Neyin Gram’ı 250 milyon dolar eder?

5 yıl önce üç genç arkadaş İstanbul Bostancı'da bir apartmanın zemin katında bir şirket kurup mobil oyunlar geliştirmeye başladı.

Geçen sürede dünya çapında 170 milyon aktif kullanıcıya ulaştı.

Yaptıkları oyunları her gün 3 milyon kişi akıllı cihazlarında oynuyor.

Şirkette ilginç ve yenilikçi bir çalışma modeli var.

 

-       Ast-üst ilişkisi yok.

 

-       Mesai kavramı yok.

 

-       Birinci hedef çalışan mutluluğu

 

Bu sıradışı modelle 5 yılın sonunda 77 çalışanla tam 250 milyon dolara dünya devi Zynga’ya satıldı Gram Games.

Daha önce de yine Türk girişimi Peak Games’in de bir bölümünü 100 milyon dolara almış olan Zynga’nın Türkiye Girişimcilik Ekosistemine yatırdığı para 1.5 milyar lirayı geçmiş oldu.

Hem de bangır bangır katma değerli üretimin öneminin vurgulandığı bir dönemde.

Bir tır dolusu katma değeri düşük ürün ihraç edip karşılığında bir cep telefonu ithal ettiğimiz dönemde.

Gram Games’in başarısında, bugüne kadarki mobil uygulama şirketlerimizin başarılarında ya da bundan sonraki örneklerde ülke olarak katkımızı da masaya yatırmak gerek.

Düşünün, 75 milyon aktif akıllı telefon kullanıcımız var.

Uluslararası arenada büyümeye çalışan mobil uygulamalara bu ciddi kullanıcı sayısıyla destek veriyor olsa kamuoyumuz, mobil uygulama şirketlerimizin değeri de, satış tutarı da, satılabilirliği de artar.

Bunun için Ekonomi Bakanlığı ya da Türkiye İhracatçılar Meclisi bir ofis açmalı.

O tanıtım ofisinin sosyal medya hesaplarını takip eden biz kullanıcılar da o uygulamaları indirip, puanlayıp, kullanıp uygulama dükkanlarındaki popülaritesini arttırarak global listelerde en üst sıraya taşıyabiliriz.

 

Zor değil…

Not: Cumhurbaşkanımız özellikle yurtdışı satış yapan başarılı teknoloji şirketlerinin, mobil uygulama şirketlerinin, oyun şirketlerinin kurucularını Beştepe’de ağırlasa ve gençleri de bu yolla teşvik etse ne güzel olur.

 

Bürokraside Gençlik İksiri

Başbakanlığa bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın başkanlına Başbakanlık Müşaviri Abdullah Eren getirildi.

Çok iyi bir eğitim hayatından sonra Başbakanlıkta çeşitli görevlerden sonra bu önemli göreve gelen Eren, daha 30’lu yaşlarında.

Hem genç, hem dinamik, hem de deneyimli bürokratların gelmesi geleceğe dair müthiş bir hareket.

Bir diğer örnek de yakın zamanda AFAD’ın başına getirilen Dr. Mehmet Güllüoğlu. Daha önce Türk Kızılayı Genel Müdürlüğü de yapmış olan Güllüoğlu 1982 doğumlu ve daha 36 yaşında.

Siyasetin yoğun atmosferinde böyle detayları atlayıveriyoruz. Arada durup dinlenmek, farkına varmak gerek. Ve bu gencecik başkanlara bu görevleri veren, gençlere güvenen, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm idealist yöneticilerimize de ülke olarak teşekkür borçluyuz.

30’lu yaşlarındaki genç başkanlar daha bu ülkeye 30 yıl dolu dolu hizmet edecek. Hem de daha bugünden bu kadar önemli deneyimlerin sahibi olarak…