Niye zorundayız?

Nasipse bu Cuma okullar tatil oluyor. İki çoğu da okula giden bir veli olarak ben de tatile çıkı-yorum; Allah’a ne kadar hamd etsem az, okul hiç bitmeyecek sandım…

Yalnız tatil sevincimizi Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz kursağımızda bıraktı. Katıldığı iftarda konuşan Yılmaz, zorunlu eğitimi 13 yıla çıkacağını söylemiş. Zorunlu olan 12 yıla bir de okul öncesi 1 yıllık ‘eğitim’ ekleniyor.

28 Şubat darbesinin en temel hedeflerinden birisi 8 yıllık zorunlu eğitimdi. Kemalistlerle FETÖ’cüler el ele verip çocuklarımızı bizlerden çaldılar. Neticeyi de görüyoruz. Bu iki şer cephesinin açtığı yaraların uzun süre kapatılması imkânsız! Çünkü hâlâ Millî Eğitim’in hassas noktalarında bu iki şer cephesinin zihniyeti hüküm sürüyor. Birinden kurtulsak biri karşımıza çıkıyor. Kendilerine göre belirledikleri hedef doğrultusunda kadrolaşmayı sağlam yapmışlar, sirayet etme yetenekleri de güçlü. Peki, bu iki şer cephesine karşı çocuklarımızı koruyacak eğitimci kadrosu nerede? Ben göremiyorum, gören varsa parmağıyla bana da göstersin!..

19 Mayıs’ta gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitim müfredatının yeniden düzenleneceğini ve anlı şanlı tarihimizin okutulacağını da söylemişti. Mezkûr iftarda Millî Eğitim Bakanı da müfredat değişikliğine gidileceğini ve değerler eğitimine ağırlık verile-ceğini söylüyor. Hoşumuza giden sözler. Lâkin problem uygulamada. Bir misâlle derdimi an-latmaya çalışayım: Sayın Cumhurbaşkanı 19 Mayıs’taki gençlerle buluşmada, “28 Şubat dö-neminin ürünü olan işin mantığına da uymayan 8 yıllık kesintisiz eğitimi kaldırdık. Onun yerine 4+4+4 sistemini getirdik. Böylece çocuklarımızın 4 yıllık ilkokul döneminden itibaren farklı alanla-ra yönelebilmesine imkan sağladık.” diyor. Evet, teoride Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi ama pratikte durum maalesef öyle değil. Çocuğunuzu hafızlık için okuldan aldıktan sonra, ki o sırada da müdür veya yardımcısı kendi zihniyetine göre bin bir zorluk çıkartıyor, 1 yıl içinde hafız olmak zorunda. (Dikkat ediyor musunuz, devlet çocuklarımızla ilgili bizi hep bir şeye zorluyor!) Oldu oldu, olamadı o 1 yıllık emek heba oluyor. Hafızlık yapanların, hafız hocalarının ve hafız velilerinin neler çektiğini iyi biliyorum.

Sayın Yılmaz’ın 13 yıllık zorunlu eğitim açıklaması, 12 yıllık zorunlu eğitim öncesi çocuklarına istediği eğitimi verecek insanımızda hayal kırıklığı oluşturdu. Ders kitaplarında hâlâ FETÖ’nün sapkın görüşlerinin olduğu okullara çocuklarımızı teslim etmek… Gözden kaçırılan şu: Bir insa-nın cep telefonunda Bylock programı olmaması, Bank Asya’da hesap açtırmaması onun FETÖ’cü olmadığına delil değildir. Şöyle yazsam daha doğru olacak: FETÖ zihinleri öylesine iğdiş etti ki, bir kişi FETÖ’yle ölümüne mücadele ederken bile FETÖ’ye hizmet edebilir! Ne yazık ki devlet kademelerinde bu kişilerin sayısı oldukça fazla. Ve ne yazık ki FETÖ’yle mücadele, terör örgütü liderinin viagra kullanıp kullanmadığı seviyesinde ilerliyor. Seviye dediğime bakmayın, Üstad’ın tâbiriyle çukurda!..

FETÖ’cüler’in mahkemelerde şov yapmalarına müsaade edildiği, mahkeme başkanının şehid yakınlarını azarladığı (Bu cüreti nereden alıyor Sayın Adalet Bakanı?) bir hengâmede okullar 13 yıl olsa ne olur 33 yıl olsa ne olur!

Sistem çökmüş biz badana derdindeyiz!