Neþeli ve umutlu, mutlu bir hikaye bu!

Biyolojik ebeveynlerinden mühim bir nedenle ayrý düþmüþ yahut devlet korumasý altýna alýnmýþ çocuklarýmýz için hayatý yeniden kurgulamak elbette mümkün. Koruyucu ailelik modeliyle hem çocuk özlemi duyan aileler, hem aile özlemi çeken yavru kuþlar yuvalarýnda artýk çok mutlu.

Çocuk Esirgeme Kurumu dendiðinde, kalbi olanýn önce göðsü sýkýþýr. 

Her çocuðun, rahat þartlara doðmadýðý, olmasý gerektiði gibi pamuklara sarýlýp sevgiyle koklanmadýðý ya da yaþarken biyolojik ebeveynlerinden bir nedenle ama mutlaka bazý zorlu sebeplerle ayrýldýðý, ayrýlmak zorunda kaldýðý; 

Bu kopuþun yahut kopmadan önce yaþanan kimi travmatik olaylarýn çocuk ruhunda ve bedeninde kim bilir nasýl yaralar açtýðý, açmýþ olabileceði, hayatýn hoyrat ellerinin bu narin yavrularý nasýl da hýrpalamakta olduðu;

Ailenizdeki çocuklar nazla niyazla büyütülürken ailesiz kalmýþ bu kýymetli emanetlerin ne kadar esirgenirlerse esirgensinler aslýnda bir belirsizlik, ilgisizlik ve sevgisizlik sarmalý içinde büyümekte olduðu bilgisi sizi nefessiz býrakabilir. 

Býrakmalýdýr da. 

Çünkü öyledir. Çünkü eðer bir çocuk sevgi ve yakýn ilgi ile büyümezse, biricik olduðunu hissedemezse, birebir göz ve söz temasýndan mahrum kalýrsa, neden yoksun olduðunu bilemeden kendinden kat be kat büyük bir yoksunluk duygusu altýnda ezilir. Ruhu, kalbi geri döndürülemeyecek denli büyük hasar alýr. Yaralanýr. Ýþte o zaman yazýk olur, hem ona hem ona sahip çýkamayan topluma!

KURUMSAL MERHAMET 

Merhametliler toplumu dediðimiz, eli, kalbi, duasý mazlum coðrafyalara, açlýða mahkum býrakýlmýþ diyarlara, çýðlýðý boðulmuþ zindanlara ulaþan bu toplum, kendi evlatlarýna da sahip çýkmanýn yollarýný hep aramýþ. Devlet modern dönemlerde bu iþi kurumlar vasýtasýyla götürmek istemiþ. 

Çocuk Esirgeme Kurumu’nun ilk nüvesi olan Ýstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti Ýstanbul’da kurulduðunda takvimler 6 Mart 1917’yi gösterir. O günden bu yana da kimsesiz çocuklarý esirgemek maksadýyla kurum bacasý hep tütmüþ. 1921’de Kurtuluþ savaþýnda öksüz yetim kalan çocuklarý da kapsayarak ve “çocuk esirgeme kurumu” adýný alarak bu günlere gelmeyi baþarmýþ. Bugün artýk kurumun adý “Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüðü”. 

NEÞELÝ GÜNLER ÝÇÝN

Devletin imkaný artýkça, zihniyetler deðiþtikçe kurum da olumlu yönde deðiþiyor aslýnda. Artýk koðuþ sistemi yok. Aðýr þartlar yok. Artýk devlet korumasý altýndaki çocuklar zorlu olaylar içinden çýkýp gelmiþ olsalar da acýklý, aðlamaklý hikayelerin “nesnesi” deðil, sorumlu, olumlu, neþeli cümlelerin öznesi.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) çatýsý altýnda korunmaya muhtaç çocuklara hizmet veren kuruluþlar 2011 yýlýnda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðýnýn kurulmasýyla daha doru bir yaklaþýmla yeniden yapýlandýrýldý. 

Çocuklar koðuþ tipi yurtlardan, sýra sýra dizili ranzalardan, bir örnek giyimden, toplumdan dýþlanmaktan, acýnarak bakýlmaktan kurtuldular. Artýk kurumdalarsa çocuk evleri ve çocuk sitelerinde yani az-çok ev ortamýnda büyüyorlar. Ve en önemlisi hýzla yayýlan, daha da yayýlmasý umulan koruyucu aile yanýnda yuva sýcaklýðý içinde sevgiyle büyüyorlar.

