Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Neyse ki artýk çözüm isteyen bir merkez medya var

Ýlk söylediðimi þimdi bir kez daha söyleyeyim. “Ýmralý tutanaklarý” baþlýðýyla yayýnlanan bilgiler haberdir haber olmasýna ama bir gazetenin her önemli olayda göstermesi gereken edisyon titizliðinden mahrum olduðu için baþtan ayaða sorunlu bir haberdir. Gerçek durumu yansýtmadýðý için sorunlu ve hepsinden önemlisi bazý isimlerin açýkça hedef gösterilmesine yol açtýðý için de risklidir.

Gerçek durumun; yani Öcalan’ýn pozisyonunun yazdýðý mektuplardaki gibi olduðu bilindiði halde buna haberin sunumunda hiçbir þekilde deðinilmemesi de haberi ister istemez çözüm sürecine karþý bir materyale dönüþtürüyor.

Ýyi gazetecilik için

Böyle bir haberi, edisyon süzgecinden geçirmeden yayýnlamak için gazete olmaya gerek yoktur, ayný gün kurulmuþ bir internet sitesi de bunu yapabilirdi. Sözkonusu haberin temel gazetecilik ilkeleri açýsýndan buna benzer dört-beþ büyük eksikliði vardýr. Bu kritik noktalar atlanmamýþ olsaydý, yapýlan iþ belki de herkesin arkasýnda durabileceði bir habercilik olacaktý. Oysa, siyasi açýdan lehlerine bir içeriði olmasýna raðmen BDP’liler bile yayýnýn arkasýnda duramamaktadýr.

Mesleki açýdan durumu özetleyecek olursak... Gazete, eksik de olsa haberin þehvetiyle, çözümün þerefi arasýnda bir tercihle karþý karþýya kalmýþ -ki bizim meslekte bazen böylesi zor durumlar olur - ve tercihini o eksik haberden yana yapmýþtýr.

Ne yazýk ki ikisi birden olmuyor. Dün stargazete.com’da harika bir analiz vardý: “Hem haberin þehveti, hem de çözümün þerefi; ikisi bir arada olmaz” diyordu. Çok doðru...

Bir noktayý da ekleyelim... Ekleyelim de kimse kimseye gazetecilik dersi vermeye kalkmasýn.

Bu vak’ada da olduðu gibi gazetelerin eline zaman zaman belgeler geçer. Ýstisnasýz bütün sansasyonel haberler gazetelere sýzdýrma yoluyla ulaþtýrýlýr. Yine bu vak’ada olduðu gibi sýzdýranýn da bir amacý vardýr. Bir kiþiyi, bir kurumu veya bir süreci hedef alýr ya da destekler.

Tecrübeli bir yazý iþleri ekibi bu niyeti sezer; belgelerin kime ve neye zarar vereceðini kime ve neye yarar saðlayacaðýný tartar, kararýný öyle verir. Bu deðerlendirmenin “tutanak haberi” öncesinde yapýlmamýþ olmasý düþünülemez. Sorun biraz da burada...

Ergenekon belgeleri de vardý, unutmayalým

Bazen, bir belgeyi yayýnlamak kadar, yayýnlamamak ya da aynen yayýnlamamak da gazeteciliktir. Örnek verelim... Türkiye gibi dört askeri darbe, sayýsýz darbe giriþimi, onlarca andýç ve yüzlerce siyasal provokasyon eyleminin yaþandýðý bir ülkede o dönemlere ait sayýsýz belge vardýr. Ergenekon, Balyoz, andýç vs gibi büyük dava süreçlerinin baþýnda bu belgeler gazetelerde yayýnlanmýþtýr. Darbeye, andýça karþý olan gazeteler bu belgeleri yayýnlarken, ayný belgeleri yayýnlama imkanýna sahip birçok “eski” ve “büyük gazete” görmezden gelmiþtir. Bir sýr deðil... Darbecilere, andýçcýlara, faili meçhulcülere karþý olan ve her biri büyük sansasyon doðuracak dört dörtlük haber belgeleri bilerek istenerek yayýnlanmamýþtýr. Bunun da adý gazetecilikti!

O yüzden Öcalan’la üç vekilin yaptýðý görüþmenin eksik ve tek yanlý olduðu belli olan tutanaklarýný yayýnlamayý olmazsa olmaz bir habercilik tavrý gibi sunmakta ýsrar edenlerin bundan yavaþça sýyrýlmalarýný tavsiye ederim.

Zira, gazeteciliðin nasýl yapýldýðýný bilen çok kiþi var artýk bu ülkede...

Tarihin eli sadece Baþbakan’ýn deðil medyanýn da omzunda!

Tutanak hadisesi de gösterdi ki medyanýn çok sesliliði ve yeni medya tecrübesi çok önemlidir... Merkez medyanýn demokrat ve çözümcü kimliði hasarýn büyümesini önlemiþtir. Bir de eski merkezin hala medyada egemen olduðunu düþünsenize...

Merkez medya; yani, baþta STAR, Yeni Þafak, Sabah, Zaman ve Türkiye gibi gazeteler Kürt meselesinde çözümün yanýnda tavýrlarýný sürdürerek, Paris cinayetinde olduðu gibi tutanak olayýnda da topluma madalyonun arkasýný göstermiþlerdir. Sözgelimi gerçeðin o sorunlu tutanaklarda deðil Öcalan’ýn muhataplarýna gönderdiði mektuplarda olduðunu anlatmýþtýr.

Merkez medya bu tutarlýlýðý ve soðukkanlýlýðý göstermeseydi olacaklarý tasavvur etmek bile istemiyorum.

Bu olay hepimize, barýþ sürecinde kurþunun nereden sekeceðinin belli olmadýðýný hatýrlattý.

Neyse ki bu ülkenin yeni medyasý, darbelerden arýnma sürecinde olduðu gibi; 367’de, parti kapatma davalarýnda, referandumda sistemin vesayetçilikten kurtulmasý süreçlerinde olduðu gibi bugün de aðýrlýðýný demokrasiden ve çözümden yana koymuþtur. Mesleðin temel kurallarý çerçevesinde ve provokasyonlara da gelmeden.  

Þimdi... Kanýn durmasý ve yeterince geciktirilen geciken toplumsal barýþýn artýk gelmesi için çözümün üzerine titrenmesi ve engellerle mücadele edilmesi gerektiðine inanýyoruz.

Tarihin elinin sadece Baþbakan’ýn ve hükümetin deðil ayný zamanda medyanýn da omzundadýr.

Yarýn Türkiye bu sorundan kurtulduðunda bugünlerin tarihi yazýlacak bunu da unutmuyoruz.