Niçin yeniden inþa ve niçin Erdoðan?

Bir önceki yazýda, Türkiye’de devletin yeniden inþa edilmesini gerektiðini ve bunun ana aktörünün Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan olduðunu savundum. Kuþkusuz böyle bir tezin kulaða ürkütücü geldiðinin farkýndayým. Öte yandan baþka bir çýkýþýmýz olmadýðý tezimde de ýsrarlýyým.

Neden yeniden inþa edilmesi gerekiyor devletin? Neden bu inþanýn ana aktörü Erdoðan? Biraz kafamýzý kaldýrýp coðrafyaya bakmak yeterli aslýnda. O zaman birilerinin kavramakta güçlük çektiði gerçeði görebiliriz. Yaþadýðýmýz coðrafyada Birinci Dünya Savaþý sonrasý kurulan düzen sona eriyor. Belki de daha doðru ifadeyle, o zaman oluþturulan ‘düzensizlik’ daha da derinleþiyor.

Irak’ýn hali ortada. Amerikalýlar, esasen Batý ittifakýndan daha çok, Ýran’ýn örtülü desteði ile bu ülkeyi iþgal edip, paramparça býraktýlar. Bugünkü bölünmüþ haliyle Irak bizim için ne ifade ediyor? Bu sorunun cevabý çok açýk. Bu saatten sonra Kürtlerle, Baðdat arasýnda bir bütünleþme, Ýran’ýn tehditleri dýþýnda imkansýz.

Türkiye’nin, Kuzey Irak’la ve özellikle Kürtlerle saðladýðý yakýnlaþmanýn, entegrasyon boyutuna getirilmesi gerekiyor. Böyle bir bütünleþme, Suriye Kürtlerini de kýsa sürede içine alacaktýr. Bu bakýmdan sözkonusu politika basit bir güvenlik kaygýsýyla deðil, ortak gelecek algýsýyla ele alýnmak zorunda.

Ýþte böyle bir politikanýn uygulanmasý, hala Soðuk Savaþ zihniyetiyle hareket eden bürokratik zihniyetin, ayný zamanda vesayetin ve elbette onlarýn gölgesinde kalmayý tercih eden siyasetin aþýlmasýyla mümkün.

Suriye’deki durum esasen Irak’tan daha karmaþýk. Sorun ülkenin ikiye mi yoksa üçe mi bölüneceðinden çok daha öteye geçmiþ durumda. Ýran, Ortadoðu’daki gücünün sýçrama tahtasý olarak kullandýðý Esad rejiminden vazgeçmiyor. Rusya, Balkanlarda Karadað’ýn NATO’ya girme ihtimali ile ortaya çýkan denizlerden kopma kaygýsýyla Þam’daki diktatöre dört elle sarýlmýþ durumda. ABD ve müttefiklerinin ise Suriye’deki meþru muhalefete yönelik tavrýnda deðiþen birþey yok.

Bu tabloda Türkiye, öncelikle güvenliðini saðlayacak. Ayný zamanda ülkesindeki milyonlarca mülteciyle geleceðe bakmanýn yollarýný arayacak. Dahasý, Suriye’de yaþayan Kürtlerin kendisine tehdit bir yana; güç kazandýrmasýný saðlayacak bir politika oluþturacak.

Mevcut sistemde, deðiþime direnme konusunda yeniden ipleri eline geçiren bürokrasiyle ve en kötüsü de siyasi pozisyonlarýný korumak için buna sessiz kalan siyasetle Türkiye bunu nasýl yapacak? Artýk geri dönüþü yok; sistemini köklü biçimde deðiþtirecek Türkiye. Sadece iki örnek verdim Irak ve Suriye üzerinden. Buna benzer belki de onlarca kritik karar alýnacak, bazý politikalar deðiþtirilecek. Her karar pek çok taþý yerinden oynatacak. Ýþte böyle bir kararlýlýða ve yürüyüþe ihtiyacý var Türkiye’nin.

Peki neden Erdoðan?

Çabuk unuttuðumuz bir örnek üzerinden anlatalým. Mýsýr’da ülkenin tek gerçek siyasi partisi, meþru bir seçimle geldiði iktidardan darbeyle indirildi. Bu darbenin etkileri sadece Mýsýr’da deðil belki de Fas’tan Pakistan’a kadar olan geniþ bir alanda hissedildi.

Ayný dönem, Gezi ayaklanmasý, 17-25 darbe giriþimleri ve hali hazýrda devam eden saldýrýlar karþýsýnda geri adým atmayan ve teslim olmayan tek lider Erdoðan oldu. Bunda kuþkusuz Türkiye’nin tecrübesi ve elde ettiði kazanýmlarýn da rolü büyük. Ancak Erdoðan’ýn liderliði, bir kez deðil, defalarca Türkiye’yi uçurumun kenarýndan aldý.

Þimdi, çok daha kritik kararlarýn arefesinde Türkiye. O nedenle devletin yeniden inþasý diyoruz ve yine ayný nedenlerle bu yolda yürüme cesareti olan liderlikten söz ediyoruz.