HDP’li vekiller meclise pankartlarla gelmeyi alýþkanlýk haline getirdiler. “Ölüm istemiyoruz, barýþ istiyoruz!” “Çocuklar ölmesin!” “Artýk yeter!”
Ne güzel ne barýþçýl pankartlar deðil mi?
Sahi kim ölüm olsun ister, kim çocuklar olsun ister?
Sahiden de artýk yeter!
Hem terör yöntemine yeter, hem de ikiyüzlü siyasete!
Ölüm olsun istemiyorsanýz terör yöntemine ilkesiz ve amasýz karþý çýkacaksýnýz...
Silaha hiçbir koþulda cevaz vermeyeceksiniz...
Hem sýrtýnýzý terör örgütüne, onun elindeki ölüm kusan silahlara yaslayacaksýnýz, hem de ölüm istemiyoruz diyeceksiniz, olmaz öyle þey!
Buna düpedüz ikiyüzlülük denir.
Ölüm istemiyorsanýz gerçekten o zaman kazýlan o ölüm çukurlarýndan yana olmayacaksýnýz, o ölüm çukurlarýnýn baþlarýnda bekleyen terör timlerinden “kahraman direniþçiler!” veya “alýnlarýndan öpülesi kahramanlar!” diye söz etmeyeceksiniz...
Ellerinde ölüm kusan silahlarýyla þehirleri ve mahalleleri iþgal eden terör timlerinin yol açtýðý þiddeti görmezlikten gelirseniz, ellerinizde taþýdýðýnýz o pankartlarla sadece ikiyüzlülük etmiþ olursunuz....
Sahiden de yeter artýk!
Ya olduðunuz gibi görünün ya da göründüðünüz gibi olun...
***
Sadece HDP’li vekiller deðil sözüm ona akademisyen ve aydýn diye geçinenler de “müzakere masasý”na dönülmesi gerektiðini söylüyorlar.
Aslýnda PKK’ya arka çýkmanýn bir diðer kýlýfý bu.
O akademisyenlerin açýkladýðý bildiri “barýþ” kisvesi altýnda “savaþa çaðrý” bildirisidir.
O bildirinin içeriye dönük mesajý þu: “Ey PKK haklý mücadelende yanýndayýz. Savaþý sürdürmeye devam et!”
Dýþarýya dönük mesajý ise þu: “Ey BM veya benzeri kuruluþlar niçin Kürt halkýný topyekun katleden ve sivilleri öldürmeye devam eden hükümete müdahale etmiyorsunuz?”
Neresinden bakarsanýz bakýn tam bir “ihanet bildirisi” bu.
“Ýhanet bildirisi” diyorum, çünkü Kandil’in aðzýyla birebir ayný...
Ve Ýlhami Iþýk dostumun dediði gibi, tam bir ikiyüzlülük örneði...
Gerçekte “barýþ” söyleminin arkasýna sýðýnýp “savaþ” istemek, týpký HDP’lilerin yaptýðý gibi çok yüzlülük örneði...
O bildirinin altýnda imzasý bulunanlarýn pek çoðu, Öcalan’ýn çaðrýsýyla Kandil silah býrakacaðýný açýkladýðýnda, Kandil’in savaþ baronlarýna yüzlerini çevirip “Aman ha silah býrakmayýn, çünkü bu AKP sizin kandýrýyor! Bir devlet kurma imkanýnýz belirmiþken AKP’nin elini güçlendirecek bu oyuna gelmeyin!” diyorlardý.
Þimdi kalkýp “barýþ”tan söz etmelerine iþte bu yüzden en hafif tabiriyle ikiyüzlülük diyorum.
Bu bildirinin bir yerinde “müzakereye dönüþ!” telkini de yatýyor ki iþte buna dikkat derim...
***
PKK ile neyin müzakeresi yapýlacak? PKK üzerinde silahlarýyla hakim olacaðý bir toprak parçasý istiyor. Týpký Kobani gibi... PKK’nýn istediði “özyönetim”, sadece ve yalnýzca kendisinin iktidarda olacaðý bir yönetim birimi. PKK kendisinin iktidarda olmadýðý bir “Kürdistan”ý bile istemez.
PKK’nýn derdi ne Kürtlerdir, ne de Kürdistan. PKK bölgeyi dizayn etmek isteyen küresel güçlerin ve Türkiye’yi içerden çökertmek isteyen bölgesel devletlerin bir piyonudur.
Onlardan aldýðý ihale ile onlarýn kendilerine saðladýðý silahlar ile Türkiye’ye karþý ahlaksýz bir terör savaþýna yönelmiþ bulunuyor.
O akademisyenler bu gerçeði bilmiyorsa üniversitelerde boþ yere koltuk iþgal ediyorlar demektir.
O akademisyenler PKK’ya bir toprak parçasýnýn verilmesini mi istiyorlar?
“Müzakere”den anladýklarý þey bu mu? “Özyönetim” bir siyasi taleptir. Ve asla silahýn konusu deðildir. O akademisyenler nasýl olur da PKK’nýn silah marifetiyle üstelik kendisi gibi düþünmeyen milyonlarca Kürdü baskýlayarak oluþturmak istedikleri bir “özyönetim modeli”ne arka çýkarlar?
Siyaset yoluyla pekala hayata geçirilebilecek bir talep için silah kullanan bir terör örgütüne býrakýnýz destek olmayý sempati dahi beklemek akademik/bilimsel namusla baðdaþmaz.
O zaman neyi müzakere edeceðiz?
Silah býrakacaðýný açýkladýðý halde sözünde durmayan PKK ile neyin müzakeresi yapýlacak söyler misiniz? O akademisyenlerin “müzakere”den anladýðý þey, Kürt halkýnýn geleceðini PKK ile müzakere etmek ise asla bu söz konusu olamaz!
PKK’yý mazlum Kürt halkýnýn sahibi ve efendisi konumuna oturtmak ise zinhar bu olamaz! PKK’ya silahlý güçleriyle üzerinde despotik bir yönetim kuracaðý bir toprak parçasý vermek ise rüyada bile bu düþünülemez...
Buna PKK karþýtý milyonlarca Kürt izin vermez en baþta, biline...
O akademisyenler PKK karþýtý ve PKK maðduru milyonlarca Kürdü ne zaman savunmayý akýllarýna getirecekler acaba?