6556 ÇOCUK IÞIK VERÝYOR

Var olan ama yaygýn olmayan “koruyucu ailelik” modeli 2012 yýlýnda o dönemde Baþbakan olan Recep Tayyip Erdoðan’ýn eþi Emine Erdoðan’ýn himayesinde 81 ilin vali eþlerinden baþlayan “gönüllü elçiler” projesiyle yeniden hayat buldu. Ve sayýlar hýzla arttý. Mevzuatta yapýlan deðiþikliklerle koruyucu ailelik kolaylaþtý. Evlat hasreti çeken aileler çocuklarýna, aile-yuva hasreti çeken çocuklar ise aileye kavuþtu. 

2002 yýlýnda koruyucu aile yanýndaki çocuk sayýsý sadece 515 iken, 2019 Þubat ayý itibariyle 5360 aile yanýnda 6556 çocuk var. Ve bu çocuklarýn 688’i de engelli… 

Ama halen kurum bakýmýnda olan ve aile hasreti çeken, eli tutulsun diye bekleyen çocuk sayýsý, ne yazýk ki bu rakamýn iki katý...

"Davette Nil Karaibrahimgil þarký söylerken minikler de spontan þekilde dans etti".

BÝR ÇOCUÐUN ELÝNÝ TUTUN, EVÝNÝZ CENNETE DÖNSÜN!  

Her çocuk Allah’ýn emaneti, Rabbim bana da nasip et diyorsanýz;

Bekarsanýz ve evinizde bir bebeðin, çocuðun kokusunu, coþkusunu, pýtýr pýtýr ayak sesini özlüyorsanýz;

Yýllarca biyolojik yollardan çocuk sahibi olmak için çabalayýp da olamadýnýz, umudunuz kýrýldý ve gök kubbe baþýnýza yýkýlýr gibi oldu ise;

Çocuklarýbüyütüp üniversiteye gönderdim ama evim aniden öyle sessizleþti ki çocuk sesini neþesini özledim diyorsanýz; 

Hemen bulunduðunuz þehirdeki Aile, Çalýþma ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý Ýl Müdürlüðüne gidin. Meramýnýzý anlatýn, verilen rehberlikle birlikte sizden istenen evraklarý tamamlayýn ve yavrunuza kavuþacaðýnýz mutlu günler için hazýrlanýn! 

SEVGÝNÝZ YETER! 

Ýstiyorsanýz yaparsýnýz. Niyetiniz varsa, cesaretsiz de vardýr. Tereddüde düþmeyin. Daha çok bilgi alýn, daha önce koruyucu aile olmuþ insanlarla konuþun, onlarýn anlattýklarýný dinleyin, gönlünüzün sözünü dinleyin. Kararlý olun. 

“Koruyucu” annesiyle birlikte mutlu bir hayatý paylaþan ve artýk genç kýzlýða hazýrlanan Kübra, o gün Külliye’de yaptýðý kýsacýk konuþmada hakikati þöyle formüle etmiþti: “Koruyucu aile olmak için iki kelime: Sevginiz Yeter!”

NE YAPMANIZ GEREKÝR? 

Koruyucu aile olmak için Çocuk Hizmetleri Ýl Müdürlüðüne baþvurarak istenen belgeleri hazýrlamanýz gerekir. Sabýka kaydý, düzenli bir geliriniz olduðunu gösteren bir belge, saðlýk raporu ve eðitim durunuzu gösterir belgeyi kuruma teslim ediyor, sosyal hizmet uzmanlarýyla talebinizi forma döküyorsunuz. Kýz mý erkek mi, hangi yaþ grubu bir çocuða ebeveyn olmak istediðinizi belirtebilir, istediðiniz soruyu sorup bilge alabilirsiniz. Kurum görevlileri evinize gelip ev düzeninizi görüyor, sizi ve çevrenizi tanýmaya çalýþýyor. Bu süreçler tamamlandýktan sonra devlet bakýmýnda olan çocuklarýmýzýn dosyalarýyla sizin dosyanýzý eþleþtirmeye çalýþýyor. En uygun eþleþtirme gerçekleþtiðinde sizi arýyor ve “þu isimde, þu yaþta böyle bir çocuðumuz var, tanýþmak ister misiniz” diye soruyor. Tanýþýyor kaynaþýyorsunuz. Çocuk da, siz de aile olmaya istekli olduðunuzda, “koruyucu aile sözleþmesi” imzalýyor ve eve çýkabiliyorsunuz. Devlet belli periyotlarla sizi ziyaret ediyor ve çocuðun durumunu, her þeyin yolunda olduðunu teyit ediyor. Bütün bu süreçte öncelikli olan tek þey “çocuðun üstün yararý”. 

