1901’den itibaren “insanlýða hizmet eden çabalar”ýn ödüllendirildiði bir listesi var Nobel’in. Edebiyat, týp, fizik, kimya, ekonomi, barýþ gibi konularda geçtiðimiz yüzyýlý deðerlendiren ve dünyanýn en prestijli ödülü olarak kabul edilen Nobel... Pek çok kere yaslandýðý siyasal tercihler çerçevesinde eleþtirilere sebep de olsa, dünyayý dizayn eden “ana akým kudret”i temsil ediyor.
Belki ne alakasý var diyeceksiniz. Economist’teki kýsa bir haber, Suriye’de 2011’den bu yana artarak süren elektrik kesintisinden bahsediyordu, ülkenin %80’i son dört yýldýr karanlýkta diyordu haber. Suriye’de 25 milyon insan evini, ikametini terk etmek zorunda kaldý, 5 milyon Suriyeli ise yurdundan oldu. Kapalý kapýlar ardýndan taþan yeni Avrupai seçenek ise Türkiye’yi geleneksel misafirperverliði ve en çok da þarka has akrabalýk telakkisi üzerinden, mülteci dalgasýný kýrmaya dair bir tür “bekleme odasý” olarak gördüklerinin imasýný veriyor...
Yukarýda Nobel için, “dünyayý dizayn eden ana akým kudret” ifadesini bilinçli olarak kullandým. Özellikle barýþ ve edebiyat kulvarlarýnda savaþ, ýrkçýlýk, ayrýmcýlýk karþýtý çizgisini dünya çapýnda bir deðerler skalasý olarak öne süren Nobel, Avrupa’nýn Suriye Mültecileri hakkýndaki kurduðu duvar hakkýnda ne düþünüyor? Vah vah, Suriye’nin %80’inine 4 yýldýr elektrik verilmiyor. O kadar.
***
Prof. Aziz Sancar 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandý. Sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuðu olarak dünyaya gelmiþ, Mardin Savurlu. Týp Fakültesi’ni Ýstanbul’da okumuþ, Savur’da hekimlik yapmýþ, sonra araþtýrmalarýna yurt dýþýnda devam etmiþ. Savur’daki saðlýk ocaðýndayken maaþýný annesine yollarmýþ hasta çocuklara daðýtsýn diye, aðabeyi Tuðgeneral Kenan Sancar’dan öðreniyoruz ama medya daha çok Aziz Bey’in okuma yazma bilmeyen ana-babasýna atýf yapýyor.
Geçen yüzyýlda doðmuþ büyümüþ birisiyim belki bu yüzdendir, Aziz Sancar Beyefendinin kimya dalýnda Nobel Ödülü kazandýðýný duyar duymaz çok sevindim. Edebiyat veya siyaset gibi kulvarlarda olsaydý ayný ödül, sevinmek konusunda bu kadar önyargýsýz bir aceleye düþmezdim. Ama kimyada idi baþarýsý. Bu bana kayýtsýz bir kývanç akrabalýðý bahþediyordu. Öyle ya tam bir asýrdýr en iyi ihtimalle, maðdurlarla akraba olabilen birisiydim Nobel’in nezdinde... O da þayet kötülerin, cahillerin, barbarlarýn akrabasý deðil isem...
***
Prof. Aziz Sancar’ýn Nobel Ödülü kazandýðý haberini sosyal medyada paylaþtýktan sonra hiç tahmin etmediðim tepkilerle karþýlaþtým. Medyada epey popüler olan pek çok isim, Aziz Bey’in asimile edilmiþ bir Kürt olduðunu bundan gurur duyup duymadýðýmý sorguluyordu. Bir kýsmýysa Türk deðil Arap diyordu. Bir kýsmý Mithat Sancar’ýn kuzeni olduðunu, diðer bir kýsmý aðabeyinin Atatürkçü bir general olduðunu bilip bilmediðimi sorguluyordu. Ana-babasý okuma yazma bilmeyen bir kiþinin Nobel alabileceði gerçeðinin gençliðe anlatýlmasý tavsiyesi de sýkça yazýlanlar arasýndaydý...
Aziz Sancar, bir þekilde hepimizin akrabasýydý anlayacaðýnýz... Türktü, Kürttü, Araptý, Atatürkçüydü, ümmilikten geliyordu, profesördü, yoksuldu ve zengindi. Körlerin fili tanýmlamasý menkýbesindeki gibi her birimiz kendi hikayemizden yola çýkarak tutttuðumuz köþesinden bir þekilde akrabasý, tanýdýðýydýk Aziz Sancar’ýn...
Prof. Sancar’ýn aldýðý uluslararasý en büyük ödülden sonra toplumca yaþadýðýmýz bu trajikomik hadiseden “biz bitmiþiz kardeþim, ne ortak sevincimiz ne de ortak hüznümüz kalmýþ bizim” sosyolojisi çýkartacak deðilim.
Çünkü biz böyleyiz ve bu hoyrat itiþ kakýþlarýmýz yüzünden akrabayýz.
Dikenli bir çitin “öteki tarafý”ndaki kalabalýðýz biz. Bazen içimizdeki birine bir ödül atýlýyor merkezden. “Ölünceye kadar ücretsiz park hakký kazandýnýz bizden” diyorlar merkezdekiler. Ödülü kazanan adamsa; “Ama ben araba kullanmýyorum ki, asýl ödülü siz kazandýnýz” diye cevap veriyor...
Merkezdekilere de, çitin öteki yanýndaki biz akrabalarýna da verdiði bu ibretli ders için Prof. Aziz Sancar’a içten teþekkürler.
Bazen birisi çýkar; “aslýnda çit falan yok” der.
Bu bir kimya devrimidir.