bozuntularý da yok artýk.
Darbeciliðin (faþist terörün) büyük bir faziletmiþ gibi anlatýlabildiði ve alenen savunulabildiði vasat ortadan kalktý.
Þimdilerde ancak ‘çevre duyarlýðý’ veya ‘yasakçý zihniyete isyan’ yahut ‘polis þiddetine tepki’ kýlýfý altýnda darbecilik yapýlabiliyor.
O da hiç umut vaat etmiyor.
En ufak bir baþarý perspektifi sunmuyor.
Ölü yatýrým.
Çünkü bu iþlerde kural, ‘silahsýz kuvvetler’ce hazýrlanan zeminin Silahlý Kuvvetler tarafýndan kullanýlmasý, oluþturulan durumdan ordunun vazife çýkarmasý, hükümetin bir süre askerler tarafýndan uyarýlýp durmasý ve nihayet generallerin idareye el koymasýdýr.
Öyle bir ordu yok þu an.
Þu an yok, ama olmaya yüz tutabilirdi yeniden; Ergenekon Davasý öyle aðýr cezalarla sonuçlanmasaydý.
***
Pazartesi günü açýklanan Ergenekon Davasý kararlarý, Yeni Türkiye’nin bir temenniden ibaret olmadýðýný göstermiþtir.
Somut bir gerçektir Yeni Türkiye.
Herkes tavrýný buna göre belirleyecek!
***
Mahkeme kararlarýnýn kendilerini sevk ettiði dehþet hali içinde intikam yeminleri eden, üstü örtülü ihtilal mahkemeleri tehdidi savuran zevat, Ergenekon Davasý’nýn tarihî haklýlýðýný teyit eden bu tutumundan vazgeçip Yeni Türkiye gerçeðine bir an evvel ayak uydursa iyi eder.
Belki Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açýlmasý, geçmiþteki kavgalarýn üstüne sünger çekilip yeni bir baþlangýç yapýlmasý uðruna “Ergenekoncularýn” baðýþlanmasý da gündeme gelebilir o zaman.