KORUYUCU AÝLELERÝN KORUYUCU ANNESÝ: EMÝNE ERDOÐAN

Cumhurbaþkanýmýzýn eþi Emine Erdoðan Hanýmefendi, 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü dolayýsýyla bu sene çok deðerli bir etkinliðe imza attý. Kadýnlarý, bedeni ve kariyeri arasýna sýkýþtýran yahut ya ev-aile ya kariyer gibi anlamsýz bir seçime zorlayan yaklaþýmlarýn aksine kadýnýn gönlüne, ta özüne bakarak devlet korumasý altýnda büyüyen çocuklara koruyucu anne olmalarý için yürekli bir çaðrý yaptý. 

Cumhurbaþkanlýðý Külliyesi’ne davet ettiði koruyucu aileleri ve girdikleri her evi cennet bahçesine çeviren çocuklarý aðýrladý. Sanatçý, gazeteci ve yazarlarýn da davetli olduðu programda çocuklarýn þen sesleri milletin evini de cennete çevirdi. 

“Ýnsan insana emanettir” diyen Emine Erdoðan hakikatli bir konuþma yaptý ve þunlarý söyledi: “Hayat herkesin kalbini mutlaka bir kere burkar. Ama bu, çocuklarýmýzýn baþtan sona mutsuz bir hayat geçirecekleri anlamýna gelmez. O nedenle acýmayý tedavülden kaldýrýp, dar zamanlarýn merhemi olan merhameti yürürlüðe koymalýyýz. Þu anda devletimizin himayesinde güven içinde yaþayan ama sýcak aile ortamýna hasret çocuklarýmýz var. Aile, Çalýþma ve Sosyal Hizmetler Bakanlýðýmýz büyük bir titizlik içinde onlarý sýcak yuvalarla buluþturma gayreti içinde. Ýnanýyorum ki, toplumumuzda bu çaðrýya cevap verecek nice güzel gönüllü insan var. 

Bir insana, içinde bayram sabahlarýnýn, yaz tatillerinin, karne günü kutlamalarýnýn birlikte geçirildiði bir çocukluðu hediye etmekten daha anlamlý ne olabilir?!

Dünyanýn 7 büyük harikasý var. Bunlar tüm zamanlarýn en iyi eserleri. Ben, 8. Harika’nýn, bir insana, dönüp baktýðýnda tebessüm edeceði bir çocukluk inþa etmek olduðunu düþünüyorum.

Bundan daha iyi bir eser olabileceðine de inanmýyorum. Sizleri de bu eserin sanatçýlarý olmaya davet ediyorum”.

“CAN BAÐI ÝLE BAÐLANMAYA BEN DE NÝYETLENDÝM”

Devlet bakýmýnda olan tüm çocuklarýn “Bakan Annesi” olan Aile, Çalýþma ve Sosyal Hizmetler Bakaný Zehra Zümrüt Selçuk, bilhassa 0-6 yaþ grubundaki çocuklarýn kuruluþlarda deðil mutlaka aile ortamýnda büyümesi gerektiðini önemsediklerini söylüyor. “Bu çocuklar emanetimiz” diyen Selçuk kendi hayatýnda aldýðý deðerli bir kararý da kamuoyunun bilgisine samimiyetle sundu: “Ben de bir süre önce koruyucu aile hizmetinden yararlanmak için baþvurulara niyetlenmiþ fakat bu cesareti henüz gösterememiþken Saygýdeðer Cumhurbaþkanýmýz, bütün çocuklarý bana emanet etti. Biz inanýyoruz ki biyolojik anne olsak da olamasak da bu çocuklar hepimizin. Bizler inanýyoruz ki çocuklardan sevgisini ilgisini esirgeyen toplumlar, geleceðine sahip çýkamaz o yüzden çocuklarýmýzý baðrýna basan koruyucu ailelerimizi, evlat edinen ailelerimizi yürekten kutlamak istiyorum. Sizler, çocuklarýmýza kan baðýyla deðil can baðýyla baðlandýnýz.”

