PKK’nýn öðrenilmiþ bir cehaletle yeniden terör eylemlerine sarýlmasýyla birlikte,siyasal bir dejavu halini aþacak bir kriz yaþanýyor. Zira dejavu çok sýk yaþanan bir durum deðildir ve genellikle en son ne zaman yaþadýðýmýzý unuttuðumuz bir algý sorunudur. Konu PKK olunca, gayet berrak bir þekilde bütün detaylarýný bildiðimiz, dejavu ile açýklayamayacaðýmýz bir kýsýr döngünün devam ettiðine þahitlik ediyoruz. Nihilist bir terör örgütü olmaktan öte bir vizyonu olmayan, daðda kalmýþ bir yapýnýn normalleþmesini ve ardýndan da siyasallaþmasýný bekliyoruz. Bu elbette beyhude bir çabaya dönüþüyor. 35 yýlýn ardýndan, hâlâ tedhiþ ve terörle mesafe alabileceðini düþünen bir yapýnýn içine düþtüðü kýsýr döngüden çýkmasý için kullanýlabilecek araçlar da hýzla tükeniyor.
PKK’nýn kanlý geçmiþi boyunca, Kürt Meselesi dünyasýndan çýkma imkâný ilk kez verilen AK Parti dönemini nasýl ýskaladýðýnýn tarihi koskoca bir körlük olarak yazýlacak. 2002’de yaþanan devrimi en az vesayet odaklarý kadar kaba bir þekilde idrak edememelerinin faturasýný 2015’te açýk bir þekilde görüyoruz. Bu nedenle, vesayet rejimi ve nöbetçilerinin AK Parti’ye dair sergiledikleri basiret ve tutumun en fanatik hâlini türeten PKK aklýnýn saðlýklý bir normalleþme sürecine girememesinde þaþýlacak bir durum yok.
2013 Çözüm Süreci’nin yol haritasý ortaya çýktýðýnda, ‘PKK nereye çekiliyor?’ sorusunu sormuþ ve þu cevabý vermiþtik: “Eðer PKK, Türkiye’den Kandil’e çekildiðini düþünüyorsa sürecin diðer aþamalarý oldukça zahmetli bir þekilde hayata geçebilir. PKK, 2013 Çözüm Süreci ile hem Türkiye’nin hem de Ortadoðu’nun kaçýnýlmaz kaderi olan deðiþim safýna çekilmek zorunda olduðunu anlamalýdýr. Kandil’e çekilen PKK’nýn millette karþýlýðý, yeni Mezopotamya düzeninde anlamý, yeni Türkiye’de ise yeri olmasý mümkün deðildir.”
Baþlýktaki sorunun cevabý yukarýdaki paragrafta var. Açýk bir þekilde ifade etmek gerekirse, bugün itibariyle Çözüm Süreci’nde geldiðimiz nokta, takvim anlamýnda ‘Haziran 2013’tür. Paydaþlar ve güç dengeleri açýsýndan da PKK aleyhine hýzla çok daha gerilere gitme potansiyeli de bulunmaktadýr.
PKK’nýn Türkiye’den çekilmeyip kamu güvenliðini tehdit edecek þekilde örgütten mafyaya dönüþmesi, 6-8 Ekim kalkýþmasýyla terör estirmesi, Ortadoðu’da IÞÝD’ten pek de farký olmayacak þekilde farklý baþkentlerin ‘devre mülk’ terör örgütüne dönüþerek, ‘RojavaDevrimi’niEsed’e asker yazýlarak hitama erdirmesi ve nihayet Türkiye’de nihilist bir þekilde kan akýtmaya yeniden baþlamasýyla Haziran 2013’e bir haftada ulaþýlmýþ oldu.
Haziran 2013 muhkem bir tarih deðil. Gelinen nokta itibariyle Haziran 2013’ten bugüne gelmek, geriye gitmekten çok daha zor bir hâl almýþ durumda.”Bir þey nereye gidiyorsa oraya gidiyordur” temel kaidesinden istisna çýkmasý için de çok fazlaca bir sebep ve baðlam ortada görünmüyor. Kaldý ki, Haziran 2013 yukarýda da yazýldýðý gibi sadece sürecin takvimi açýsýndan bir tarihtir. Paydaþlar, baðlam ve içerik bakýmýndan da yapýsal farklýlýklar bulunmaktadýr.
AK Parti’nin tek baþýna iktidar olacak sandalye sayýsýný kaybetmiþ olmasý, bundan çok daha önemlisi Doðu ve Güneydoðu’da AK Parti’nin daha az temsil ediliyor oluþu, Amerika-Türkiye iliþkileri, Ýran’ýn Nükleer Antlaþma sonrasý derin adaptasyon krizleri, KDP’nin yapýsal dönüþümü, IÞÝD sorunu ve ilk kez PKK ile mücadeleye bu denli büyük bir toplumsal desteðin görülmesi ciddi kýrýlmalara yol açmýþtýr.
Baþka bir ifadeyle, PKK açýsýndan bundan sonra baþlayacak sürecin en zorlu kýsmý Haziran 2013’ü önce korumak, ardýndan da çok daha geriye savrulmayý engelleme sancýsý olacaktýr. Bu baðlamda, siyasal mitomaniye varacak düzeyde içine gömüldükleri dezenformasyon dünyasýndan çýkmalarý gerekiyor. Bu noktada görev almasý gereken HDP ise çok daha aðýr bir felç hâli yaþýyor. Zira bu dezenformasyonun bizatihi üreticisi ve sözcüsü konumunda oldukça konforlu görünüyorlar. HDP’nin neredeyse kült bir cemaati andýran, en az barýþ söylemi kadar kurgu olan ‘farklýlýklarý’ içerisinde barýndýrmasý da kýsýr döngüsünü derinleþtiriyor. Zaten ortada bir farklýlýk da yok. Hayata, insana, siyasete hem metodoloji hem de son cümleler anlamýnda a’dan z’ye ayný bakýþ açýsýyla ayný cümleleri tekrarlayan, kendi dünyasýnda mesut bir keskin inançlýlar topluluðunun farklý çýkýþlar yapmasýný beklemenin bir anlamý yok.
Siyasetten ve meþru zeminden kaçýþýn, PKK açýsýndan neticesi karmaþýk deðil: Zihnen ve coðrafi olarak daða sýkýþýp yalnýzlaþmak. Bu kýsýr döngüyü kýrmanýn ise iki yolu var. Birincisi, devre mülk bir siyasi örgüt olmaktan kurtularak AK Parti ve Türkiye düþmanlýðýndan radikal bir þekilde vazgeçmek. Ýkincisi, Haziran 2013’te atýlmayan adýmlarýn tamamýný en hýzlý ve en güçlü þekilde atmak. Bu, en azýndan takvimin geriye sarmasýný durdurabilir.