“54 subay, 622 Harp Okulu öðrencisi, erbaþ ve erler olmak üzere toplam 681 kiþiyle yola çýktý. Gemide, Japon Ýmparatoru Meiji’ye sunulmak üzere bir Osmanlý imtiyaz niþaný ve pek çok kýymetli hediye bulunuyordu. Ertuðrul, rotasý üzerinde bulunan birçok limana uðradýktan sonra Yokohama Limaný’na ulaþýldýðýnda takvimler 7 Haziran 1890’ý gösteriyordu.”
Burada baþlýyor hikaye.
Ertuðrul Fýrkateyni Japonya’da 3 ay kaldýktan sonra geri dönüþ yoluna geçer.
Fakat dönüþ yolunda henüz 24 saat geçmemiþken Japon sularýnda büyük bir fýrtýnaya yakalanýr.
Tam iki gün fýrtýna üzerinde mücadele eden Ertuðrul’un grandi direði çöker, kömürlükler su alýr ve büyük bir patlamayla fýrkateyn batar.
676 kiþilik gemiden sadece 69’u hayatta kalýr. Fakir bir Japon köyü olan Kashinozaki’nin iyi yürekli köylüleri yaralýlarý iyileþtirir, tek bir ortak kelime bile konuþamayan, haritada bir diðerinin ülkesinin yerini bilmeyen iki milletin insanlarý birbirine insanlýk diliyle hitap eder.
* * *
95 yýl sonra…
Ýran-Irak savaþý patlak vermiþtir.
Bu kez iþler tersine döner. Japon hükumetinin dahi kurtaramadýðý 300 kadar Japon’a, hiçbir dünya devleti sahip çýkmazken Türkiye devleti kucak açar, Türk insaný da ölüm pahasýna yaþama haklarýný onlarla paylaþýr.
* * *
Suriye baþta olmak üzere dünyanýn namlu ucunda yaþayan tüm masum sivillerine karþý gerek Dýþiþleri Bakanlýðý gerekse Baþbakanlýðý döneminde gözünü bile kýrpmadan tüm kapýlarý açan isim; Baþbakan Davutoðlu ile birlikte izledik bu filmi. Bazý sahneleri onun gözünden izlemek daha mümkündü ayný perdeden izlerken, onun adýna duygulanýp onun adýna gururlandým zaman zaman.
Geçmiþ dönem Kültür ve Turizm Bakaný Ömer Çelik ile halefi Mahir Ünal, biri projenin baþlatýcýsý, biri de bitiricisi olarak sahnedeydi. Ýki bakanýn da ellerine, desteklerine saðlýk.
Filmde fýrkateynin batýþ sahnesinde baþlayan gözyaþlarým bir süre sonra diner diye umut ettim. Ama bir yerden sonra artýk filmle beraber akýp gideceðine rýza göstermiþtim.
* * *
Türklerin ya da Japonlarýn deðil, tüm dünya insanlarýnýn izlemesi gereken bir film. Tam da þu anda, bugün ve bu zamanda izlenmesi gereken bir film: ERTUÐRUL 1890
Farklý bir açýdan bakýnca film boyunca aklýmda hep þu vardý.
Mesele Türk ya da Japon olma meselesi deðil.
Dünyanýn tüm milletleri, tüm halklarý ayný þeyi yapardý kanaatimce.
Aslýnda dünya tek bir millet; insanlýk milleti.
Ayný gülümseyiþle gülen, ayný gözyaþlarýyla aðlayan, alýþkanlýklarý deðiþiklik gösterse de ayný amaçlar için yaþayan.
Kavgalarý hükumetler çýkarýyor, devletler savaþýyor, sonuçlarý ise halklarý aðlatýyor, güldürüyor, öldürüyor ya da yaþatýyor.
Ertuðrul 1890’ý mutlaka izleyin. Ailece, özellikle de çocuklarýnýzla.
Çocuklara barýþý ve dünya insaný olmayý özümsetmeye her þeyden daha çok ihtiyacýmýz var.
Not: Rahmetli Turgut Özal’ý da hayýrla yâd ettik. Bu vesileyle yapýmcýlara sesleniyorum; iyi bir Özal filminin de vakti gelmedi mi?
Not 2 : Bugün (25 Aralýk) Üstat Necip Fazýl’ýn manevi hatýrasýna en çok sahip çýkan kurumlardan gazetem Star Gazetesi’nin organizasyonu ile Necip Fazýl Ödülleri 2015 saat 19.00’da Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn da katýlýmýyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleþecek.