New York’ta takside yaþanan gerçek-üstü bir sohbet

Gerçek-üstü sinemanýn zirve ismi Fellini filmlerinden bir sahne gibiydi: Türkiye’den Birleþmiþ Milletler’in yeni dönem açýlýþ toplantýsý için New York’a gelmiþ iki gazeteci... Varlýðýný dýþiþleri bakanýnýn bir gün önce hatýrlattýðý, kentin övünç kaynaðý ‘pizzacý’da karýnlarýný doyurmuþ, otellerine dönmek üzere ellerini kaldýrýp durdurduklarý ilk taksiye binmiþler...

Ne konuþur iki gazeteci kendi aralarýnda? Biraz önce yeniden tattýklarý o dükkândaki pizzanýn lezzetini elbette... Her zaman týka basa bulduklarý salaþ dükkânýn bu kez müþteri sýkýntýsý çektiði manzarasýnýn garipliðini...

Biz bu sýradan konuyu henüz tüketmemiþtik ki, siyahi þoförümüz, gözleriyle birlikte yüzünü de bize çevirerek ‘’Siz Türkiye’densiniz, deðil mi?’’ diye sormaz mý?

Meðer Sudan asýllý genç þoförümüz Arap televizyonlarýnda ‘Harim-i Sultan’ adýyla gösterilen ‘Muhteþem Yüzyýl’ dizisinin takipçisiymiþ... Türkçe sözlü ve Arapça altyazýlý olarak yayýmlanýyormuþ dizi ve New York’tan da izleniyormuþ... ‘’Hiçbir bölümünü kaçýrmam’’ dedi neþesini hiç bozmadan ve ekledi: ‘’Sizlerin hangi ülkeden olduðunuzu tahmin etmem dilinize o dizi sayesinde âþina oluþumdan...’’

Kýzkardeþi þu yakýnlarda evlenmiþ ve balayý için hangi kenti seçmiþ dersiniz? Evet, Ýstanbul’u... ‘Gümüþ’ dizisinin geçtiði yalýya da gitmiþ yeni-evli çift; orada çektirdikleri fotoðraflarý övünerek gösteriyorlarmýþ... ‘’Ýstanbul’u çok beðenmiþler’’ demeyi ihmal etmedi þoförümüz...

New York’tayýz... Tesadüfen bindiðimiz siyahi bir þoförün aracýnda Türkiye’yi konuþuyoruz...

Size de ‘gerçek-üstü’ gelmiyor mu, bu tablo?

Fellini tabloya sos olarak siyaset de katýverdi; Sudanlý genç þoför birbiri ardýna bizden isimler saymaya baþladý çünkü: Ýlk sýrada Recep Tayyip Erdoðan adý geldi... Ýkinci sýrada Necmettin Erbakan adý... Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün adýný da biliyor...

Bütün gövdesiyle dönüp, bana, ‘’Atatürk hakkýnda ne düþünüyorsun?’’ soruþu vardý ki, görülmeye deðerdi. ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur’’ kýsa cevabýmý yeterli bulmuþ olmalý ki, sohbet yeniden Tayyip Erdoðan’a kayýverdi...

‘Muhteþem Yüzyýl’ gibi Tayyip Bey’in bazý sebeplerle beðenmediðini bildiðimiz bir televizyon dizisini, yaþadýðý New York’ta tek bölümünü kaçýrmadan hayranlýkla izleyen Sudanlý þoför, Tayyip Bey’i çok seviyor... Arap Dünyasý’ndaki liderlerden daha çok...

Lâfý Mýsýr’a getirip ‘’Orada da Türkiye’yi örnek alan uygulamalar olacaktý, ama askerler buna izin vermedi’’ dedi þoförümüz... Ýþlerin çok karýþtýðýný düþünüyor Mýsýr’da ve durumun kolay kolay da düzelmeyeceðine inanýyor...

Türkiye’nin baþarýsýný neye baðlýyor peki?

Aklýnýza gelebilecek sebeplerin hiçbirine deðil: ‘’Erdoðan ülkenizin ekonomisini düzeltip baþarýlarýyla övünen baþka ülkelere kafa tuttu; onlar krize girerken siz zenginleþtiniz...’’

Pizza için kenti bir baþýndan diðerine kat etmeyi birlikte göze aldýðýmýz meslektaþ, þoförün bu uyanýklýðýna þapka çýkarma hazýrlýðýna girdi. ‘’Avrupa Birliði’ne siz de Yunanistan da adaydýnýz, sizi kapýda tutup Yunanlýlarý aldýlar; siz dýþarýda kalýp ekonominizi düze çýkardýnýz, onlar iflâs etti’’ cümlesini duyunca da þapkasýný çýkarýverdi...

New York’ta direksiyon saðlayarak ekmeðini kazanan Sudan kökenli genç bir taksi þoförü, kendisini tanýtmayý bir türlü beceremediðinden yakýndýðý bilinen Türkiye’yi biliyor... Ekonomik baþarýsýný takdir ediyor... Baþbakanýný yere göðe sýðdýramýyor... Dizilerine de hayran...

Konu yeniden ‘Harim-i Sultan’ dizisine döndüðünde, þoförümüz, ‘’Herhalde Sudan’ýn vaktiyle Osmanlý yönetiminde bulunduðunu biliyorsunuzdur’’ deyiverdi. Sesinin tonundan bununla övündüðünü çýkardým.

Hay Allah, hay Allah...

Ýþittiklerimi inanýlmaz bulmamýn ve belleðime kaydettiðim notlarý bu yazýya dökerken bile þaþkýnlýk yaþamamýn sebebi, kolay elde edilmemiþ bu kazanýmlarýn kaybedilebileceði endiþem...

Ak Parti iktidarýnýn yalnýzca kendi seçmenine ve kendi ülkesi halkýna karþý deðil, yaptýklarýný dünyanýn dört bir tarafýnda takdirle izleyen ve baþarýlarýyla övünen Sudanlý taksici gibilere karþý da sorumluluðu var.

Büyük bir sorumluluk bu.