Nobel edebiyat ödüllerini belirleyen jürinin, yazarlarýn edebiyatýndan önce ideolojik tercihlerine baktýðý yönündeki eleþtiri ilk deðil. Muhtemelen son da olmayacak.
Hatýrlayacaksýnýz, Orhan Pamuk da Nobel’e layýk görüldüðünde ödülden önce yaptýðý “Türkler bir milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürdü öldürdü” yalan beyanýn ödülde ne denli etkisi olduðunu tartýþýp durmuþtuk.
Sonuçta Orhan Pamuk da biliyordu, bu söylediðini tarihçilerin onaylamadýðýný, belgelerin ispatlamadýðýný. Bu iddianýn Ermeni lobilerinin ve Türkiye karþýtý odaklarýn Türkiye’ye karþý kullandýðý bir kampanya sloganý olduðunu.
Biliyordu ama Nobel’i o kadar çok istiyordu ki bile bile kendi tarihine, devletine ve milletine hakaret edip onlarýn gözünden düþme pahasýna jürinin gözüne girmeyi tercih etti. Üstelik intihal dahil romancýlýðýyla ilgili üzerinde pek çok þüphe olmasýna raðmen okurlarý romanlarýný –ayný benim gibi- gerçekten seviyorken yaptý bunu.
Pamuk örneðinin de gösterdiði gibi Nobel Edebiyat jürisinin böyle bir zaafý/kastý hep vardý, var. Bazý seneler benzer tartýþmalar epey meþgul etti edebi kamuyu.
Lakin bu kez jüri tartýþmasýz bir hakikati yok sayma, dünyanýn gözü önünde, kameralar eþliðinde yaþanmýþ bir katliamý hoþ görme hatasýna düþtü.
Bilindiði gibi Jüri Nobel Edebiyat Ödülünü bu yýl Bosna’da yaþanan soykýrýmý alenen inkar eden ve Lahey’deki uluslararasý mahkemede savaþ suçlarýndan ve soykýrýmdan dolayý yargýlanýrken ölen Sýrp katil Miloseviç’e övgüler düzen Peter Handke’ye verdi.
Handke Kosova’da savaþ sürerken yayýmlanan bir makalesinde “Sýrplarý destekliyorsanýz, ayaða kalkýn” diye kitlesel çaðrý yapmýþ, Saraybosna’da - Avrupa’nýn ortasýnda- Sýrp komþularýnca katledilen Müslüman Boþnaklara “kendi kendilerini öldürüp suçu Sýrplara atmak” gibi akla ziyan bir iftirada bulunmuþ, savaþ suçlusu Sýrplara Srebrenitsa katliamý dolayýsýyla arka çýkmýþ biri. Bir katil sevici…
Dolayýsýyla ne Sýrplarýn Boþnaklarý katledip katletmediði müphem bir konudur, ne Peter Handke’nin yazar sýfatýyla katliama verdiði katký tartýþmaya açýktýr.
Açýk ve net olan þudur: Handke Sýrplarýn suç ortaðýdýr.
Nobel Ödül Komitesi bu ortaklýðý ödüllendirerek büyük bir skandala imza atmýþtýr, etrafa ve Nobel’e kan sýçratmýþtýr.
Özellikle Avrupa’da Müslüman düþmanlýðýnýn bu denli arttýðý, temel insan hak ve özgürlüklerinin devletler eliyle daraltýldýðý, ýrkçýlarýn metroda, sokakta, camilerde Müslümanlara saldýrdýðý, Nobel Edebiyat Ödülü’nün Boþnaklarýn sýrf Müslüman olduklarý için katledilmesini mazur ve makul göstermeye çalýþan Handke’ye verilmesi tesadüf deðildir, olamaz.
Bu tercih edebi falan deðil düpedüz ideolojiktir, kastidir, kriminaldir.
Tercihe verilen tepkiler son derece haklý. Türkiye Cumhurbaþkaný Erdoðan’dan baþlayarak her düzeyde tepki verdi ve uyardý Ýsveç’i.
Türkiye gibi Arnavutluk ve Kosova da Nobel’i boykot etti.
Stockholm’de farklý ülkelerden gazeteci ve akademisyenler, ödülün Avusturyalý yazar Handke’den geri alýnmasýný istedi.
Akademinin eski Sekreteri Peter Englund bile bu yýlki Nobel ödüllerini boykot edeceðini açýkladý.
Üstelik Handke geçmiþteki tutumu dolayýsýyla piþman olmuþ, nedamet getirmiþ de deðil.
Kendisine Srebrenitsa katliamýyla ilgili soru soran gazetecileri aþaðýlayarak “boþ sorularýnýz için dýþkýlý tuvalet kaðýdýný tercih ederim” diyecek kadar müptezel. Ahlaken ve edeben.
Þu cümleye bakarak bile söyleyebiliriz ki ifade gücü bilhassa düþük ve deðersiz. Küstah ve katil sevici...
Bu nedenle, Ýsveç Kraliyet ailesinin ve ödülleri organize eden Ýsveç Kraliyet Bilimler Akademisinin daha da geç olmadan dünya kamuoyundan özür dilemesi ve ödülü Peter Handke’den geri almasý gerekir.