Hey gidi... Yýllarca önce, “Hürriyet gazetesinin transfer ettiði bütün yazarlar kýsa sürede Tufan Türenç’leþiyor” der, Aydýn Bey’in talihsizliðiyle dalgamýzý geçerdik.
Hürriyet’te yazmaya aþerdiði halde “istemem” ayaðýna yatan bir arkadaþýn da çok hoþuna giderdi bu benzetme.
Hem de ne talihsizlik!
Rahmetli Yavuz Gökmen’in boþluðunu doldurmak üzere, bir zamanlar bu mahallelerde dolaþýp duran Cüneyt diye birini transfer etmiþlerdi.
Kendisinden çok þey beklenen Cüneyt bir-iki numara çekti, bir-iki utangaç 28 Þubat eleþtirisi yazdý, AK Parti’ye hafif bir koltuk çýktý... Hepsi bu kadar!
Sonra içinden azman bir ulusalcý çýkardý.
Hem devletçi, hem merkezci, hem liberal, hem cumhuriyetçi, hem batýcý, hem laik... Bütün bunlarý ayný anda olabilen tuhaf bir ulusalcýlýk... Bu nasýl oldu? Bilmiyorum.
Özüyle buluþunca, “liberal-demokrat Cüneyt” gitti, yerine donanýmlý bir Tufan Türenç geldi.
Hakikaten talihsizlikti Aydýn Bey adýna...
Bir iþadamý ve “denge kollayýcý” olarak Aydýn Doðan’ýn denge kurma giriþimleri ilerleyen zamanlarda da ters tepecekti. Ne istediðini, niçin farklý isimleri transfer ettiðini/etmek zorunda kaldýðýný adamlarýna bir türlü anlatamadý.
Liberal diye aldý, Tufan Türenç çýktý.
Ýslamcý diye aldý, Tufan Türenç çýktý.
Sosyalist diye aldý, Tufan Türenç çýktý.
Entelektüel diye aldý, Tufan Türenç çýktý.
Baþörtülü aldý, Tufan Türenç çýktý.
Erdoðan’ýn yakýný diye aldý, Tufan Türenç çýktý. Tufan Türenç çýkmakla kalmadý, döndü bir de Erdoðan’ý vurdu, Erdoðan’la kafa bulmaya baþladý.
Daha önce de hatýrlatmýþtým: Maksadým Tufan Türenç’i küçümsemek deðil. Tufan Bey düzeyiyle, kavrayýþýyla, dünya görüþüyle, “kimliði” bellediði yaþam tarzýyla nevi þahsýna münhasýr bir adamdýr. Üstelik, son derece yarayýþlý bir yazý iþleri elemanýdýr. Az bilgilidir ama daha saygýdeðerdir, dünya görüþünde daha samimidir, muhalefetinde daha tutarlýdýr...
Meselem Tufan Bey’le deðil...
Meselem, her defasýnda “adamlarý” tarafýndan kandýrýlan Aydýn Bey’le...
Bu vesileyle, daha önce yaptýðým bir çaðrýyý tekrarlamak istiyorum:
Muhterem Aydýn Bey; “medyanýn amiral gemisi” diye pazarladýðýnýz gazetenizde “denge kurmak” adýna, istikbalde Tufan Türenç istidadý gösterecek birtakým isimlere kapý açtýnýz, bilerek ya da bilmeyerek irili ufaklý bir sürü Tufan Türenç’in oluþmasýna (ya da türemesine) katkýda bulundunuz.
Meramýnýzý doðru anlatamadýðýnýz için de, hepsini kapý dýþarý etmek zorunda kaldýnýz.
Niçin böyle yapýyorsunuz?
Ýstihdam ettikleriniz dönüþüp baþkalaþýp Tufan Türenç ya da Mehmet Yakup Yýlmaz kývamýnda adamlar haline gelecekse, bu açýðýnýzý, bizzat Tufan Bey’e yahut Mehmet Yakup Yýlmaz’a müracaat ederek gideremez misiniz?
Niçin baþka mahallelere sarkýyorsunuz?
HAMÝÞ
Bu “gündem dýþý” yazýyý niçin yazdým?
Nuray MertCumhuriyet’ten gönderildiðinde, kulaðý delik gazetecilerden biri, “Hürriyet’le görüþüyor, Bodrum’da sýký bir pazarlýk sürüyor” diye bir iddia atmýþtý ortaya. Bu iddia, þu sýralarda baþka bir gazeteci için dile getiriliyor.
Nuray Mert Hürriyet’e gidebilir.
Bunda beis yok.
Daha önce gitmiþti... Gider gitmez dönüþmüþtü... Yani, kendisinden beklenen “dengeci” rolünü oynayamamýþtý.
Hürriyet yeni bir Tufan Türenç ya da Mehmet Yakup Yýlmaz arayýþýndaysa, buralardan elini çeksin, bu mahalledekilerin günahýna girmesin.
Hazýr “yetiþmiþ” elemanlar var.
Mesela asparagas haberlere referans yaparak Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “cahilliðini” kanýtlamaya çalýþan nevrozlu bir eski Baþbakan Baþdanýþmaný var.
Ona müracaat etsin!