Neyi oylayacağız?

İki gün önce İstanbul’un fethinin 562. yıldönümü dolayısıyla Yenikapı’da büyük bir tören yapıldı. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da katıldığı törene muazzam bir ilgi vardı. Takribi 2 milyon kişi tören alanındaydı. Alana giremeyip dışarıdan da bu töreni izlemek isteyen binlerce insan etrafta büyük coşkuya ortak oluyordu. 

Aradan tam 562 yıl geçmiş. Buna rağmen insanlar ecdatlarına ve fethe sahip çıkıyordu. Tek parti döneminde bütün imkanlarıyla Osmanlı’yı tarihten silmek isteyen anlayış başarılı olamadı. Baskılara, askeri vesayete ve kanunlara rağmen millet tarihini unutmadı. Cumhuriyet’in ilk yollarında Osmanlıyı, fethi bir iki cümleyle anlatan anlayışın yerinde yeller esiyor. 

7 Haziran’da tarihi nitelikte bir seçim var.  13 yılda elde edilen kazanımlar artarak devam edecek ya da duracak. Türkiye’de bizim çıkarlarımız devam etsin de, isterse ülke batsın diyen anlayış gücü eline geçirirse neler olacağını tahmin etmek çok zor değil.

Türk tarihinde bu tür kavgaların çok örneği vardır. Genç Osman’dan 3. Selim’e, Abdulaziz’den 2. Abdülhamid’e, Menderes’ten Erdoğan’a kadar halkın temsilcileriyle değişik kılığa bürünen çıkarcı ihanet grupları hep mücadele ettiler. Zaman zaman büyük acılar yaşandı ama milletin iktidarı adına hareket edenler var gücüyle çalıştılar.

Kendi menfaatleri için Abdülhamid’i tahttan indirenler, halk çok fazla ortada görünmeye başladı deyip Menderes’i idama gönderenler, 17-25 Aralık’ta Erdoğan’ı indirmek isteyenlerin hepsi kendi çıkarlarının peşindeydi.  7 Haziran bu bakımdan çok önemli bir seçim.  

Bir yanda milletin gerçek temsilcileriyle 7 benzemezin seçimi olacak. HDP-MHP-CHP-Kandil-Pensilvanya çetesi -Aydın Doğan medyası ve yurtdışı bir araya geldiler. Bu 7 benzemezin derdi bu ülke insanının sorunlarını çözmek asla değil. Bunların derdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı koltuğundan indirmek ve AK Parti’yi zayıflatmak. Ülke batsın umurlarında değil. Hukuk sistemi çöksün tınlamıyorlar bile. MİT tırları durdurulmuş, Lahey Adalet Divanı’nda Türk pasaportları işlevsiz hale getirilmiş akıllarının işi değil.  Devlet sırları ortaya dökülmüş sallamıyorlar.

17-25 Aralık darbe girişiminde Erdoğan’ı devirselerdi Türkiye’yi müstemleke bir ülke haline getireceklerdi. Dolar-Avro almış başını gidecek, Türkiye batının kuklası bir ülke haline gelecekti. Kimse 250 bin Suriyeliyi öldüren Esad’a kınamayacak, darbeci Sisi muteber adam haline gelecekti. Biz bu ülkede kendi vatandaşını varil bombalarıyla öldüren Esad’a övgüler düzen manyaklar gördük. Esad adına konser veren ruh hastalarına şahit olduk.

Kendi gözlerimle Türk devletinin Somali’de neler yaptığını gördüm. Son 13 yılda dünyada bazı Müslümanlar az da olsa nefes alabiliyorsa bunu Erdoğan’a borçlular. Saraybosna, Mekke, Medine, Mogadişu, Kahire, Şam, Myanmar, Filistin, Gazze vb yerlerde birçok Müslümanın yardımına koşuldu. Bilin ki AK Parti dışında her iktidar bu iyilik bağını kesecektir.

Türkiye’de seçilmiş meşru hükümeti devirmek için son iki yılda her şey yapıldı. Ama başaramadılar. Erdoğan dik durduğu için darbecilerin hepsi püskürtüldü. Yukarıda adını verdiğim 7 benzemezin yanında şahsi çıkarları için de Erdoğan ve AK Parti’ye kimi gizli kimi açıktan tavır alan sözde muhafazakarlar da var. Onlar da bir köşeye çekilmiş, ellerini ovuşturarak şöyle güzel (!) bir AK Parti mağlubiyeti için bekleşiyorlar. Varlığını Erdoğan’a borçlu bu isimler Gezi ama özellikle 17-25 Aralık darbe girişimlerinde korkularından ortada gözükmediler.

Eğer paralel yapı başarılı olsa, bugün hükümeti destekleyen medya ortada olmayacaktı. Bunu hepimiz biliyoruz. Tüm bu olup bitene rağmen, gerekli tavrı hiçbir zaman gösteremeyen bu isimlerin bir kısmı tasfiye oldu. Bütün kuyruk acıları bundandır. Şahsi çıkar beklentisi bunları bitirdi.  Halbuki davasına inananlar şahsi düşünmezler. Düşünenlerin hali ortada.

Son 13 yılda çok şeyler başarıldı. Neticede 7 Haziran’da millet sözünü söyleyecek. Çıkan her sonuç milli iradenin tezahürüdür. Buna kimse itiraz edemez. Geçmişi unutmamak lazım. Oylayacağımız şey budur. Türkiye’nin kaderine millet mi karar verecek, Pensilvanya -Doğan işbirliği mi? Bu ülkenin geleceğinde kim söz sahibi olacak? Tel-Aviv-Washington mu, Türk halkı mı? Karar sizin...