PROTOKOL MASASINDA BÝR OYUNCAK TOSBAÐA

Cumhurbaþkanlýðý Külliyesinde deðiþik zamanlarda çeþitli vesilelerle pek çok kez bulundum. Aldýðým her davetten dolayý mutlu oldum ve ne yapýp edip davete mutlaka icabet ettim. Ama sadece davete icabet, yahut programý takip deðildi amacým. Davetliler kalabalýðýný gözlemleyerek de siyasi ve sosyal çýkarýmlarda bulunma imkaný elde ettim. Cumhurun Baþkaný kelimenin tam anlamýyla Cumhur’u buluþturuyordu.  Þýk hanýmlarla jilet gibi giyinmiþ beyler de oluyor resepsiyonlarda, þalvarlý tülbentli teyzelerle elleri nasýr tutmuþ kara kavruk amcalar da. Gayet doðal þekilde… Giderek kimse kimseyi ve mekaný yadýrgamadan, ayný bütünün kýymetli parçalarý olduðunu bilip hissederek. 7 Mart günü de öyleydi. Tek farkla. Çünkü o gün masal mekaný gibiydi Külliye. Türkiye’nin dört bir yanýndan gelmiþ her yaþtan kadýnlar ve erkekler. Ve onlarý “evlat” bilmiþ koruyucu anne babalarýnýn ellerinden tutmuþ neþeli çocuklar. Neþeli sesleri, pýtýr pýtýr hareketleri ve yanlarýnda getirdikleri oyuncaklarý ve hayalleriyle Cumhurbaþkanlýðý Külliyesi’ni masalsý bir mekana çevirdiler. Hemen her masada zarif yemek takýmlarýnýn yanýnda, masa düzenini fena halde bozan oyuncak bebekler, çek-býrak arabalar, enva-i çeþit hayvanat. Bizim masa da zengindi. Bir yanda prenses bebekler, bir yanda mutlu bir tosbaða.

KÜLLÝYE: MASALDAKÝ ÞATO

Kýzým da diðer arkadaþlarý gibi büyük heyecanla teþrif etti davete. Önce “Külliye nedir anne” diye sordu. Ona Külliyede herkesin zaman zaman böyle davetlere gittiðini, tanýþýp sohbet edildiðini, ülkemizin oradan yönetildiðini, orada büyük salonlar, yüksek tavanlar ve dönen merdivenler olduðunu anlattýðýmda “anne orasý bir þato o zaman!” dedi gözleri parlayarak. Sonra bir masalý adým adým kurdu.  Ankara’ya uçakla geldik ama ona göre masal kuþunun kanadýndaydýk. Pudra renkli kabarýk etekli elbisesini giydiðinde “gül prenses” olduðundan ve “þato”daki bir prensin onu yanaðýndan öpeceðinden neredeyse emindi. Aman neyse ki, þatodaki prensler utangaç çocuklardý ve kýzým da prensesliði unutup kýzlarla ayaküstü “kutu kutu pense” oynamaya dalýverdi. Masalar etrafýnda koþuþturan çocuklar, eþzamanlý servis yapan garsonlarýn insicamýný eðlenceli biçimde bozdu ama milletin evini de doyumsuz bir nida ile þenlendirirdi.

SÝZ GÖNLÜNÜZÜ AÇIN, DÝÐER KAPILARI ALLAH AÇAR!

Koruyucu ailelik ya da evlat edinme söz konusu olduðunda yanlýþ algýlar, ezbere kurgular devreye giriyor. Bir bakýyorsunuz duygularýnýz çarpýtýlmýþ. Kýþkýrtýlmýþ bir korku, o güzel niyete galebe çalmýþ. Böyle olmamalý oysa. Çünkü böyle deðil. Biyolojik ebeveynlerinden bir nedenle ayrýlmak zorunda kalan ya da zaten o ortamda kalmamasý gerektiði için devlet korumasýna alýnan yavru kuþlardan birini ya da bir kaçýný evlat edinmek de, onlarýn koruyucu ailesi olmak da Allah’ýn takdiri hilafýna bir durum deðil. Bilakis… Anne babalara emanet edilen canlar onlar. Ha dünyaya gelmelerinde biyolojik olarak siz vasýta kýlýnmýþ olun, ha hayatta kalmalarý ve her anlamda saðlýcakla yetiþmeleri için vasýta kýlýnmýþ olun.  Ve niyetinize, gayretinize Allah o kadar güzel bir ödülle cevap veriyor ki, size sadece þükretmek düþüyor. Yaþanacak sýkýntýlarý (–ki biyolojik çocuklarýnýzla da sorun yaþayabilirsiniz, sorun yaþadýk ya da yaþarýz diye nasýl kimse çocuk sahibi olmaktan vaz geçmiyorsa, ayný durum geçerli.) aþacak gücü kendinizde kolaylýkla buluyorsunuz. Siz yeter ki niyet edin, yola çýkýn, Allah diðer kapýlarý sizin için açýyor zaten.